Sevr’in amacı sorunları derinleştirmekti

Sevr’in amacı sorunları derinleştirmekti
10 Aug 2021   04:57

ZINAR YILDIZ

Sevr anlaşmasının içeriği Ortadoğu’da yeni sorunlar çıkarma üzerine yapıldı. Hegemonik güçler Ortadoğu’yu krizlerin merkezi haline getirerek halkları birbirine kırdırmak istediler.

Birinci Dünya savaşı 11 Ocak 1918 tarihinde sona erdi. Savaştan itilaf devletleri olan İngiltere, Fransa ve Rusya ittifak devletleri olan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’ya karşı galip ayrıldı. İttifak devletleri ve özelikle Almanya’nın yanında yer alan Osmanlı devleti de kaybeden devletler arasındaki yerini aldı.

Henüz savaş bitmeden önce itilaf devletleri Osmanlı devletinin topraklarını kendi aralarında paylaşmıştı. İngiltere, Fransa ve Rusya arasında gizli bir anlaşma imzalanmıştı. Fransız Georges Picot ve İngiliz Mark Sykes arasında 16 Mayıs 1916 tarihinde Sykes-Picot anlaşması imzalandı. İtilaf devletleri bu anlaşma çerçevesinde Osmanlı devleti topraklarına güçlerini yerleştirdi.

‘KÜRT DEVLETİNİN KURULMASI MÜMKÜN DEĞİL’

İngiltere 9 Mayıs 1918 tarihinde Kerkük’ü ele geçirdi. Ancak Kürtlerin direnişi sonucu Musul’u 4 ay geç alabildi. Savaş sonrasında Musul, Van, Amediye, Urmiye ve Zaxo’da İngiltere karşıtı bir Kürt direnişi başlamıştı. Kürtler Kürdistan coğrafyasının demografik yapısının değiştirilmesinden korkuyordu. Çünkü “Ermeni ve Süryanileri getirip Kürt topraklarını onlara vereceğiz” propagandası yapılıyordu.

Kerkük, Musul ve Süleymaniye’de Mahmud Berzenci direnişe başlamıştı. Erzurum’dan Kerkük’e kadar Kürtler işgal karşısında direniyordu. Kuzey ve Doğu Kürdistan sınırında Şêx Tahir ve Simko isyan etmişti. 1918 ile 1919 yılları arasında Kürtlerle İngilizler arasında büyük çatışmalar yaşandı. Musul, Süleymaniye ve Halepçe çoğu kez İngiliz Hava Kuvvetleri tarafından bombalandı. Bu durum itilaf devletleri arasında tartışmaya neden oldu. 27 Şubat 1918’de General Picot Fransa Dışişlerine bir telgraf gönderdi.

Telgrafta, “Mark Sykes ile yaptığım görüşmelerde bana Musul’da Özerk bir Kürt beyliğinin kurulmasını istediğini söyledi. Ancak ben daha önce size aktardığım nedenlerden dolayı bunu kabul etmedim. Bu önerinin tamamen çıkarlarımıza ters olduğunu dile getirdim” denilmişti.

İngiliz diplomatlar özelikle kendi çıkarları için yoğun çalışmalar yürütüyordu. Aynı günlerde Kürtler üzerine araştırma yapan M. Akelstan Riley adlı akademisyen İngiltere hükümetine bir rapor gönderir. Raporda, “Kürt toplumu içerisindeki karışıklık yüzünden bir Kürt devleti kuramayacaktır. İngiltere’nin bu yöndeki politikaları da başarısız olacaktır” yazılıyor. Rapor İngiltere Dışişleri Bakanı Stefan Pichon’un eline ulaştığında o da Riley’in görüşüne katıldığını ve Kürt toplumu arasında karışıklık olduğunu dile getirir.

KÜRT KAPANI

Emperyalist güçlerin bölgeye gelmesi ile birlikte dağınık olsa da aktif bir direniş başlamıştı. İngiltere bu gücü karşısına almaktansa kullanmayı denedi. Çünkü Kürtlerin sadece işgal kuvvetleriyle çelişkileri yoktu. Kürtlerin Osmanlı devleti ve bölgedeki bazı halklarla da sorunları vardı. Özelikle Hamidiye Alaylarının Osmanlı devleti kapsamında Ermenileri soykırımdan geçirmesi üzerine Kürtler ile Ermeniler arasında sorunlar çıktı.

Uzun yıllar Osmanlı işgali altında yaşadıkları ve birçok kez buna isyan ettikleri için Kürtler Osmanlı devletiyle de sorunlar yaşıyordu. Arap milliyetçilerinin baskıları yüzünden de bazı çelişkiler bulunuyordu. İngiltere bu sorunları fark edince bunları ön plana çıkardı. Kürtleri bu sorunlara yönlendirdi. 

Önder Öcalan bu siyaseti Kürt Kapanı olarak nitelendirdi. Mezopotamya’nın farklılıkları direnişçiler karşısında kullanılıyordu.

FRANSA TÜRK DEVLETİNİ KARŞISINDA ALMAK İSTEMEDİ

Fransa’nın İngiltere’den farkı yoktu. Ancak Kürdistan’ın büyük bölümünü İngiltere işgal ettiği için o direk Kürt sorunu konusunda muhatap oluyordu. Fransa Suriye ve Rojava Kürdistan’ı üzerinde kendine bağlı bir yapı oluşturdu. Fransa Kürt sorununun Türk devleti ile arasında bir krize dönüşmesini istemiyordu. Kürtlerin Suriye iktidarına karşı gelmemesi için onlara bazı toplumsal haklar vermişti. Fransa’nın temel amacı Türkleri kızdırmamaktı. Bu yüzden genel siyasette İngiltere’ye destek verdi.

KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ ŞERİF PAŞA

Sevr görüşmeleri bu atmosferle 1919 yılında başladı. Anlaşma 10 Ağustos 1920’de imzalandı. Orada gerçekleştirilen konferanslarda Babanili Mihemed Şerif Paşa Kürtlerin temsilcisi olarak katıldı. Şerif paşa ve Kürtler başka Kürtlerin de konferansa katılmasını istiyordu.

Özelikle Doğu Kürdistan temsilcisi olarak Fahri Beg ve Şêx Tahir bir dilekçe ile konferansa katılmak istediklerini belirtse de İngiltere bu talebi reddetti. Delege olan Silêmanî Zekî Reşîd ve Şêx Ehmed Berzencî Sülaymaniye’den Beyrut’a geçtikten sonra buradan Paris’e geçmeye çalıştı. Ancak İngilizlerle yürütülen savaş yüzünden Fransa Kürt delegelerin geçişini engelledi. Bu yüzden 5 Mayıs 1920’e kadar süren görüşmelerde Şerif Paşa Kürtleri temsil etti.

KAHİRE, BAĞDAT VE İSTANBUL’UN ÇELİŞKİSİ

Görüşmeler esnasında Şerif Paşa birçok Kürt’ten görüş aldı. Kahire’de Bedirxani ailesinin etkisi altındaki Bağımsız Kürdistan Komitesi ve İstanbul’da Osmanlı devletinin etkisi altındaki Kürt Teali Cemiyeti Şerif paşayı etkilemek istiyordu.

Bazı Kürt direniş merkezleri de Şerif Paşa ile iletişimdeydi. Paris’e birçok görüş ulaştı. Kahire Bağımsız Kürdistan dışında bir seçeneğin kabul edilmemesi gerektiğini savunuyordu. Bunun dışındakilerin ihanet olduğu dile getiriliyordu.

İstanbul’dakiler ise Türk devleti ile ortak bir yaşam ve yönetimi öneriyordu. Kürdistan’da direnen taraflar ise bu görüşmelerden bir sonuç çıkacağını düşünmüyordu. Bazı taraflar da Kürtler için otonomi istiyordu.

KÜRTLER VE ERMENİLERİN ORTAK AÇIKLAMASI

Konferansta Kürt ve Ermeni heyetlere dayatmalar yapıldı. Kürt ve Ermeni çelişkisi sürekli gündemde tutuldu. Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerin Ermenilere verilmesi planlanıyordu. Bununla Kürtler ve Ermeniler arasında bir savaş çıkarmak istiyorlardı. Ermeni heyetin kendisi Ermenilerin bölgeye dönmesinin imkansız olduğunu söylüyordu. Kürt heyet de bu durumdan çok rahatsız oluyordu. Bu planların bir savaşa neden olmaması için Kürt ve Ermeni heyeti 25 Ocak 1919 tarihinde ortak açıklama yaptı. Açıklamada sorunların barışçıl yöntemlerle çözüleceği dile getirildi. Ermeni ve Kürtler ortak bir tutum sahibi oldu. Ancak İngiliz ve Fransız heyetlerinin tutumları değişmeyince Şerif Paşa 5 Mayıs 1920’de görüşmelerden geri çekildi.

Hegemonik sistem 20’nci yüzyıl ile birlikte derin krizler yaşıyordu. Bu yüzden krizlerin aşılması için tüm dünyanın dahil olduğu bir savaş ortaya çıkardılar. Savaş sonrası hegemonik sistemin çelişkileri tüm dünyaya dağıldı. Bazı bölgeler yüzyıldır kendilerini bu sorunlardan temizleyemedi. Bunlardan biri de çelişki ve sorunlardan kurtulamayan Ortadoğu coğrafyası oldu.

Birinci dünya savaşından sonra hegemonik güçler bölme, parçalama ve yönetmek için Ortadoğu’ya geldi. Bu hegemonik güçler kendi çıkarları dışında bir şeyi esas almadı. Kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için var olan sorunları kullandılar. Sorunların olmadığı yerlerde de sorun çıkardılar. Sevr anlaşmasında bu sorunlar açıkça ortaya çıktı. Sevr anlaşmasının amacı parçalamak ve kendine bağlamak sonra da kendi çıkarları için kullanmaktı. Etkisi bugüne kadar sürüyor.

(cno/rr)

ANHA