Devr-i Tahakkümden kadın devrimine

Kadınların umut tohumu, tanrıçaların kökleri üzerine kurulan Kuzey ve Doğu Suriye kadın devrimi 9 yılını geride bıraktı. Onlarca saldırı, katliam, özel savaş ve ambargoya rağmen ayakta kalan kadın devrimi, tecrübelerini yayarak mücadeleyi daha gürleştirme hedefinde.

Devr-i Tahakkümden kadın devrimine
16 Jul 2021   23:49
QAMIŞLO – CÎHAN BÎLGÎN – SOLÎN EHME

Yaşamın ilk kurucusu ve ilk sömürüleni olan kadın, insanlığın daha büyük zaferler kazanması için, 19 Temmuz 2012 yılında yakılan kıvılcımla bir miladın startını verdi. 9 yıldır kurumsallaşmış ataerkil zihniyet tarafında boğmaya ve tecrit edilmeye çalışan bu devrim; mücadeleyle, azimle, umutla direniyor, gelişerek büyümeye devam ediyor.

Devrimci filozof Rosa Luxemburg tarihi, anı ve geleceği gömmeye çalışan egemenlere karşı, “Vardım, varım, var olacağım” der. Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşen bu kadın devrimi de bir tesadüf ya da konjonktürel bir sonuç olarak ele alınamaz. Bu devrim, tarihsel birikimin uygun koşulları bulduğunda ortaya çıktığı bir devrimdir. Geleceği emekle ören kadınlar özgürlük tutkularını, eril zihniyet tarafından toplumların belleğinden unutturmaya ve çarpıtmaya çalışılan tanrıça kültüründen, öncülerinden alıyor.

Önder Abdullah Öcalan’ın “Tarih günümüzde Gizli ve Biz Tarihin Başlangıcında Gizliyiz” tespiti tarih ve güncelin nasıl da kopmaz bağlarla bağlı olduğunu ortaya koyar. Bu tespit ışığında MÖ Kuzey ve Doğu Suriye’de kök salmış tanrıça izlerine yeniden dokunmak, hissetmek ve anlamak günümüzün kadın devrimini de kökleriyle birlikte görmemizi sağlayacaktır.

KUZEY VE DOĞU SURİYE’DE İZ BIRAKAN TANRIÇALAR

Bölgede yaşayan, iz süren birkaç tanrıça örneklerine dair;

Güneş, ay, toprak ve aşk tanrıçası olarak bilinen Al Lat, DAIŞ’in sözde hilafetin başkenti olarak ilan ettiği Reqa’da yaşamış ve bu şehir onun takipçileri tarafından özgürleştirilmişti. Bereket ve doğurganlık tanrıçası olarak tanınan Atargatis, günümüzde işgal ve kara çarşafları zılgıtlarıyla yakan kadınların diyarı olan Minbic’in kendisine inanlar tarafından inşa edildiği tahmin ediliyor.  Xabur ve Fırat havzalarında kurulan birçok kentte bereket temsili ‘Tanrıların Anası’ diye tabir edilen tanrıça Belet, Efrin’in güneş tanrıçası olarak tanınan tanrıça Hipet’in de kökleri bu bölgededir.

YEKİTİYA STAR’LA İLK BAŞLANGIC

Yok edilmeye çalışan kadın tarihine karşın, tüm tecrübeleriyle ilmek ilmek dokunan kadın devriminin temel önceliği olan örgütlenmek ve örgütlemek 2005’te Rojava’nın ilk kadın kurumu olan Yekitiya Star’ın inşasıyla başladı. Yekitiya Star, Rojavalı kadınların öz savunmadan, eğitime, yönetimden, toplumsal yaşama katılıma, kadının toplumsal inşadaki rolünü garantiye alan en üst çatıydı. Bu örgütlenme Kürt kadınlarının 40 yıllık mücadele tecrübelerinden süzülmüştü. Yüzyıllardır evlere hapsedilen kadını evden çıkarmak, Yekitiya Star’ın temel ilkesi oldu.

‘TARİHİN İLK KADIN DEVRİMİNİN 9 YILI’

Yekitiya Star, çalışmalarını Şam hükümetinden faşist ve kadını yok sayan uygulamalarından kaynaklı çalışmalarını gizli yürütmek durumunda kalıyordu. 19 Temmuz 2012 yılına kadar bu durum devam etti. Bir devri değiştiren tüm kadınların belleğinde yer edinmiş, ilklere imza atan başlangıçtır bu. Kadınlar ilk olarak Kobanê’de, Arin Mirkan’ın şehrinde, Erdoğan’ın “düştü düşecek” dediği ama faşizmin al aşağı edildiği yerde silahlandı. Eğitim devrelerinde kadınlar bilinçlenme faaliyetlerini yürütürken ama aynı zamanda öz savunma örgütlenmelerini de geliştirmeye başladılar. Devrime gidecek yolda ilk adımlar atılmıştı. Özgürlüğe susamış halkların haklı mücadelesi kelebek etkisi yaratıyordu. Devrim rüzgarı köylerden, kentlere akıyor ve karanlığa boğulan herkes, her şey bu devrimle özgürlüğe ilk adımını atıyordu. Zaman karanlıktan aydınlığa akışın zamanıydı. Tarih devr-i tahakkümden kadın devrimine hızlıca yol alıyordu.

Özgürleştirilen alanlarda ilk olarak kadın kurumları kuruldu. Bu süreci Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kongra Star Koordinasyon üyesi Rihan Loqo “Devrim içinde kadın devrimi yaratıldı” şeklinde tanımlıyor.

‘TÜM KAZANIMLAR SALDIRILARIN ALTINDA KAZANILDI‘

Bölgede kadın örgütlenmesinin büyümesi ve alanın genişlemesine binaen 25 Şubat 2016’da Yekitiya Star, Kongreya Star’a dönüştü. Kongreya Star çatısı Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm kadın bileşenleri kapsayan toplumsal bir sistemdir. Devrimle kurulan kadın komünleri, meclisleri, kooperatifleri kadını yok sayan zihniyete karşın alternatif ve yeni bir yaşamın dizilen taşlarından oldu. Elde edilen tüm kazanımlar işgal saldırıları altında gelişti, ayakta kalıyor. Devrimin başarı sırrını Kongreya Star koordinasyon üyesi Rihan Loqo, kadınların haklı olan direnişiyle tanımlıyor.  

‘BİREY VE TOPLUMU EĞİTME AŞAMASINDAYIZ’

Rihan Loqo kadın öncülüğünde kurulan toplumsal sistemin kendileri için bir hayal olduğunu belirterek, şanslı oldukları değerlendirmesini yapıyor.

Özgürlük kriterinin tüm kadınları bir araya getirdiğini, bunun kendi başına büyük bir başarı olduğunun altını çizen Rihan Loqo: “Her şeyi kendimiz yapıyoruz. Kendimizi eğitmek dışında toplumumuzu da eğitiyoruz. Birey aileyi, aile toplumu, toplum da ulusu örgütler. Biz şu an birey ve toplumu eğitme aşamasındayız. Yürütülen kadın mücadelemiz her türden saldırılar uğruyor. Özel savaş yöntemleriyle mücadelemizi tarihe gömmek istiyorlar. Fakat 9 yıldır süren direnişimiz başaramadıklarını ve başaramayacaklarını kanıtladı.”

‘TÜM KADINLARA DOKUNMAK ÖNCELİĞİMİZDİR’

Bölge ve sistemlerine karşın ciddi saldırıların olduğuna dikkat çeken Rihan Loqo, özellikle öncü kadınların hedeflenmesini kadını teslim almak politikasına bağladı. Bölgelerine yönelik geniş çapta özel savaş yürütüldüğünün altını çizen Rihan Loqo, “MİT faaliyetleri, yürütülen özel savaş ve işgal saldırılarına karşı verilen mücadelenin yanında eril zihniyete karşı da bir savaş veriyoruz. Bölgelerimizde hala kadın ve çocuk katliamları yaşanıyor. Bu bizim için özeleştiri konusudur. Tüm kadınlara dokunmak, örgütlemek ve kazanımları korumak bizim temel önceliklerimizdendir. Mücadelemiz hala devam ediyor ve devam edecektir” ifadelerini kullandı.

‘BİR KADININ ACISI BENİM ACIM, BİR KADININ KATLEDİLMESİ BENİM KATLEDİLMEMDİR’

Kadın geliştirdiği örgütlülük ve iç eğitimiyle kendini, toplumunu ve tarihini tanımada büyük bir gelişim sağladı. Hatta kendisiyle de sınırlı kalmayarak bir bütün olarak toplumun bilinçlenmesinde aktif rol üstlendi.

Akademiler bu eğitim düzeyinin gelişiminde belirleyici bir rol üstlenen temel kurumlar olarak geliştirilmeye başlandı. Bu akademilerin ilki 2012 yılında Star adıyla açıldı. Sonraki yıllar giderek gelişen bu akademiler mevcut durumda sayısını 10’a çıkararak kadın eğitiminde önemli bir boşluğu doldurmuş durumdadır.

Geliştirilen bu akademilerde branş eğitimleri de dahil oluşturulan açık ve kapalı devrelerde binlerce kadın eğitildi. ‘Bir kadının acısı benim acım, bir kadının katledilmesi benim katledilmemdir’ şiarıyla eğitimlerin gerçekleştiğini söyleyen Kongreya Star Eğitim Komitesi Sözcüsü Berivan Yunis’ın, eğitimin önemine ilişkin değerlendirmesi şöyle, “Her alanda mücadele yürütüyoruz. Mücadelemizin ihtiyaçlarından biri de eğitimdir. Toplumun her kesimine eğitim vermeye çalışıyoruz. Fakat hala toplum içinde cinsiyetçi yaklaşımlar var. Bu temel bir sorundur. Bu zihniyetten arınmak ancak eğitim yoluyla gerçekleşir. Özgün komünlerimizin geliştirilmesinde de zayıflıklar var. Örneğin eril, dinci, cinsiyetçi yaklaşımlardan kaynaklı çocuk yaşta evlilik ve çokeşlilik durumları da halen mevcut. Bizler buna karşı mücadele büyüttükçe karşı saldırılar da daha da büyük geliştiriliyor. Toplumun temel dinamikleri hedefleniyor. Ama bizler hiçbir şekilde mücadelemizden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz.”  

DEVRİMİN DÜNYAYA AÇILAN KAPISI DİPLOMASİ

Kadın devrimini dünyaya tanıtmada diplomatik çalışmaların önemli bir rolü var. Halklar arası ittifak ve ilişkiler geliştikçe devrimin rengini, sesini dünyaya daha etkili yayabileceğini söyleyen Kongra Star Diplomatik ilişkiler üyesi Ruken Ehmed, “Devrimler bir alanla sınırlı kalırsa boğulur” değerlendirmesini yapan Ruken Ehmed, diplomasi alanında yaşadıkları sorunlara ilişkin, “Uluslararası alanda bölgenin statüsünü kabul edilmemesi diplomasi çalışmalarımızı etkiliyor. Heyetlerin bölgeye geliş/gidişlerinde sorunlar yaşanıyor. Birçok heyetin bölgeye geçişi engellendi. Yıllarca bir temsilcilik açmak için beklemek zorunda kalıyoruz. 2 yıldır Berlin’de Kongreya Star bürosu açmak istiyoruz, fakat siyasi bir büro olarak ele aldıkları için izin verilmiyor” diyor.

ORTADOĞU’DAKİ KADINLARLA İLİŞKİLENMEYE AĞIRLIK VERİLECEK

Bölgede aktif bir mücadelenin olmaması durumunda diplomasinin tek başına sonuç getirmeyeceğini söyleyen Ruken Ehmed, diplomasinin mücadelenin ifadesi olduğunu dile getiriyor. Şam hükümetinin baskısından ötürü Suriye’deki kadınlarla ilişkilenemediklerini, bunun bir eksiklik olduğunu belirten Ruken Ehmed, bu yıl özellikle Ortadoğu’daki kadınlarla ilişkilenmeye ağırlık vereceklerinin de altını çiziyor.

DIŞA BAĞIMLILIĞI KESEN KOMÜNAL EKONOMİ

Kadın devriminde yaşamın her alanı kadının eliyle örülürken, ekonomide ise, komünal ekonomi modelini esas alınıyor. 2015’te yekitiya Star’ın düzenlediği toplantının ardından ilk Kadın Ekonomi Komitesi oluşturarak, kadın ekonomisinin temelleri atılmıştı. Dışa bağımlılığı kesmek ve üretimi arttırmak ise yine kadın öncülüğünde geliştirilen ekonomik faaliyetlerin temelini oluşturuyor

Coğrafyanın da üretime son derece elverişli olması sera ve hayvancılıkta önemli adımlar atılmış durumda. Tekstil-giyim alanında da girişimler başlatan kadınlar, kadın ekonomi komitesinin ortak üretimi esas alarak Hesekê, Kobanê ve Rimelan’da tekstil atölyesi kurmuş durumda. Bu atölyelerde üretilen giyim malzemeleri, Kobanê, Qamişlo, Dirbêsiyê, ve Girkê Legê’de açılan 4 mağazada satılıyor.

‘EKSİKLİKLERİ GİDERMEK İÇİN EKONOMİ AKADEMİLERİ AÇACAĞIZ’

Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Ekonomi Komitesi’nin verdiği bilgilere göre, bölgede 9 ziraat kooperatifinde 383 kadın, konserve kooperatifinde 32, 13 tandır ve fırın kooperatifinde 40, 4 terzihane de 54, Derazor’da kurulan Ari fırınında 11, aş fabrikasında 10, 2 tavuk kooperatifinde 8 kadın çalışmaktadır.

Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Ekonomi Komitesi üyesi Armanc Mihemed kooperatif alanında yaşanan eksiklikleri gidermeye çalıştıklarını, ama aynı zamanda ekonomide “tehlikeli” olarak tanımladıkları memurluk sisteminin oluşmasının önlemek için de ekonomi akademileri kuracaklarını söylüyor.

DEVRİMİN RUHU: HİLALA ZERİN

Devrim ve ruh sürekli bir etkileşim halidir. Bu ikiliden çıkan sonuç kültür ve sanatla kendisini üretir. Kadınlar devrimle sadece ekonomik alanda değil, ama aynı zamanda kültür ve sanat çalışmalarında dolayı egemenler tarafından katledilen ve tarihe mal olan kadınlara atfen de eserler ortaya çıkarıyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Hilala Zerin yönetim üyelerinden Ruken Mihemed, devrimden önce toplumun ayıp, günah, yasak zihniyeti ile Şam hükümetinin baskılarından dolayı çalışmalarını gizli yürütmek durumunda olduklarını söylüyor ve ekliyor, “19 Temmuz devrimiyle kültür sanat alanında da çok büyük fırsatlar ortaya çıktı. Biz kadınlar da bugün öncülüğünü yaptığımız Demokratik Ulus’un kültürünü geliştirmek istiyoruz.”

‘YOĞUNLUK SANATA VERİLDİ KÜLTÜR ZAYIF KALDI’

İlk olarak akademilerde alınan eğitimle yola koyulduklarını belirten Ruken Mihemed yaptıkları çalışmalara dair ise şunları paylaşıyor, “Bölgede yaşayan tüm halkların kültürü araştırmak istiyoruz. Bunun için de eğitimler veriliyor. 2016 yılında kültür çalışmalarında da özgün örgütlenmek için Kevana Zerin kuruluşunu ilan etti. Savaşa karşı korunan değerlerin mayalanması kültürle olmalı. 4 kantonda merkezlerimiz, her kentte de komitelerimiz çalışmalar yürütüyor. Çalışmalarımız daha çok sanat alanında gelişiyor. Ancak genel olarak kültürel çalışmalarımızın yetersiz olduğunu kabul etmek gerekiyor. Kültür akademileri açarak kültür ve sanat arasında bir denge oluşturmak istiyoruz.”

‘AYIPLARLA’ SAVAŞ SÜRÜYOR

“Yazar, şair gibi daha keşfedilmemiş onlarca kadın var. Birçok yazar ya da şair olan kadın, eril zihniyetten ötürü takma isim kullanırdı. Devrimle beraber takma isim kullanımı kalktı. Kadınları yazmaya teşvik eden birçok çalışmamız oldu. Erkek zihniyetin sonucu olan ‘ayıplarla’ savaşımız sürüyor. Geleceğimiz olan yeni nesli eğitmeye çalışıyoruz. Hilala Zerin de çocuk bölümüne de yer verdik. Eskiden anneler hikâyeler anlatırdı fakat şimdi çocuklar anlatıyor anneler dinliyor. Bu mutluluk verici. Onca engele rağmen kültürümüz artık nesilden nesille aktarılıyor. Toplum içinde yürütülen özel savaşı karşı mücadelemiz veriyoruz” diyen Ruken Mihemed kültür soykırımına karşı da çalışmalarının derinleşerek geliştirildiği bilgisini veriyor.

KADIN DEVRİM BİLİMİ; JİNEOLOJİ

Kadın bakış açısı ile geliştirilen sosyal bilim olan Jineoloji, kadın devrim bilimi olarak da ele alınıyor. Kadın devrimi gereksinimi dahilinde 2015 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’de çalışmalarına başladı.

İlk Jineoloji Akademisi 17 Temmuz 2017 yılında Efrin’de kuruldu. Derik, Minbic'de, Hesekê ve Kobanê’de Jineoloji bilim akademileri açıldı. Jineoloji Akademileri Minbic, Hesekê, Kobanê, Şehba, Dêrîk, Reqa ve Halep kentlerinde oluşturdukları merkezle, özgür eş yaşamın ilkelerini ve kadın bilimini topluma yaymaya dönük çalışmalar yürütüyor.

Demokratik Özerk Yönetime bağlı olan üniversitelerde 2 yıllık Jineoloji bölümü bulunuyor. Üniversite mezunları Jineoloji öğretmeni, Jineoloji araştırma merkezlerinde mesleğe kavuşuyor. Özgün ve genel akademilerde Jineoloji eğitim olarak veriliyor. Eğitimlerde metodoloji esas alınıyor.

Jineoloji akademisi üyelerinin Kuzey ve Doğu Suriye’de toplumsal sorunların ele alınarak incelenmesinde değişik metotların esas alınarak hazırlandığı kitabın da Şehit Herekol kitap fuarında yer alması bekleniyor.  

SEMBOLLEŞEN YPJ VE KADIN ÖZ SAVUNMASI

Rojava devrimini dünyanın gündemine taşıyan, bölgedeki kadın öz savunma gücünü, askeri alandaki başarısını ispatlayan Kadın Savunma Birliği YPJ oldu. 2012 yılında yapılan 1. YPG Konferansı'nda kadın örgütlenmesi de gündeme geldi. Kadın savaşçıların nicelik olarak artması ile kadın öz gücünü örgütlemek için 4 Nisan 2013 yılında yapılan ve 200 kadın savaşçının katılımıyla gerçekleşen konferansta YPJ oluşturuldu.

YPJ merkezleri, komutanlık, askeri meclis, akademi ve taburlar şeklinde örgütlenirken, Kobanê direnişinde YPJ savaşçıların mücadelesi ve cesaretleri tüm dünyanın gözlerini buraya çevirdi. Zamanla Arap, Süryan, Ermen, Çerkez, Enternasyonalist kadınlar da YPJ’nin içinde yer almaya başlarken, özgürleştirilen her hamlede YPJ savaşçıları ön saflarda yer almaya başladı.

Kadın ordusu olarak her geçen gün büyüyen YPJ, mücadele kararlılığı ve devrimdeki öncülük rolüyle artık dünya çapındaki dergilerinde, film, kitap ve şarkılarda yer almaya başlamıştı. Devrim karşıtı güçlerin tüm anti propaganda faaliyetlerine rağmen YPJ sınırları aşarak aslında özgürlük için çarpışan tüm kadınlar açısından çekim merkezi haline geliyordu. Sembollerini de yine de direnişleriyle içinden çıkarıyordu. Devrim büyüyüp toplumsallaştıkça Kadın Öz Savunma Güçleri, Kadın İç Güvenlik Güçleri şeklinde örgütlenmeler de oluşturularak savaş cephesinde toplumun her alanında kadın savunma gücü yaratılmış oldu.

ANHA