​​​​​​​Şehit Welat: PKK barış için eline silah aldı

PKK saflarında şehit düşen Welat Mihemed Saruxan, şehadetinden önce yazdığı mektuplarda PKK’nin barışı sağlamak için eline silah aldığını söylemişti.

​​​​​​​Şehit Welat: PKK barış için eline silah aldı
26 Nov 2020   00:52
HABER MERKEZİ

Hiç kimse görkemli Kürdistan dağlarında mücadele yürüten Kürdistan Özgürlük Hareketi şehitlerinin gerçekliğini ve yaşadıklarını bilemez. Bu savaşçıların halkları uğruna verdikleri kutsal mücadele, dünyada milyonlarca insanın gönlünde büyük etki bıraktı. Verilen mücadelenin kutsallığı sayesinde binlerce genç, şehitlerinin ardılı olarak Gerilla saflara katıldı.

42 yıldır büyük bir mücadele yürüten Kürdistan Özgürlük Hareketi şehitlerinin arşivine baktığımızda, şehitlerin mücadeleye ve ülkesine nasıl bağlı olduğunu görülür. Geride bıraktıkları mektuplarda öyle sade ve içten bir dil kullanıyorlar ki her okuyucuyu etkileyebiliyor.

Bu etkileyici mektuplardan biri de Hesekêli Şehit Welat Mihemed Sarûxan’ın (Welat) mektubudur. 1994 yılında Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne katılan Şehit Welat, 15 Nisan 1999’da Botan’da şehadete ulaştı. Şehit Welat, geride bıraktığı mektubunda Medya Savunma Alanları’nda 90’lı yıllarda yaşanan gelişmeleri ve Kürdistan’ın eşsiz doğasının güzelliklerini anlatıyor.

Mektubun içeriği şöyle:

“Başlarken sevgi dolu saygı ve selamlarımı herkese gönderiyorum.

Size bu mektubu Kürdistan’ın yüksek dağlarından biri olan Xantur’dan, Heftanin bölgesinden yazıyorum. Bu dağların görkemini size nasıl anlatabilirim? Bilmiyorum. Dünyanın en profesyonel fotoğrafçısını dahi getirseniz burayı anlatmakta aciz kalır. Dünyanın en zeki şairini getirseniz bu görkemi kolaylıkla anlatamaz. Her dağın tepesinde meşe ağaçları, biraz aşağısında devasa kayalar bulunuyor. Kayaların arasından su pınarları taşıyor. Hiç kimsenin Kürdistan’ın eşsiz doğasını kolaylıkla betimleyebileceğine inanmıyorum.

Bildiğiniz üzere 1995 yılından bugüne kadar Türk devletine karşı tek taraflı, KDP ile çift taraflı ilan edilen ateşkes devam ediyor. 1995 yılının yaz aylarında KDP ile aramızda bir savaş yaşandı. Bu savaşın nedenleri ortadadır. KDP, sadece kendi aşiret çıkarlarını ve Kürdistan’ın tek bir parçasının çıkarlarını savunuyor. Kürdistan halkının tamamının çıkarlarını dikkate almıyor. KDP’nin durduğu bu çizgi onun düşmanın elinde oyuncak haline gelmesine neden oldu.

Düşmana karşı ise PKK tarafından ilan edilmiş bir ateşkes devam ediyor. PKK kurulduğu günden bu yana ikinci kezdir ateşkes ilan ediyor. Bütün dünya PKK’nin silah meraklısı olmadığını, salt barış için eline silah aldığını çok iyi biliyor.

Bu durum düşmana şans yarattı. Yaşadığı sorunun çözümü üzerinde düşünme fırsatı buldu. Türk devleti, Kürt sorununun şiddetle çözülemeyeceğini anladı. Şu an Türk devletinin önünde iki seçenek bulunuyor. Birincisi Kürt halkının ve haklarının tanınmasını öngörüyor. İkincisi ise Kürt sorununun çözümü için sadece askeri seçeneğin çözüm olabileceğini savunuyor. Kürtleri tanımanın PKK’yi tanımak anlamına geldiğini söyleyen ikinci kesim, bugün verilecek küçük hakların ileride Kürdistan’ı vermeye varabileceğini düşünüyor.

Şimdi düşman Kürdistan’ın birçok bölgesine yönelik kapsamlı hamlelerde bulunuyor. PKK ise buna karşı hâlâ savaş ilan etmedi ve ateşkesi ihlal etmedi. Bununla birlikte düşman diplomasi alanında çok zor durumda kalıyor.

Sağlık durumum gayet iyi, fakat yanınızda bulunan özellikle de tanıdığım arkadaşlarımın sağlık durumuyla ilgili edindiğim bilgiler yetersizdir. Size mektup gönderemediğim için beni affedin. Saflara geldikten sonra 1995 yılının Temmuz ayında da size bir mektup yazdım. Size ulaştı mı bilmiyorum?

Mektubun sonunda tüm arkadaşlara ve aile fertlerine selamlarımı gönderiyorum.

Dipnot: Sizden ailenin birkaç fotoğrafını ve benim fotoğraflarımı göndermenizi istiyorum. Tanıdığım arkadaşların fotoğraflarını da gönderin. Yanımda fotoğraf makinesi olmadığı için size fotoğraf gönderemedim beni affedin.”

(rr/cj)

ANHA