Dünya devletlerinin İnsan Hakları Günü’nü kutlama hakkı var mı?

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutlama mesajları için adeta birbiriyle yarışan dünya devletlerinin, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye başta olmak üzere işlediği savaş ve insanlık suçlarına karşı sessizliği sürüyor. İnsan hakları, sadece kâğıt üzerinde bir mürekkep izi mi yoksa uluslararası devletlerin sadece menfaatleri doğrultusunda sahiplendikleri kararlar mı?

Dünya devletlerinin İnsan Hakları Günü’nü kutlama hakkı var mı?
10 Aralık 2019   08:12
HABER MERKEZİ – EKREM BEREKAT

İnsan Hakları Günü, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948'den bu yana her 10 Aralık'ta kutlanan gündür. Ancak Evrensel Bildirgeyi kabul eden devletlerin, ikiyüzlü politikaları ve politik çıkarları doğrultusunda görmezden geldikleri insan hakları ihlalleri, ezilen halklar için bu günün anlamını sorgulatıyor.

Tüm dünya devletleri ve hukuk oluşumlarının tarihi bir adım olarak gördüğü İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde tüm halk ve inançların hakları hiçbir ayrım gözetmeksizin garanti altına alınıyor. Her yılın 10 Aralık günü, insan hakları ihlallerinin baş aktörü olan devlet liderleri İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddelerini sıralayıp duruyor;

“Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.

Ayrıca, bağımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenliği başka yollardan sınırlanmış bir ülke olsun ya da olmasın, bir kişinin uyruğu olduğu ülke ya da memleketin siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım yapılamaz.

Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır.”

GEREKLİLİKLERİ YERİNE GETİRİLMİYOR

Ancak iş pratiğe döndüğü vakit, demokrasiden yana dem vuran ya da insan haklarını korumakla övünen tüm devletlerin sınıfta kaldığı görülüyor. Birçok dünya devleti, insan hakları ihlallerinin önünü açtığı gibi Türk devleti gibi kimi tarafların işlediği insanlık suçlarını görmezden geliyor ya da izlemek ile yetiniyor.

TÜRK DEVLETİNİN HAK İHLALLERİNE KARŞI DÜNYA SESSİZ

BM çatısı altındaki örgütler başta olmak üzere uluslararası hukuk örgütleri, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’de işlediği savaş ve insanlık suçunu izlemekle yetiniyor. Türk devletinin bölgenin demografik yapısını değiştirme politikaları, gerçekleştirdiği katliamlara karşı bu örgütlerin hiçbiri kılını kıpırdatmıyor. İnsan hakları örgütleri başta olmak üzere dünyanın bu sessizliği, Efrîn’e yönelik işgal saldırılarının başladığı 20 Ocak 2018 tarihinden Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırıların başladığı 9 Ekim tarihine kadar hiç değişmedi.

İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİNİN GÖZLERİ ÖNÜNDE DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞTİRİLİYOR

Türk devleti, işgal saldırıları ile yüzbinlerce Efrînli sivili zorunlu göçe tabi tuttu, mal ve mülklerini yağmaladı. İşgalci Türk devleti, Efrîn bölgesinin bölgedeki kaynaklara göre yüzde 70’inin demografik yapısını değiştirdi, bölge, sokak, köy ve kamu binalarının adlarını Türkçeleştirdi. Ancak her fırsatta insan haklarından söz eden uluslararası örgüt ve devletler, bu kültürel ve etnik soykırıma karşı tek kelime etmedi.

Türkiye’nin Efrîn başta olmak üzere işgal ettiği bölgelerdeki uygulamaları, 9 Ekim tarihinden itibaren Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamına yayıldı. Her türlü kültürel, siyasi, ekonomik, toplumsal haklarını direnişle elde eden ve ortak ve huzurlu bir yaşam sürdüren Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halk ve inançlar, 9 Ekim tarihinden itibaren Türk devleti ve DAİŞ/El Nusra çetelerinin işgal saldırılarına maruz kaldı.

SİVİL KATLİAMLARININ GÖLGESİNDE İNSAN HAKLARI GÜNÜ

10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde adete birbiri ile yarışırcasına mesaj yayımlayan devlet ve insan hakları örgütlerinin sessiz kaldığı bu işgal saldırılarında, Özerk Yönetim Sağlık Komitesi’nin günler önceki verilerine göre 22’si çocuk 235 sivil katledildi, 677 sivil de yaralandı. Bu verilerden birkaç gün sonra Türk devleti yine tüm dünyanın gözleri önünde Til Rifat’ta çocuk katliamı gerçekleştirdi.

Türkiye, Paris’te 1948’de imzalanan İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin taraflardan biridir. Türkiye, bu bildirinin tüm hükümlerini ihlal ederek saldırıda bulunduğu Serêkaniyê ve Girê Spî’de, sivilleri direkt hedef aldı, Hevrîn Xelef başta olmak üzere birçok sivili yol ortasında DAİŞ tarzıyla katletti.

İnsan Hakları Günü’nü kutlayan Türkiye, 9 Ekim’den bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’den 300 bini aşkın sivili zorunlu göçe tabi tutarken, 86 bin öğrenciyi de eğitim haklarından mahrum bıraktı. Tüm bunlara rağmen BM çatısı altındaki örgütler başta olmak üzere insan hakları örgütlerinin sessizliği devam ediyor.

İnsan haklarını savunuculuğu yaptıklarını iddia eden örgüt ve kuruluşlar nerede? Bu örgüt ve kurumlar, gerçekten insan hakları savunucusu mu yoksa uluslararası politik çıkarları koruyan ve siyasi temsilcilik görevi üstlenen yapılar mı? Türkiye’nin 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutlamaya hakkı var mı?

(eyl)

ANHA