Suriye kıyılarından Tebqa’ya sanatın sessiz çığlığı
Savaşın gölgesinde doğan sanat, bu kez Tebqa’da yankılandı. Lazkiyeli ressam Muhenned Elaedîn, katıldığı Resim Sempozyumu’nda şiddete ve katliamlara karşı fırçasıyla barış çağrısı yaptı: “Artık yeter, kan dökmeyin.”
Lazkiye’den Kuzey ve Doğu Suriye’ye gelen ressam Muhenned Elaedîn, 3-8 Mayıs tarihleri arasında Tebqa’da düzenlenen 5. Resim Sempozyumu’nda eserleriyle güçlü bir mesaj verdi.
Kuzey ve Doğu Suriye Kültür Konseyi ile Tebqa Kantonu Kültür Sanat Konseyi’nin ortak organizasyonuyla gerçekleşen sempozyumda Elaedîn’in fırçası bir kez daha kırmızıya yöneldi.
Bu kırmızı, Lazkiye kıyı kültüründe şehitlerin kanından doğduğuna inanılan gelincik çiçekleriyle hayat buldu. Sanatçı, bu çiçekler aracılığıyla halkının yaşadığı acıyı dünyaya haykırdı.
Elaedîn, “Artık yeter, kan dökmeyin,” diyerek eserlerinin ardındaki duyguyu ifade etti. Tablosuyla Suriye kıyı halkının sessiz çığlığını duyurmayı amaçlayan sanatçı, bu buluşmayı toprağın acısını çiçeklerle dile getirmek için bir fırsat olarak gördü. Lazkiye Sanatçılar Birliği üyesi olan Elaedîn, “Şehrim bana bir mesaj emanet etti, ben de bu mesajı tüm dünyaya taşımak istiyorum. Bizim kültürümüzde her şehidin kanı toprağa düştüğünde bir gelincik çiçeği açar. Ne yazık ki bu yıl kıyı bölgelerinde yaşanan acılar, gelinciklerin sayısını artırdı” sözleriyle yaşananların derinliğini dile getirdi.
Elaedîn konuşmasının devamında, “Biz, Suriye kıyısının insanları, nereden geldiğini bilemediğimiz vahşet ve suçların gölgesinde kanıyoruz. Sesimiz tüm insanlığa ulaşsın. Biz, Suriye’nin tüm bileşenlerine ve tüm dünyaya barış, sevgi ve kardeşlik mesajı taşıyoruz” diye belirtti.
6 Mart 2025’ten bu yana Suriye’nin kıyı bölgeleri silahlı grupların saldırılarına maruz kalıyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) verilerine göre şu ana kadar en az 62 katliamda en az bin 676 kişi yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin 866’sı Lazkiye’de, 525’i Tartus’ta, 272’si Hama’da ve 13’ü Humus’ta kayda geçti.
Muhenned Elaedîn, sanatın bu denli büyük acıları ifade etmekte zaman zaman yetersiz kaldığını şu sözlerle anlattı: “Acı ve kan öyle büyük ki, bir tablo ya da şiirle anlatmak neredeyse imkânsız. Ancak biz yine de bu çığlığı sanat yoluyla duyurmaya çalışıyoruz. Çünkü yaşananlar yalnızca kıyı bölgeleriyle sınırlı değil, tüm ülkeye yayılmış durumda.”
Tebqa’daki bu buluşmaya katılmasının da bu çığlığın bir parçası olduğunu belirten Elaedîn, baskı altındaki kıyı bölgelerinde haykırmanın dahi yasaklandığını vurguladı: “Sahilde nefes almak ve hareket etmek bile cesaret istiyor. O yüzden suçun resmini doğrudan değil, estetik bir dille sunmaya çalışıyorum. Aksi hâlde bu beni ve çevremi yeni tehlikelerle yüz yüze bırakır. Daha çok kanın dökülmesine neden olur.”
Elaedîn’in sanatı, toprakla insanlık arasında bir bağ kuruyor. Her bir gelincik çiçeği, dökülen kanın sessiz bir yankısı gibi tuvale işleniyor. Sanatçının eseri, toprağın haykırışıyla birleşerek şöyle diyor: “Yeter artık, bu kan durmalı.”
Tebqa’daki sempozyumda yer alan diğer sanatçılarla birlikte Muhenned Elaedîn, insanlığın ortak vicdanını resmeden bir çağrıya imza atıyor: Şiddete son verin, cehalete son verin, kana son verin.
(rd)