Savaş ve ambargoya rağmen Özerk Yönetim, Demokratik Ulus’un yegane projesidir - XIYAS NEÎSE

Savaş ve ambargoya rağmen Özerk Yönetim, Demokratik Ulus’un yegane projesidir - XIYAS NEÎSE
31 Aug 2024   06:10

Bilindiği üzere global sistem büyük bir karmaşa içerisindedir. ABD başta olmak üzere hegemonik ülkeler var gücüyle hegemonyalarını korumaya çalışıyor. Yine bu ülkeler, Çin ve Rusya gibi ülkelerin ekonomik olarak kendilerini zorlamamaya ve dünya hegemonyasını kendileriyle paylaşmalarına izin vermemeye çalışıyor. 

Ukrayna'daki kanlı savaş bu büyük devletler arasındaki vekalet savaşının en somut örneğidir. Bazı devletler çok kutuplu bir sistem kurmaya çalışırken, bazı devletler ise tek kutuplu bir hegemonyayı korumaya çalışıyor.

Global sistem krizi bölgelerimizi de etkiliyor; Bunun en önemli örneği İsrail'in Filistin halkına karşı yürüttüğü kanlı savaştır ve bu savaşa İran, Lübnan ve Yemen'in katılmasıdır. Bölgesel sistem krizi sonucunda bölge devletleri de siyasette çıkarlarını güçlendirecek bir şekilde yerlerini yeniden kurmaya çalışıyor.

Türkiye ve Suriye rejimleri arasında “normalleşme” konusuna gelince; Suriye'nin durumu çok zor olduğunu görüyoruz. Ülke parçalandı. İşgalci Türk ordusu, ülkenin bazı bölgelerini işgal etti. Suriye halkı savaştan ve yaşamın zorluklarından dolayı her gün acı çekiyor. 10 yılı aşkın süredir güçsüzdür. Suriye halkının devrimi, devrim karşıtı güçlerin çıkarları ve dışa bağımlı liberal muhalefetin devrimi satması sonucunda kanla yenilgiye uğratıldı. Üstelik muhalefet, kendisini yeniden canlandırma çabalarına ve birleşik kongre çağrılarına rağmen örgütlülük açısından dağılmış ve çökmeye yakındır.

Suriye coğrafyası ekonomik, askeri, toplumsal ve siyasi olarak 3 bölgeye ayrılmış. Türkiye ve çetelerinin işgal ettiği bölgelerin yanı sıra rejimin kontrolü altında olduğu bölgeler var. Zayıf rejim, varlığını sürdürebilmek için devlet kurumlarının çalışmalarını iyi göstermeye çalışıyor. Ancak savaş, ambargo ve halkın yaşadığı zor durumuna rağmen Özerk Yönetim, Demokratik Suriye projesi sunan tek taraftır. Dolayısıyla Suriye'de iyi bir geleceğin inşa edilebilmesinin temel garantörü olarak görülüyor. Bu yönetim halkımızı ülkemizdeki krizden kurtarabilir.

Suriye halkının tamamına hizmet edecek politika ve stratejiler oluşturmak yurtsever bir görevdir. Suriye'deki mevcut durum konusunda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz isteniyor. Bu misyon Özerk Yönetim'den ve Suriye'deki radikal sol ve demokratik güçlerden oluşan müttefiklerinden isteniyor. Barışa çağrı yapmak, savaşa son vermek, insan hakları konusunda yaşanan sorunları çözmek (Tutsak, kaçırılanlar, göçmenler ve mülteciler), merkezi olmayan demokratik sistemin kurulmasını sağlayacak birleşik bir Suriye inşa etmek için çalışma yürütmek, işgalcileri Suriye'den çıkarmak, yerinden edilenlerin topraklarına dönmelerini sağlamak, Suriye kaynaklarını herkes için kullanmak ve toplumda adaletin sağlanması gerekmektedir. Bu görev ve misyonlar yerine getirildiğinde bunun tek çözüm olduğunu söyleyebiliriz.

Suriye’de Suriye halkının çıkarını koruyacak bir siyasi çözüm sağlandığında ancak Türkiye ile “normalleşme” konusu anlam kazanabilir. Suriye-Türkiye “Normalleşmesi” yukarıda belirttiğimiz konularla çelişiyorsa Suriye halkının çıkarlarına, birliğine, özgürlüğüne ve bağımsızlığına uygun olmayacaktır. Krizdeki iki rejim arasındaki “Normalleşme”, Suriyeliler için daha fazla savaşa, kötülüğe ve büyük acılara yol açacaktır. Çünkü bu kesinlikle milyonlarca Suriyeli’nin hesabı üzerinden olacak.

Bu kötü senaryonun tehlikelerine karşı, geçen yıl Nisan ayında Özerk Yönetim’in açıkladığı “Çözüm Deklarasyonu” devreye sokulmalıdır. Deklarasyon, yukarıda paylaştığımız amaçlarla hareketle, değiştirip genişleterek, Özerk Yönetim (Sol ve demokratik siyasi partiler” ile Suriye rejimi arasında diyalogun kapısını aralıyor. Böylece, siyasi bir çözüm kapısını açacak ve halkı ile ülkeyi bölgesel ve uluslararası müdahalelerden uzak tutacak.

Bunun olması için Özerk Yönetim'den bu konuda açık ve istikrarlı bir politika isteniyor. Suriye rejiminin reform, demokratik ve ulusal çözüm adımlarına karşı inatla direndiğini, diyalog çağrılarına yanıt vermekten kaçındığını biliniyor. Bunun yanında çözüm için acil olarak güçlü kamuoyu baskısına ihtiyaç var. Bu konuda en büyük sorumluluk sol ve demokrat partilere düşüyor. Suriye'nin örgütlü halkı, özellikle rejimin kontrolü altındaki bölgelerde, yukarıda belirtilen hedeflere ulaşmak için hareket içindedir. Büyük ve bölge devletlerinin olumsuz etkileri, Suriye’deki durumun yaşanmasında da rol oynamaktadır. Ayrıca yurtsever halkın hareketi, baskıcı rejimi iki seçenek arasında bırakacaktır; ya diyaloğu kabul edip Özerk Yönetim, sol ve demokrat partilerle ülkede demokratik bir geleceğin kapısını açacak ya da ülkeyi çöküşe götürecektir.

(ma)

ANHA