Rojava Kürt Konferansı ve beklentiler – Rauf Karakoçan

Rojava Kürt Konferansı ve beklentiler – Rauf Karakoçan
28 Apr, 2025   06:45

Uzun bir süredir hazırlıkları yapılan Rojava Kürt Konferansı nihayet 26 Nisan 2025 tarihinde gerçekleşti. Konferansın gerçekleşmiş olması, Rojava ağırlıklı Kürt örgütlerinin bir araya gelmelerine, Kürtler arası diyalogun kurulmasına, tartışma zemininin oluşmasına, amaç ve hedeflerin belirlenmesine, ortak tutum takınmasına vesile olacak pratik adımların atılmasına yol açacaksa başlangıç için olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek mümkündür. 

Gönül isterdi ki ulusal çapta bir Kürt konferansı yapılsın. Önder Apo’nun 2013 Newroz’undaki çağrısıyla Barzani’nin önderliğinde ulusal çapta konferans çalışmaları yapılmıştı. Çok kapsayıcı ve geniş perspektifler içeren nitelikli bir çalışmaydı. Ne yazık ki pratikleşemedi ve yine Barzani tarafından berhava edildi. Daha sonraki bütün girişimler KDP engeline takıldı. Kürtlerin ulusal birliği bir türlü sağlanamadı.

Rojava’da gerçekleşen Kürt konferansı bileşimi, niteliği, içeriği ve sonuçlarından bağımsız olarak sadece toplanmış olması bile olumludur. Çünkü ENKS denilen organizasyonun nerde durduğu, nasıl durduğu, asıl gayelerinin kime hizmet ettiğini bilen herkes açısından, Rojava Kürt partilerinin Konferans vesilesiyle bir karede yer almaları nispeten bir başarıdır. Arkası getirilmezse yetersiz bir başarı olarak havada asılı kalacaktır.

‘Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı’, Barzanilerin ev sahipliği yaptığı 2013 Ulusal Kürt Konferansıyla kıyaslandığında beklentilerin çok altında kaldığını belirtmek gerekir. Konferans bileşenleri arasında Rojhilat Kürdistan’ından temsilci bulunmaması ilk göze çarpan eksikliktir.

Konferansın sonuç bildirgesini baz alarak bir değerlendirme yaparsak, esasa ilişkin bir kararlaşmadan ziyade örgütler arasında iyi niyete vurgu yapan, talepler içeren bir deklarasyon gibi duruyor. 

Bir diğer konu ise geçmiş Baas rejimine iki paragraf ayırarak kuvvetli bir gönderme yapmasıdır. Belki hoş karşılanabilir fakat şimdiki DAIŞ rejimi olan HTŞ’nin Colani İktidarı, kısa bir süre içinde 50 bin Alevi katletmiş olmasına rağmen tek satırlık kınamanın olmaması bir tezatlıktır. 

Konferansın onay belgesinde, Suriye ve Kürt ulusal alanına ilişkin hususlar, öteden beridir savunula gelen hususlar olmakla birlikte diğer Kürt örgütlerinin bu belgeye ortak edilmesi önemli bir gelişmedir. Söz konusu maddeler üzerinde zaten genel bir mutabakat vardı. Fakat temel sorun, ENKS’nin buna gelmesinde yaşanan zorluklardı. KDP’nin çabaları ve arabuluculuğu, Rojava yetkilileriyle görüşmeleri, onaylanan belgenin içeriğinden ziyade ENKS’yi bir şekilde Rojava denklemine dahil etmesine dönük mesai harcamış olmasıdır.

Asıl mesele ENKS’nin tutum ve tavrıdır, konferansın bileşenleri arasında yer almış olmasıdır. ENKS kurulduğu günden bugüne Rojava Devrimi’ne saldırmakla mükellef bir örgüttür. KDP’nin Rojava’daki gücü olarak konumlanmıştır. Türk devletiyle stratejik bir ilişki içinde olduğu, objektif ajanlığa soyunduğu da sır değildir.

Barzanilerin rol aldığı 2013 ulusal konferansını işlevsiz kılarak Rojava Kürt konferansını hararetle desteklemelerinin altında yatan gerçeği az da olsa irdelemeye ihtiyaç vardır. Barzanilerin Rojava’ya ilgisi, devrime düşman olarak konumlanmış ENKS’yi devrime ortak etmesidir. Bu amacına ulaşmış ve muradına ermiştir.

Rojava bileşenleri ENKS’yi konferansa katmakla, konferansın amaç ve hedeflerine hizmet eder hale getirmekle iyi niyetini göstermiş ve KDP’ye önemi bir jest yapmıştır. Yapılması gereken demokratik tavrı sergilemiştir. Uç noktada seyretmiş olmalarına rağmen ENKS’yi bünyeye katması olumludur. Geleceğe dair beklentiler için ortak hareket, toplumsal çıkarlara uygunluk arz ettiği oranda da kabul görecektir.

Bu konuda çekince ve kuşkuların varlığına dikkat çekmekte yarar vardır. KDP’nin Rojava konferansına ilgisi sadece ENKS’yi Rojava Devrimi’nin nimetlerinden yararlanma üzerine kuruluysa, KDP’yi Rojava’da örgütlü bir güç haline getirmekse, yanlış ata oynadığını şimdiden belirtmek gerekir. Bu tür konferans çalışmaları partiler üstü bir çalışmadır, ortaklaşmadır ve ulusal iradenin temsilidir.

Var olan kuşkuları gidermek için sorulması gereken soru şudur: PKK konusunda, Barzani’nin Bahçeli kadar cesareti var mı? Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinde ortaya çıkan Kürt kazanımlarını birleştirmede, Rojava’da sağlanan birlik kadar Kürdistan geneli için Kürt ulusal birliğini sağlamada üzerine düşeni yapacak mı? Güney Kürdistan’ın da siyasi, askeri birliğe ihtiyacı vardır, bunda istekli ve samimimi? Barzani gibi Kürt önderinden beklenen birleştirici rolünü oynayıp oynamaması Kürdistan’ın geleceğini belirleyecek hayati önemde bir tercih olacaktır.

Rojava Konferansı’nın gerçeği de beklentisi de bu tercihe bağlı olacaktır.