İsrail-Filistin savaşını 2 devlet kurarak bitirmek mümkün değil–Diyaa İSKENDER

İsrail-Filistin savaşını 2 devlet kurarak bitirmek mümkün değil–Diyaa İSKENDER
28 Nov 2023   05:52

İsrail ile Filistin arasındaki savaş çok eskiye dayanıyor; İsviçre'nin Basel kentinde ilk Siyonist Konferansın düzenlendiği 1897 yılına kadar uzanıyor. Konferansta Filistin'de Yahudiler için l bir devlet kurulması kararı alındı. Hemen ardından 1917’de Balfour Deklarasyonu ilan edilmiş ve buna göre İngiliz hükümeti Filistin'deki Yahudilere bir statü verilmesini desteklemişti. Bundan sonra dünyanın her yerinden Yahudi göçmenler Filistin'e yerleştirilmeye başladı.

Yıllar geçtikçe Araplarla ile Yahudiler arasındaki çatışmalar daha da şiddetlendi. 1947'de 181 sayılı karar çıkarıldı ve karara göre Filistin, Araplar ve Yahudiler arasında paylaştırıldı.

Araplar bu kararı reddettiler, çünkü bu Filistinlilere yapılan bir haksızlıktı. Bazı araştırmalara göre, o dönemde bölgede Yahudilerin sayısı yüzde 8'di ancak alınan kararla Filistin topraklarının yüzde 51'i Yahudilere tahsis edildi. İsrail devletinin kuruluşunun ilan edilmesinin ardından 1948’deki savaş Arapların yenilgisiyle sonuçlandı. Bu savaşa "Nekbe" adı verildi.

1967'de İsrail ile Araplar arasında ikinci bir savaş başladı. Savaş 5 gün sürdü ve bunun sonucunda Arap ordusu yenildi. İsrail, Batı Şeria'yı (Difa Xerbiye), Gazze'yi, Mısır'ın Sina Yarımadası'nı ve Suriye'nin Golan Tepelerini işgal etti. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İsrail'in işgal altındaki topraklardan çekilmesine ilişkin 242'nci nolu bir karar aldı. Güvenlik Konseyi, Filistin sorununun çözümünden bahsetmeden ve bu yönlü bir karar almadan savaşın sona ermesini ve İsrail devletinin tanınmasını istedi. Alınan kararda sorunu mülteci sorunu olarak, değerlendirip, olaya yaklaştı.

Ekim 1973'te Mısır-Suriye ve İsrail arasında savaş çıktı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 338 nolu kararla ateşkes kararını kabul etti. Konsey, Güvenlik Konseyi'nin 1967 tarih ve 242 sayılı kararının uygulanması ve "Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barışın sağlanması” talebiyle ilgili taraflar arasında diyalog kurulması çağrısında bulundu.

Uluslararası kararlara rağmen Arap devletleri ile İsrail arasındaki savaş sona ermedi. Mısır, sadece Camp David Barış Anlaşması’nı imzaladı. Bu anlaşmanın sonucunda Mısır, 1978'de Sina Yarımadası'nı geri aldı. 1993 yılında Yaser Arafat başkanlığındaki Filistin Kurtuluş Örgütü ile Oslo Anlaşması imzalandı ancak anlaşma Filistinli gruplar arasındaki çatışmaları derinleştirdi. 1994 yılında Ürdün ile İsrail arasında “Wadi Ereba”da barış anlaşması imzalandı. Yapılan anlaşmaya göre, her iki taraf da ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda anlaştı.

Hamas ve İslami Cihad, Oslo Anlaşmalarını reddetti ve İsrail'e karşı savaşı sürdürdü. Bu nedenle İsrail 2005’te Gazze'den çekilmek ve buradaki yerleşimleri boşaltmak zorunda kaldı.

2006’da Filistin Parlamento seçimleri yapıldı. Sonuçlara göre, Hamas, yolsuzluğu bitirme ve İsrail'e karşı yürütülecek savaşı kazanacağını vaat ederek, Gazze'de seçimi kazandı. El Fetih güçleri ile Hamas güçleri arasında savaş çıktı. Hamas Haziran 2007'de Gazze'yi kontrol altına aldı.

Hamas Gazze'nin kontrolünü ele geçirdikten sonra İsrail ile arasında birçok kez çatışma yaşandı. İsrail ile Hamas arasındaki yeni savaş ise 7 Ekim'de başladı ve hala devam ediyor. Bu savaş sonucunda binlerce insan öldü, onbinlerce insan yaralandı. Savaşın durdurulması için çağrılar yapıldı. 2 devletli bir yapıyla İsrail ile Filistin arasındaki savaşın sona ereği belirtiliyor. Batı Şeria ve Gazze'den oluşan bir Filistin devletinin kurulması yönünde karar alınmıştı. Oslo Anlaşması'nda da bu karar kabul edildi. Bu kararın hayata geçirilmesiyle savaşın biteceği yönünde açıklamalar yapılıyor.

 Bu çerçevede Gazze ve Ariha'dan başlayıp Bati Şeria bölgelerine kadar uzanan paralel bir Filistin yönetimi için anlaşmaya varıldı. Ayrıca Kudüs sorunu, mülteciler, sınırlar ve güvenlik konularının tartışılması da (paralel Filistin Yönetimi'nin başlangıcından itibaren) 3 yıl süreyle ertelendi. Alışverişlerin 2 yıl süre içinde sonuçlanması kararlaştırıldı. (Filistin Yönetimi'nin kuruluşundan itibaren 5 yıl sonra) Mayıs 1999'da Filistin sorununun çözülmesi ve savaşın sona ermesiyle sonuçlanacağı konusunda da anlaştılar.

2 DEVLETLİ YAPI SORUNLARI ÇÖZER Mİ?

Önder Abdullah Öcalan, Demokratik Medeniyet Manifestosu ve Bir Halkı Savunmak savunmalarında İsrail-Filistin savaşına dair çok önemli çözüm önerileri sunuyor.

Önder Abdullah Öcalan 5'inci savunmasında, "Ulus devlet ısrarı devam ederse bu, sorunların ve savaşın devam edeceği anlamına gelir" diyor. Dolayısıyla her iki tarafın da kurmak istediği ulus veya dini devletli çözüm anlayışı, halklar arasında eşitliği sağlayamayacağı gibi çatışmaları da sonlandırmayacak. Bunun dünyada pek çok örneği yaşandı. Suriye, Lübnan, Irak, Türkiye, Sudan, Nijerya, Myanmar Burma ve daha birçok devlet buna örnek verilebilir.

Önder Abdullah Öcalan da ulus devletin sorunları çözmeyeceğini aksine sorunları derinleştireceğini söylüyor. Önder Abdullah Öcalan'a göre, ulus-devlet mantığı (anlayışı) terk edilmedikçe hiçbir proje Ortadoğu'yu sıkıntı ve sorunlardan kurtaramaz, çatışma ve savaşları önleyemez.

Önder Abdullah Öcalan, "Bir Halkı Savunmak” kitabında, Ortadoğu'da ulusal ve dini çatışmaların güçlenmesine yol açan savaşlara dikkat çekiyor.  Önder Abdullah Öcalan devamında şunları belirtiyor: “Artık tüm dünya, kronik İsrail-Arap savaşının milliyetçilik ve dinle çözülemeyeceğini çok iyi anladı. Milliyetçi ve dini liderler geride bırakılır, demokratik liderler ortaya çıkarsa var olan durum dersine çevrilebilir.”

Filistin'de son on yılda yaşanan değişikliklerin yeni, mantıklı ve uygulanabilir çözüm arayışlarına ihtiyaç olduğuna inanıyorum. 50 yılı aşkın süredir birbiriyle bağlantılı uluslararası kararlar, Filistin haritasını, özellikle demografik düzeyde değiştirdi. Her iki tarafta da savaşın başlangıcından bu yana en az 2 nesil yetişti, dolayısıyla bu nesillerin başka ülkelere göç etmesi mümkün değildir.

Filistin'in devlet kurma taleplerinden bu yana Filistin'in tarihi alanının (27 bin 9 kilometrekare) yüzde 23'ü kadar azaldı. 1967'de işgal edilen Filistin toprakları (Difah Xerbiye ve Gazze) 6 bin 209 kilometre karedir. Difa Xerbiye'nin (Batı Şeria’ yüzölçümü yalnızca 5 bin 844 kilometrekare olup Filistin'in toplam tarihi alanının yüzde 21,6'sına tekabül ederken, Gazze'nin alanı ise 365 kilometrekare yani Filistin'in tarihi alanının yüzde 1,35'idir. 8 binden fazla Yahudi Batı Şeria'ya yerleştirildi ve hala devam ediyor. Batı Şeria’nın güneyi Gazze'nin kuzeyinden onlarca kilometre uzaktadır ve iki yer arasında coğrafi bir bağlantı bulunmamaktadır.

Yaşanan sorunlara karşılık asıl çözüm Yahudilerin ve Filistinlilerin demokratik laik bir devlette yaşamasıdır. Ulus, dini, cinsiyet ve etnik farklılıklara bakılmaksızın herkesin eşit haklara sahip olması, topraklarına dönmek isteyen Filistinli mültecilere adil bir hak verilmesi gerekiyor.

Ancak asıl sorun, çatışan her iki tarafın da bu çözümü reddetmesidir; İsrail bir Yahudi devleti kurup Filistinlileri Ürdün'e, Sina'ya ve başka yerlere göndermek istiyor. Filistin örgütleri birçok konuda çatışsa da 1967'den bu yana işgal edilen topraklarda başkenti Doğu Kudüs olacak bir Filistin devletinin kurulmasını istiyor ve bundan vazgeçmiyor.

1950'li yıllarında bazı komünist ve sol partiler, "iki halk için devlet" önerisi üzerinde anlaştı ancak bu partiler “vatana ihanet”le suçlanmasının ardından öneri hızla geri çekildi.

Ama gerçek şu ki, iki halk için kurulacak devletin gereklilikleri yerine getirilmesi ve hayata geçirilmesi için devletin, partilerin ve ünlü şahsiyetlerin büyük çabalarıyla, panel ve kongrelerle bu çözümü geliştirmeleri gerekiyor.

Sonunda; dünyada ve Filistin-İsrail arasındaki mevcut savaşın işaretleri uluslararası düzeyde hegemonyanın sonunun, yeni bir dönemin başlangıcının habercisidir. Filistin halkının bedelini ödediği bu çatışmaya karşı yaşananlar adil bir çözüm bulunacağı konusunda umut veriyor. Halkın ve yeni nesillerin güvenlik, barış ve huzur içinde yaşama hakkı vardır.

(ma)

ANHA