HTŞ’den sessiz soykırım: Gözlerimizle gördük
HTŞ'nin iktidara gelişiyle birlikte birçok bileşen için yaşam imkânsız hale geldi. Katliam ve şiddetten kaçan yüzlerce aile, Demokratik Özerk Yönetim bölgelerine sığınarak hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tanıklar, Şam ve kıyı kentlerinde yaşananları "DAIŞ’ten farksız bir vahşet" olarak nitelendiriyor.

8 Aralık 2024’te Baas rejiminin devrilmesinin ve Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ), Suriye’nin önemli bir kısmında hakimiyeti kurması ardından kurulan Ahmed El Şera iktidarı, o günden bu yana ısrarla Kürtleri, Alevileri, Dürzileri, kadınları ve “kendisinden” olarak tanımlamadığı tüm toplumsal kesimleri dışlayan bir politika izledi.
HTŞ'nin kontrolü altındaki bölgelerde özellikle Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik çok sayıda katliam gerçekleştirildi. Hayatta kalmak isteyen yüzlerce kişi, güvenli liman olarak gördükleri Demokratik Özerk Yönetim bölgelerine sığınmak zorunda kaldı. Bu göç dalgası kapsamında bazı Alevi yurttaşlar, şu anda Fırat Kantonu’na bağlı Kobanê kenti yakınlarına yerleşmiş durumda.
KATLİAMLARIN TANIĞI KONUŞTU
Yaşanan katliamlardan sağ kurtulan ve güvenlik gerekçesiyle ismini açıklamak istemeyen Humuslu B.E., yaşadıklarını ANHA’ya anlattı.
‘GÖZLERİMİZLE GÖRDÜK’
B.E., Baas rejiminin tek kurşun atmadan bölgeyi HTŞ’ye bırakmasının ardından, halkın korku içinde kıyı kentlerine kaçtığını belirtti. Kıyıda birkaç gün kaldıktan sonra HTŞ’nin ‘yeni bir devlet’ kurduğunun duyulması üzerine tekrar Hums’a döndüklerini aktaran B.E., "Humus'ta yaşanan tüm vahşeti gözlerimizle gördük. 2014’te DAIŞ Kobanê’ye nasıl saldırdıysa, HTŞ de aynı yöntemlerle kıyı kentlere ve Şam’a saldırdı" dedi.
‘HAYVAN GİBİ SES ÇIKARIN DİYEREK KATLETTİLER’
B.E.,HTŞ’ye bağlı silahlı grupların, kıyı kentlerinde Alevilere yönelik yoğun katliamlar gerçekleştirdiğini belirtti. “Silahlı gruplar, evlerimize korku salıyordu. Gün batmadan evlerimizden çıkamıyorduk. Birkaç gün sonra HTŞ’li silahlı gruplar kıyı kentlerinde Alevilere yönelik vahşi bir saldırı başlattı. Bu saldırılarda birçok toplu katliam yaşandı. Bazı arkadaşlarım katliamların olduğu yerlerdeydi. Bana, HTŞ’lilerin halka ‘hayvanlar gibi ses çıkarın’ dediklerini, insanları elektrikle işkenceye maruz bıraktıklarını, ağaçlara astıklarını anlattılar” diye konuştu.
Şam’daki bazı mahallelerde de benzer şiddet olaylarının yaşandığını belirten B.E., “HTŞ’liler evlere baskın yapıyor, erkekleri dışarı çıkarıyor, evleri yakıp yıkıyorlardı. Kimse ses çıkaramıyordu. Özellikle Çeçen kökenli bir grup, en vahşi uygulamalara imza atıyordu. Halkın başına getirmediklerini bırakmadılar” dedi.
‘HTŞ İLE DAIŞ ARASINDA FARK YOK’
B.E., farklı mahallelerde farklı silahlı grupların faaliyet gösterdiğini, bazılarının DAIŞ çeteleri gibi siyah kıyafetlerle dolaştığını söyledi. “Yaklaşık 200 araç mahalleye girerek propaganda şarkıları açtı, rastgele ateş açtı. Çocuklarımız korkudan ağlamaya başladı. Ardından tutuklamalar başladı. Mermiler yağmur gibi yağıyordu. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar çığlık çığlığa bağırıyordu. Erkeklere ‘hayvan sesi çıkarın’ denerek hakaret edilip katlediliyordu” diyerek yaşananları aktardı.
‘ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN BİLGİ TOPLUYORDULAR’
B.E., çocukların bile istismar edildiğini belirterek, “Çocuklarımızı okula gönderdiğimizde öğretmenler onlara babalarının ne iş yaptığı, evde kimlerin bulunduğu gibi sorular soruyordu. Bu yolla evlerimiz hakkında bilgi toplamaya çalışıyorlardı. Bu nedenle çocuklarımızı okula göndermeye korkuyorduk. Büyük zorluklar yaşadık. Amaç, bu sorularla içimize korku salmaktı” dedi.
‘KOBANÊ HALKINA TEŞEKKÜR EDİYORUZ’
B.E., amcasının oğlunun gözleri önünde başının kesildiğini belirterek, “Bu vahşi saldırılara daha fazla tahammül edemedik. Başta ayrılmak istedik ama buna imkân bulamıyorduk. Daha sonra Demokratik Özerk Yönetim bölgesine geçmeyi denedik. Kızımın hastalığı bahane edilerek oradan çıkmayı başardık,” dedi.
Kobanê’ye ulaştıklarında halkın kendilerine kapılarını açtığını ifade eden B.E., “Kobanê halkına teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘İNSAN HAKLARI İÇİN SES VERİN’
B.E., son olarak uluslararası insan hakları kuruluşlarına şu çağrıda bulundu: “HTŞ’nin uyguladığı bu vahşete artık dur denilmeli. Katliamlar, zorla göç ettirme ve yağmalamalar son bulmalı. Yeter artık!”
(rd/cj)
ANHA