​​​​​​​Umudu Yaratanlar: Tiyatronun canlanması ve zeytin bölgesinde umudun sesi

Umudu Yaratanlar, 5 yıldır yaraları sarıyor ve nerede olurlarsa olsunlar yaşamı inşa ediyor. Tiyatro yoluyla çocukların yüzünü güldürmek, ölü toprağa yaşamı getirmek ve zulme karşı baş kaldırmak onların mesajını oluşturuyor.

Roma ve Yunan uygarlıkları, tarihte en fazla tiyatro inşa eden uygarlıklar olarak biliniyor. O ülkelerden uzakta, bu tiyatroların yapımından 2 bin 500 yıl sonra, işgalci Türk devletinin Efrîn’e yönelik insanlık dışı şiddetli saldırılarının gerçekleşmesinin ardından, zeytin ağaçlarının gölgesinden uzak mülteci çadırlarının altında, Şehba’daki  Serdem Kampı’nda en büyük tiyatro sahnelerinden biri inşa edildi. Bu sahnelerde yetenekli ve iradesi sahibi tiyatrocular oyunlarını oynadı. Sevginin ve umudun olduğu yerde tiyatro vardır, bu nedenle kendilerine “Umudu Yaratanlar” adını verdiler.

UMUDU YARATANLARIN KURULUŞU

ANHA’ya konuşan Efrînli yönetmen ve tiyatrocu Mihyedîn Arslan, Umudu Yaratanlar Grubu’nun kuruluş aşamasından bahsederek, “Efrîn, Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edildikten sonra her şeyi ülkeyi, anıları, tiyatro sahnelerini ve tiyatro anılarını arkamızda bıraktık. Bu nedenle umutları yeniden yaratmak ve çocukların yüzünde kaybolan gülümsemeyi yeniden getirmek bizim görevimizdi. Efrînli tiyatrocular olarak örgütlendik, 6 kişiydik, küçük bir çadırın altında birkaç metreyi geçmeyen bir sahneyle başladık” dedi.

Arslan’a göre, 2018 yılında bu grubun “Atın Günahı” adlı ilk oyunu 10 gün boyuncu günde 4 kez bu sahnede gösterildi.

“Umut ve irade olduğu zaman tiyatronun mesajı ölüme, işgalcilerin bize dayattığı ölüme karşı yaşamın mesajı oluyor” diyen Arslan, Efrînlilerin arasındaki yaşam aşkı nedeniyle kendilerini kucakladıklarını belirtti.

Erfîn’deki tiyatronun şimdiyle farkına ilişkin Arslan şunları söyledi: “Efrîn’de tiyatro sanattı, ancak işgalci Türk devletinin kültürümüzü hedef aldığını ve yok etmeye çalıştığını gördükten sonra, burada tiyatro bir direniş silahı ve Efrînlilerin acılarını dile getiren bir araca dönüştü. Bu atmosferde hem Efrînlilerin acılarını hem de tiyatroyu dünyaya ulaştıran Umudun Yaratıcıları ortaya çıktı.”

Grubun amacının sadece kamp sakinlerini güldürmeye çalışmadığını belirten Arslan, Umudun Yaratıcıları’nın Şehba’da 2020’de düzenlenen 4. Mîtan Festivali yoluyla kültürleri birbirine yakınlaştırmaya ve tanıtmaya çalıştığını söyledi.

Arslan şöyle devam etti: “Mevcut savaş, diğer kültürleri kabul etmemenin sonucudur. Mîtan Festivali’nde sahnede tüm kültürleri tiyatro aracılığıyla öne çıkarmak istedik. Mevcut sınırları aştık, Arîn ve Yekta Herekol festivallerine katıldık. Ayrıca Kerkük Tiyatro Festivali’ne de katıldık. Grubumuz, Başûrê Kurdistan festivallerine resmi olarak davet edilmesine rağmen önümüze birçok engel konuldu. Neden birbirimize kapıları kapatıyoruz, neden aşkı öldürüyoruz, düşman böyle uygulamalar yapıyor ve neden birbirimize bunu yapıyoruz” sorularını sordu.

Bütün sanat türlerinin amaç ve hedeflerinin bir olduğunu söyleyen Arslan, Efrîn’in kurtarılmasının sanat yoluyla gerçekleşeceğini vurguladı.

‘BİZ NEREDEYSEK, AŞK, UMUT VE YAŞAMDA ORADA OLACAK’

Grubun kurucularından biri olan tiyatrocu Zeyneb Mihemed, konuya ilişkin şunları söyledi: “Umudun Yaratıcıları, kendi adıyla kendisini tanıtıyor, biz neredeysek, orada yaşam, umut ve direniş vardır. Grubumuz Şehba’da çalışmalarına Şehba’da başladı, DAİŞ’in yaşamı bitirdiği bölgede, biz aşkı, umudu ve ısrarı ektik.”

‘TİYATRO SAHNESİ DİRENİŞ ALANIMIZDIR’

Zeyneb konuşmasını, “Oyunlarımızı, dilimizi yok etmeye çalışan zorbalığa karşı Kürtçe sunduk. Efrîn şehrimizi ve bölgemizi bizden aldılar, ancak Kürtlüğümüzü ve fikirlerimizi bizden alamazlar. Tiyatro sahnelerini direniş alanlarına çevirdik ve kendimizi aşk ve umutla silahlandırdık” sözleriyle bitirdi.

‘UMUDU YARATANLAR ZEYTİN BÖLGESİNİN HAYKIRIŞIDIR’

Yaşamında ilk kez Şehba’da tiyatro sahnesine çıkan tiyatrocu Mîrzan Bekir, “Şehba’daki her çadırda saklı acılar ve büyük direnişler var, bu nedenle Efrînli göçmenlerin haykırışı olmaya karar verdim” dedi.

Bekir, “Efrîn ve tiyatronun mesajı birlikte insanlık mesajı oldu. Evet sahnemiz küçük ve sadeydi, ama önemli bir mesaja sahipti,  özgürlük aşkının mesajı bir halkın mesajıdır” diye konuştu.

(df)

ANHA


Diğer Haberler