Film değil, Kobanê'nin yaşanmış gerçeği
Henüz 18 yaşındayken, DAİŞ saldırıları altındaki Kobanê’ye yöneldi. Üç kez yaralandı, son yarası ise kentin özgürleşmesine yakın bir zamanda oldu. Arkadaşları onun şehit düştüğünü düşündü, ancak hayatta kalmasını sağlayan öfkesiydi. Üç ay hastanede kaldıktan sonra, bu kez özgür Kobanê’de anılarını canlandırdı.
DAİŞ çeteleri 15 Eylül 2014'te Kobanê'ye saldırdığında, henüz 18 yaşındaydı. Ulusal ve insani duyguları zirvedeydi. O da birçok Kürt genci gibi işgalcilerin baskıları altında özgürlük mücadelesi bilinciyle büyüdü. Bu nedenle, Önder Abdullah Öcalan’ın Kobanê için yaptığı seferberlik çağrısıyla tereddüt etmeden direniş dalgasına katıldı
Bakûrê Kürdistan’ın Sêrt (Siirt) kentinden olan Newal Egîd Koçer, seferberlik çağrısı ile 50 arkadaşıyla birlikte Kobanê'ye doğru yola çıkar. Kaniya Kurdan, kent merkezi ve Miştenûr cephelerinde, direniş komutanlarından Şehit Gelhat Gabar’ın (Ercan Kaya) yanında en şiddetli çatışmalara katılır.
Kaniya Kurdan ve kent merkezindeki savaşta iki kez ayağından yaralanır. 15 Ocak'ta ise Kobanê kent merkezini özgürleştirme hamlesinde çetelerin bulunduğu Miştenûr Tepesi'ne yönelik bir eylemde boğazından ağır şekilde yaralanır. Arkadaşları onun şehit düştüğünü düşünürken, aslında o güçlü iradesiyle hayatta kalmayı başaran biri.
Ağır yaralanması nedeniyle iki ay boyunca komada kalması nedeniyle kenti özgürleştirme hamlesinin son aşamalarına katılamıyor (26 Ocak 2015), ancak iyileştikten sonra savaşın ön saflarında bir kez daha yerini alarak mücadelesine devam ediyor.
Kobanê’ye yönelik saldırıların 10’uncu yıldönümü dolayısıyla Newal Gabar, tarihi direnişe ilişkin görüş ve duygularını bizimle paylaştı.
‘ÇETELER KADIN ARKADAŞLARIN ZILGITLARINDAN KORKUYORDU’
Newal Egîd Koçer, iyileştikten sonra Kobanê'yi barut kokusu içinde, yıkılmış halde buldu. Bu durum dikkatini çekse de, asıl onu etkileyen destansı direnişti. O günleri şu sözlerle anlatıyor: "Çeteler saldırıyordu, biz de onlara gereken yanıtı veriyorduk. Bize en fazla moral veren ise kadın arkadaşların zılgıtları ve duruşlarıydı. Çeteler o zılgıtlardan korkuyordu."
Newal’inde içinde bulunduğu olaylara ilişkin anlar hala zihninde canlı. Ayağından yaralandığı ve arkadaşlarının şehit düştüğü bir çatışmayı şöyle anlatıyor: "Biz dokuz arkadaştık ve çetelere yönelik bir eylem düzenledik. Bazı arkadaşlar şehit düştü, ben de ayağımdan yaralandım. Ancak arkadaşların zılgıtları çetelere korku saldı ve onları yendik."
‘ŞEHİT ARKADAŞLARININ YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEME GÖZÜMÜN ÖNÜNDE’
Kent merkezindeki ikinci yaralanmasından bahsederken, Newal şehit arkadaşlarının yüzlerindeki gülümsemelerin ona güç verdiğini vurgulayarak, "Gözümün önünde olan ve bana güç veren anlardan biri de şehit arkadaşların yüzündeki gülümsemedir. Hareketli taburda birlikte olduğum şehit Pelîn arkadaş o gülümsemeyi taşıyanlardan biriydi. Bir gün eyleme gitmeden önce bize baktı ve yüzünde bir gülümse belirdi. O gülüş hâlâ gözümün önünde. Gidilen her eylem böyleydi. O günleri hatırladıkça, arkadaşlarımın anıları ve destanları aklıma geliyor" dedi.
MİŞTENÛR VE SON AŞAMA
Newal, Ocak 2015'te, kentin özgürleştirilmesine doğru ilerleyen günlerde Miştenûr Tepesi'ndeki çetelere yönelik operasyonlara katıldı. Arkadaşlarıyla moralleri yüksek bir şekilde girdikleri çatışmalarda zafer kazandılar. Ancak sabahın erken saatlerinde nöbet yerine gittiğinde, çetelerin suikast saldırısının hedef oldu ve boğazından ağır şekilde yaralandı. O anları şöyle anlatıyor: " Eylem başlamadan önce halay çektik. Eylem geç saatlere kadar sürdü. Sabahın erken saatlerinde nöbet yerime gittiğimde, bir suikast sonucu boğazımdan vuruldum. Arkadaşlar başta benim şehit düşeceğimi düşünüyordu. Arkadaşlar daha sonra gelip beni hastaneye götürdüler."
3 AY SONRA ÖZGÜRLÜK MÜJDESİ
Newal, iki ay komada kaldıktan sonra bilinci yerine geldiğinde, ellerini ve ayaklarını hareket ettiremiyor, konuşamıyordu. O günleri şu sözlerle anlatıyor: "Uyandığımda ellerimi ve ayaklarımı hareket ettiremiyordum, kalkamıyordum. Duygularım çok farklıydı. Bir ay sonra ayağa kalktım ama hâlâ ellerimi kullanamıyor ve konuşamıyordum."
Zor bir tedavi sürecinden geçen Newal, Kobanê'nin kurtuluş müjdesini de hastanede aldı. O anki heyecanını şöyle dile getiriyor: "Yanımda olan doktor, 'Sana bir müjdem var' dedi. Konuşamadığım için başımı salladım. Bana Kobanê'nin özgürleştiğini söyledi. O anda dile getiremediğim bir sevinç ve mutluluk yaşadım. Şehit arkadaşlarım da aklıma geldi tabi."
‘KADINLARIN EMEĞİYLE…’
Kobanê'deki zaferin kadınların emeği ve direnişiyle kazanıldığını vurgulayan Newal, "Kadın arkadaşların her eylemi, dünya kadınlarının özgürlüğü için bir yol açtı. Bu yüzden bugün de egemen ve işgalci güçler, Rojava’da ve dünyada özgür kadınları hedef alıyor. Türk devletinin Kobanê ve tüm Kürdistan’a yönelik tehditleri devam ediyor, ancak bu işgal planlarının başarılı olmasına asla izin vermeyeceğiz” diyerek mücadele kararlılığının altını bir kez daha çizdi
DİRENİŞ YERİ…
2015’in sonunda hastanedeki tedavisini tamamlayan Newal, bir kez daha Kobanê’ye döndü. Ancak bu sefer barut kokusu yerine özgürlük ve huzuru gördü. Şiddetli çatışmaların yaşandığı yerleri sokak sokak dolaştıktan sonra, ağır yaralandığı Miştenûr Tepesi'ne gidip oraya oturuyor. Gözlerinde tekrardan canlanan savaş anılarında arkadaşlarını gözlerinin önüne getiriyor. O günleri şöyle anlatıyor: "Eylemler, savaş, halaylar, zılgıtlar ve büyük zafer bir film gibi gözlerimin önünden geçti. Bu, benim için büyük bir gurur ve başarı anıydı, gözyaşlarımı tutamadım."
Yaşadığı zor günlere rağmen, inancı ve iradesi daha çok güçlenen Newal, devrim alanındaki çalışmalarını sürdürüyor.
ANHA