Amûdê halkı: Tecridin sona ermesini istemek herkesin görevidir
Önder Abdullah Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecride karşı Serhildana kalkacaklarını hatırlatan Amûdê halkı, tecridin kaldırılmasını istemenin herkesin görevi olduğunu belirtti.
Önder Abdullah Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecridi sürdüren Türk iktidarı, Önder Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesini “disiplin cezaları” bahanesiyle engellediği için 42 aydır kendisinden hiçbir haber alınamıyor.
İşgalci Türk devletinin bu politikalarına tepki gösteren Amûdê halkı, Önder Abdullah Öcalan’ın durumundan endişe duyduklarını belirterek fiziki özgürlüğünün sağlanması çağrısında bulundu.
‘TÜRK DEVLETİ HALK İLE ÖNDER ABDULLAH ÖCALAN ARASINDAKİ İLETİŞİMİ KESMEK İSTİYOR’
Ağırlaştırılmış tecride ilişkin konuşan Minewer Xalid, "Faşist Türk devleti, Önder Abdullah Öcalan'ın fikirlerini esas alan halk ile Önder Abdullah Öcalan arasındaki iletişimi tamamen kesmeyi hedefliyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de, Kürdistan'da ve yurt dışında tecridi sona erdirmek için birçok eylem yapılıyor. Ancak bunlar yeterli değil. Gece demeden gündüz demeden mücadelemizi kesintisiz sürdürmeliyiz. Önderliğimiz özgür değilse halk olarak bizler de bu duruma sessiz kalamayız. Halk, bu güne kadar önderliğin fikirleri sayesinde komplolara direnmiştir. Bu nedenle önderliğimiz özgür değilse halk olarak bizler de özgür değiliz” dedi.
‘ULUSLARARASI TOPLUMUN CİDDİYETTEN UZAK HAREKETLERİ’
Tecridin kaldırılmasını istemenin herkesin görevi olduğunu belirten Mihemed Ehmed de, "Tecrit insani anlaşmalara ve ölçülere aykırıdır. İşgalci Türk devleti, tecrit aracılığıyla Kürt halkı ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin iradesini kırmak istiyor. Şehit aileleri olarak bu tecride karşı asla sessiz kalmayacağız. Önder Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü sağlayana kadar alanlarda mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Tutsaklarla ilgili uluslararası güç ve kurumların sessizliğini kınayan Mihemed Ehmed, konuşmasını şöyle tamamladı: " Uluslararası güç ve kurumlara, sesimizi duyurmak ve kendi sorumluklarını görmeleri ve çıkardıkları yasalara uymaları için alanlarda olacağız.”
‘MUTLAK TECRİT TÜRK DEVLETİNİN YENİLGİSİNİ GÖSTERİYOR’
Şîrîn Dawûd ise "Ağırlaştırılmış tecrit Türk devletinin Önderliğin, Kürt halkının ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin direnişi karşısında çöküşünün ve yenilgisinin kanıtıdır. Önderlik, Türk devletinin vahşetine karşı direnirken bizler de onun fiziki özgürlüğünün sağlanması için direniyoruz" şeklinde konuştu.
Şîrîn Dawûd, canları ve kanlarıyla Önder Abdullah Öcalan’ın yanında olacaklarını ve özgürlüğü sağlanıncaya kadar seslerini yükselteceklerini vurguladı.
(mab/df)
ANHA
Amûdê halkı: Tecridin sona ermesini istemek herkesin görevidir
Önder Abdullah Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecridi sürdüren Türk iktidarı, Önder Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesini “disiplin cezaları” bahanesiyle engellediği için 42 aydır kendisinden hiçbir haber alınamıyor.
İşgalci Türk devletinin bu politikalarına tepki gösteren Amûdê halkı, Önder Abdullah Öcalan’ın durumundan endişe duyduklarını belirterek fiziki özgürlüğünün sağlanması çağrısında bulundu.
‘TÜRK DEVLETİ HALK İLE ÖNDER ABDULLAH ÖCALAN ARASINDAKİ İLETİŞİMİ KESMEK İSTİYOR’
Ağırlaştırılmış tecride ilişkin konuşan Minewer Xalid, "Faşist Türk devleti, Önder Abdullah Öcalan'ın fikirlerini esas alan halk ile Önder Abdullah Öcalan arasındaki iletişimi tamamen kesmeyi hedefliyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de, Kürdistan'da ve yurt dışında tecridi sona erdirmek için birçok eylem yapılıyor. Ancak bunlar yeterli değil. Gece demeden gündüz demeden mücadelemizi kesintisiz sürdürmeliyiz. Önderliğimiz özgür değilse halk olarak bizler de bu duruma sessiz kalamayız. Halk, bu güne kadar önderliğin fikirleri sayesinde komplolara direnmiştir. Bu nedenle önderliğimiz özgür değilse halk olarak bizler de özgür değiliz” dedi.
‘ULUSLARARASI TOPLUMUN CİDDİYETTEN UZAK HAREKETLERİ’
Tecridin kaldırılmasını istemenin herkesin görevi olduğunu belirten Mihemed Ehmed de, "Tecrit insani anlaşmalara ve ölçülere aykırıdır. İşgalci Türk devleti, tecrit aracılığıyla Kürt halkı ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin iradesini kırmak istiyor. Şehit aileleri olarak bu tecride karşı asla sessiz kalmayacağız. Önder Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü sağlayana kadar alanlarda mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Tutsaklarla ilgili uluslararası güç ve kurumların sessizliğini kınayan Mihemed Ehmed, konuşmasını şöyle tamamladı: " Uluslararası güç ve kurumlara, sesimizi duyurmak ve kendi sorumluklarını görmeleri ve çıkardıkları yasalara uymaları için alanlarda olacağız.”
‘MUTLAK TECRİT TÜRK DEVLETİNİN YENİLGİSİNİ GÖSTERİYOR’
Şîrîn Dawûd ise "Ağırlaştırılmış tecrit Türk devletinin Önderliğin, Kürt halkının ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin direnişi karşısında çöküşünün ve yenilgisinin kanıtıdır. Önderlik, Türk devletinin vahşetine karşı direnirken bizler de onun fiziki özgürlüğünün sağlanması için direniyoruz" şeklinde konuştu.
Şîrîn Dawûd, canları ve kanlarıyla Önder Abdullah Öcalan’ın yanında olacaklarını ve özgürlüğü sağlanıncaya kadar seslerini yükselteceklerini vurguladı.
(mab/df)
ANHA
