​​​​​​​Türkiye’de kadınlar ırkçılık ve iktidarın pençesinde– Hêvidar XALID

​​​​​​​Türkiye’de kadınlar ırkçılık ve iktidarın pençesinde– Hêvidar XALID
27 Aug 2022   04:36

Türkiye'de bireysel özgürlük ve ifade özgürlüğü, kadın, çocuk ve diğer Türk olmayan grup ve kültürlerin hakları yoktur. Türkiye'de Türk olmayanlar ırkçılık eylemleriyle karşı karşıya kalıyor. Binlerce kadın ve çocuk hakları aktivisti suçsuz olarak cezaevlerinde tutuluyor. Bu cezaevlerinde çok sayıda gazeteci, avukat da bulunuyor. Türkiye, Türk olmayanların ırkçı, nefret dolu, faşist ve ahlaksız eylemlere maruz kaldığı bir ülkedir. Bu suçların ve istismarların en büyük mağduru kadınlardır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde, kadın hakları konusunda ülke çok geride gitti. İktidar rejimi, Erdoğan'ın emriyle kadınların özgürlüklerini kısıtladı ve kadına yönelik şiddet oranı arttı. Bu ülkede kadın hakları, Erdoğan ve iktidardaki arkadaşlarının hesaplarından ağır darbeler aldı.

Son zamanlarda kadına yönelik şiddet olgusu toplumdaki en tehlikeli olgulardan biri oldu. Çünkü kadınları şiddetten koruyan yasalar yok. Bunun nedeni Erdoğan'ın kadınlara yönelik kasıtlı ve planlı politikaları.

Erdoğan bir yıl önce kadına yönelik şiddetle mücadele eden İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. Bu geri çekilmeye karşı özellikle ülkedeki kadın ve hukuk kuruluşlarından gelen yerel ve uluslararası tepkilere rağmen Erdoğan karardan geri adım atmadı. Bu da kadınların hayatını zorlaştırdı. Erdoğan ve sistemi, bu yasaları ve ataerkil zihniyeti güçlendiren ve kadının toplumdaki rolünü zayıflatan güç kavramlarını güçlendiren her şeyi uyguladı. Sonuç olarak, Türkiye'de kadınların inkar politikalarına karşı aralıksız mücadele ederek elde ettikleri tüm kazanımlar yenilgiye uğratıldı.

Türkiye'de kadınlar, hayattaki en küçük doğal haklarından mahrum bırakılıyor. Bu nedenle Türk rejimi, yanlış bir algı oluşturmak için kadının durumu gerçeğinden tamamen uzak şekilde vermeye çalışıyor. Türk rejimi, temel çözümler bulmak yerine sorunlarını bu yöntemlerle gizlemek istiyor.

Türkiye'de kadınlar cinayet boyutuna varan şiddet ve cinsel saldırılara maruz kalıyor. Eşi veya erkek kardeşi tarafından, hatta babası tarafından şiddete maruz kalsa bile, egemen devletin zihniyet kalıplarından sapmamalıdır. Devlet, kadınların aklını, düşüncelerini ve tüm durumunu, yaşamayı hak etmedikleri noktaya kadar kontrol eder.

Türk cezaevlerinde tutulan kadınlara karşı her gün insanlık dışı suçlar işleniyor. Birkaç gün önce İzmir İnsan Hakları Derneği Kadın Komitesi üyesi Cemile Kaya, bir raporda cezaevindeki onlarca kadının insanlık dışı baskı ve işkencelerle ihlallere maruz kaldığını ifade etti.

Burada Türkiye'deki siyasetçi Aysel Tuğluk'un sağlık durumuna, yetkililerin onun üzerinde yürüttüğü politikaya dikkat çekebiliriz. Demanstan mustarip olmasına rağmen, Türk rejimi onu şimdiye kadar serbest bırakmadı. Herkes onu cezaevinde bırakmanın yasadışı ve haksız olduğunu biliyor. Ancak Türk rejimi Aysel Tuğluk'un davasına sessiz kalıyor. Düzinelerce kadın aktivist, hastalıklarına rağmen  sahte iddialar nedeniyle hâlâ hapiste.

Cemile Kaya, kadın işsizliğinin arttığını ve bunun yüzlerce kadının ekonomik şiddete maruz kalmasına neden olduğunu belirtti. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi'ne göre korunan kadınların gözaltına alındığını ve yargılandığını söyledi. Cemile Kaya, kadınlara yönelik fiziksel şiddet ve cinayetlere kadar her türlü ihlalin işlendiğini belirtti.

Öte yandan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu aylık raporunda temmuz ayında 24 kadının öldürüldüğünü ve 20 kadının şüpheli şekilde öldüğünü duyurdu. Kadına yönelik ihlaller bir an olsun durmuyor.

Türkiye'de kadınlar her taraftan kuşatılmış durumda. Devlet kavramı ve ataerkil otorite kadınların ruhunu ve düşüncelerini öldürürken, kadına yönelik her türlü şiddet uygulanıyor. Erdoğan'ın yanlış politikaları nedeniyle ekonomik alanın yıkılmasıyla birlikte kadınların durumu daha da kötüleşti.

Türkiye'deki tüm kadınların birlikte mücadele etmeleri, birlikte çalışmaları, baskıcı politikalara karşı durmaları, hayatın her alanında rollerini güçlendirmeleri ve örgütlenmeleri gerekiyor.  Ayrıca kadınları şiddetten koruyan yasaların işletilmesi ve kadınların haklarını aramayı sürdürmeleri bu dönemde yapılması gereken en temel mücadeledir.

(rr)