​​​​​​​Erdoğan devrim ateşini söndüremedi - HÊVİDAR XALİD

Türk rejiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın düşmanlığını ve faşist rejiminin özgür kadın mücadelesine ve haklarına karşı politikaları hakkında sık sık yazıyoruz. Çoğu zaman Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve cinayet suçlarından bahsediyoruz. Birçok yönden, Erdoğan rejiminin Türkiye'de kadınlara yönelik yanlış ve ahlaksız eylem ve politikalarının, siyasi özgürlük eksikliğinin kadınların şiddet ve insan hakları ihlalleri yaşamasının ilk ve ana nedeni olduğunu vurguluyoruz.

Kadınları ve mücadelelerini hedef almak şu anda Erdoğan'ın ana hedefi haline geldi. Daha önce de belirttiğim gibi, özellikle özgürlük ve onurlu bir yaşam mücadelesi veren, ataerkil zihniyetin kadına ve topluma dayattığı otoriter ve hegemonik politikalara karşı duran kadınlar hedef alınmaktadır.

Türkiye rejiminin başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun faşist rejimi Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de ve başka her yerde kadınları hedef alıyor ve her zaman onların emeklerini ve başarılarını yok etmeye çalışıyor.

Özellikle halk hareketinin başlangıcından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşamın her alanında kendilerini örgütleyebilen önde gelen kadınlara yönelik saldırılarını arttırdı.

Suriye'de halk hareketinin başlangıcından bu yana, Kuzey ve Doğu Suriye kadınlarının devrimci mücadelenin yükseltilmesinde, örgütlenmesinde ve eğitim merkezleri, hukuk gibi kendi özel kurumlarını kurmasında büyük rol oynayabildiğini herkes biliyor.

Komiteler, sivil örgütler, eğitim merkezleri ve diğer birçok alanda kadınlar büyük başarılara imza attı. Bunun için Kürt, Arap ve Süryani topluluklardan kadınlar el ele verdi.

Bu başarılar arasında, bölge kadınlarına öncülük eden, büyük ilgi gören ve çok sayıda genç kadının katıldığı Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) adlı bir savunma sisteminin oluşturulması da yer aldı.

Bu birlikler, bölge ve tüm dünya için tehdit oluşturan terörle mücadelede büyük rol oynadı. Bununla kadınlar özgür bir yaşam için yeni bir konsept yaratabildiler. Bu sadece bölge için değil, bu tarihi başarı ve eşsiz an dünyada da yankı buldu. Bunun gibi sayılamayacak kadar çok örnek var.

Kobanê’de 8 yıl önce DAİŞ terörüne karşı yürütülen savaşta Kadın Savunma Birlikleri, kenti işgal etmeye çalışan DAİŞ'in belini kırmıştı.

Bu kadın savaşçılar, DAİŞ’in acımasız saldırılarına karşı efsanevi bir direniş ortaya koydu ve DAİŞ’i mağlup etti. Bununla tarihi direnişleriyle kahramanlık ve fedakarlık efsaneleri yazdılar. Bugün tüm insanlık için savaştıktan sonra terörün sponsoru, DAİŞ'in dostları ve müttefikleri Erdoğan'ın sistematik saldırılarına maruz kalıyorlar.

Bölgede DAİŞ'i her türlü araç ve yöntemle yeniden canlandırmaya çalışan Erdoğan'ı yenilgiye uğratan direniş ve mücadele, örgütlü kadınların yardımıyla yürütülüyor.

Kadın düşmanı DAİŞ çeteleri, kadınlardan duyduğu korkusundan dolayı kadınlar tarafından öldürülmek istemiyor, seslerini bile duymak istemiyor. Kadınlar tarafından öldürülseler cennete giremeyeceklerine inanıyorlar. Erdoğan da aynı eylemleri ve suçları önde gelen kadınlara karşı işliyor.

İşgalci Türk devletinin, SİHA'ları her gün dünyanın gözü önünde, dünyanın hiçbir tepkisi olmadan topraklarını ve bölgelerini savunan Kürt kadın savaşçıları hedef alıyor.

Türk işgalinin SİHA’larının, Kobanê kentinde YPJ savaşçılarını nasıl hedef aldığını ve onları nasıl şehit ettiğini gördük. Ardından YPJ komutanı ve Anti-Terör Güçleri (YAT) komutanı Jiyan Tolhildan hedef alındı.

Bundan bir yıl önce, şehadet yıl dönümü olan Til Temir kentindeki askeri üsse Türk askeri uçağının düzenlediği saldırıda bir grup arkadaşıyla birlikte YPJ komutanı Sosin Birhat şehit oldu. Hedeflenen kadınların listesi hala büyüyor.

Komutan Sosin Birhat, yaşamının büyük bir bölümünü özgürlük, yaşam, adalet ve onur yolculuğunda geçirmiş ve en değerli şeyini kadınların özgürlüğü ve tüm Suriye halkının özgürlüğü için feda etmiştir.

Komutan Sosin Bîrhat, Rojava'daki devrimci mücadeleye yıllar önce katıldı. Bölgede teröre karşı birçok savaşa katılmış, barış, istikrar ve güvenliğin sağlanması için samimi ve cesur çabalar göstermiştir. Her zaman ön saflarda yer aldı. Liderliği ve kararlılığı ile bu hayatta başrolü olan bir savaşçı ve komutan oldu.

Sosin Bîrhat, tüm kadın ve erkek arkadaşları arasında cana yakın ruhuyla tanındı. Erdoğan, Sosin Bîrhat'ı kadınların özgürlük mücadelesini ve onurlu bir yaşam talebini yok etmek için hedef aldı.

Çünkü Erdoğan ve onun faşist sistemi, mazlum halklar için özgürlük ve onurlu bir yaşam istemiyor. Özellikle özgür kadınlara karşıdırlar, çünkü onun faşist rejimine ve başkalarını kabul etmeyen, kadınları yok etmeye ve onların mücadelesine dayanan ırkçı zihniyetine tehdit oluşturmaktadırlar. Çünkü kadınlar toplum yönetiminin ve gelişiminin ana gücüdür.

Yorulmak bilmeyen mücadelesi, yiğitliği ve direnişi ile tanınan Kürt komutan ve devrimci Sosin, özgürlük bayrağı için uçan yüzlerce kadının ve tüm kadınların yolunda, özgür kadınların ve tüm devrimci kadınların yeni sembolü oldu.

Komutan Sosin Bîrhat'ın şehadetiyle, şehit Sosin yoldaşın ve binlerce arkadaşının özgür yaşam yolculuğunun yönetilebilmesi, devam ettirilebilmesi ve saldırılara cevap verilebilmesi ve saldırıların yenilgiye uğratılabilmesi için herkesin direniş, mücadele ve kararlılık ruhu yenileniyor.

Kuşkusuz bu, bölgede kurulan savunma sisteminde (YPJ) kadınların rolünün güçlendirilmesi ve bugün Kuzey ve Doğu Suriye kadınlarının önderlik ettiği efsanevi mücadeleye katılımın güçlendirilmesi ve demokratik, diplomatik, siyasi mücadelenin büyütülmesi gerekiyor.

Bu coğrafyada, Suriye'de ve Ortadoğu'da kadınların önderlik ettiği toplumsal ve kültürel mücadele soluksuz devam ediyor. Bu, özgür kadınların mücadelesini engellemeye, varlıklarını ve yaşam haklarını hedef almaya yönelik her türlü girişimin önüne geçecektir. Kadınların gerçek kimliğini yok etmeye çalışan ve toplumdaki aktif rollerini zayıflatmaya çalışan ataerkil zihniyeti de yıkmak mümkündür. Yine demokratik mücadele ve özgür toplum kavramını tanımlamak, özgür ve onurlu yaşam standartlarını korumak mümkündür.

(rr)