10 yıllık devrime devrimci bir bakış- Serhad DENİZ

10 yıllık devrime devrimci bir bakış- Serhad DENİZ
20 Jul 2022   06:56

Rojava Devrimi kalbimizde ve zihnimizde önemli bir yere sahip. Rojava Devrimi şahsında insanlığın özgürlük hayalleri ve umutları hayat buluyor. Rojava Devrimi bütün eksik ve zayıflıklarına rağmen kahramanların emeği ve kanıyla insanlığın geleceği için parlayan bir yıldızdır. Devrimimiz ezilen bütün halkların, yoksulların ve emekçilerin devrimi olduğu için değerlidir, dahası bütün insanlık tarafından kucaklandı.

Rojava Devrimi, tarihi devrimleri ve geleceğin ütopyalarını birlikte insanlıkla buluşturdu. Bu özelliğinden dolayı Kürt, Arap, Türkmen, Asuri, Süryani, İngiliz, İskandinav ve diğer halkların kadın ve gençlerinin kanıyla karıştı. Gelhat ve Arînler gibi efsanelerin kanı burada döküldüğü için büyük bedellerle korunmuş, halende umut ve hayallerimizin sığınağıdır. Rojava Devrimi, büyük değerlere sahip olmasından dolayı düşmemiş, emeğe ve kana susamışların gözündeki engeldir.

Rojava Devrimi, Büyük Usta’nın emeği olduğu için hepimizin gözü ondadır.

ROJAVA’YA AKAN KADIN VE GENÇLER

 Kürdistan Özgürlük Hareketi, Rojava’yı “Kürtlerin Filistin’i” olarak adlandırdı. DAİŞ’in çeteleri, işgalci ve soykırımcı Türk devletinin desteğiyle Rojava’ya saldırdığı zaman, bütün onurlu insanlarının ellerinin yüreğinde olmasının sebebi bu gerçeklikten dolayıydı. Değerli kadın ve gençler bu sebepten dolayı sel olup, sınırları aşarak Rojava’ya aktı.

İnsan Rojava Devrimi’ni ne kadar övüp anlatırsa azdır. Ancak Önder Apo’nun öğrencileri olarak, övgülerle ilerlemiyoruz. Önder Apo’nun doğal gücü eleştiri ve özeleştiriyle ilerliyor. Bunun için dopdolu 10 yılı geride bırakan devrimimizin 11’nci yaşında her yönüyle ele alınmalı ve yorumlanması lazım.  Eksik ve yanlışlarımız nelerdir? Halk ve hareket olarak, devrimi savunmak ve ileriye götürmek için ne yapmamız gerekiyor? Tek tek, kadınlar, gençler, anneler, babalar ve yaşlılar olarak zamanın görevlerini öğrenmeli ve onlara sahip çıkmalıyız.

DEVRİMCİ HALK SAVAŞININ NERESİNDEYİM…

Artık dost ve düşman herkes, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin bu dönemdeki stratejisinin devrimci halk savaşına dayandığını biliyor. İyi, herkes kendisine sormalı; devrimci halk savaşının neresindeyim? Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî kan emicilerinin eline düştüğünde ben ne yaptım? Umut ve beklentilerim neydi? Ezilen ve yoksul halklar olarak, emeğe ve kan susamışların kurbanı olmamak için ne yapmamız lazım?

Tarihsel bilinç her zaman yaşamsaldır. Günümüzde toplumsal ve tarihsel düşünselliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Toplumsal ve tarihsel düşünüp yaşadığımız zaman, geleceğimizi herhangi bir devlete ya da yabancı bir güce teslim etmenin olanağı yoktur. 23 yıl önce dünyanın bütün kan emicileri toplanıp ‘oradaki her bir gün bin idama bedeldir’ diyerek Önder Apo’yu İmralı çarmığına mahkûm ettiler. Bizi adeta mezarlıktan ayaklandıran Önderimiz, bütün o güçlerin onayıyla halen işkence altındadır. Bu durumu Önder Apo için uygun gören ve Kürtlerin soykırımını onaylayanlar bizi nasıl savunacak ve özgürleştirecek? Eğer bu tarihi hakikat bilinci bizde var olursa irademizi, karar ve kaderimizi hiçbir zaman kimseye teslim etmeyiz. Çünkü kan ve emekle gerçekleşen devrim, halkların ürünüdür. Ama esasında devrimin ürünleri, değer, ölçüt ve çizgilerin savunulması olan devrimci vazifeler devrimden sonra başlıyor…

TÜM DEĞERLERİMİZE SALDIRAN SÖMÜRGECİ DÜŞMAN GERÇEKLİĞİ

Önder Apo Ortadoğu’nun düşünsel çölünde fikirleriyle, örgütlülüğü ve eylemleriyle bize cennetlik vahalar yarattı. Kuşkusuz Ortadoğu’da devrimi gerçekleştirmek ve savunmak kolay değildir. Kuşkusuz, çelikten kökleri üzerindeki devrim halen de canlılığını koruyor. Ama bu durum ne yaparsak yapalım düşman ne yaparsa yapsın devrimin canlılığını koruyacağı anlamına gelmiyor. Şu an bütün değerlerimize saldıran işgalci, soykırımcı, sömürgeci ve barbar bir düşman var. Büyüklerimizin dediği gibi “Düşmandır, minnetsizdir.” Ama biz; devrimciler, yurtseverler, toplumun yöneticileri, askeri güçler, meclis ve komün üyeleri, öğrenciler, sanatçılar, aydınlar… Biz ne yapıyoruz? Eğer kendimizi tarihsel, toplumsal, ideolojik ve kültürel köklerimize dayandırırsak, her türlü saldırıya, düşmanlığa karşı kazanırız.

BU YÜZ YIL BİZİM!

Karamsar değiliz ama tehlike çok büyük. Eğer bu saldırıları durduramazsak, dünyanın diğer devrimlerinde olduğu gibi bütün kazanımlarımızı kaybederiz. Soykırımlara maruz kalacağız. Ama günlük ve tarihi görevlerimize sahip çıkarsak, Önder Apo çizgisinde ısrarlı, kararlı ve iradeyle yol alırsak kesinlikle kazanacağız. Bu dünya ve yüz yıl bizimdir. Yeter ki durmayalım!

Devrimin bütün şehitlerini ve gazilerini saygıyla anıyor, emekleri ve hatıraları önünde eğiliyorum.

ANHA