SİHA saldırılarına misilleme en temel haktır – Şükrü GEDİK

SİHA saldırılarına misilleme en temel haktır – Şükrü GEDİK
22 Jun 2022   00:42

Türk devletinin SİHA saldırıları Kürdistan’ın her ucuna ulaşacak kadar yaygınlık kazandı. Türk devleti pervasızca saldırılarını aralıksız sürdürüyor. Kadın, çocuk, yaşlı ayrımını yapmadan, hedef gözetilmeksizin ateş açıyor ve can kayıplarına neden oluyor. 9 Aralık 2021’de Qamişlo’ya yapılan saldırıda 80 yaşındaki Yûsif Gulo, 36 ve 25 yaşlarındaki torunları şehit düştü. Rojava’da benzeri birçok SİHA saldırıları yapılmış ve can kayıpları yaşandı. Benzer saldırılar Mexmur Mülteci Kampı’na da yapılmış ha keza can kayıplarına yol açmıştır. Ömrünü mücadeleye adamış Şükrü Serhat (Yasin Bulut) ve Kürt yurtsever Mehmet Zeki Çelebi Süleymaniye’nin merkezinde katledildi. Bu bağlamda Kürtler için her yerin savaş cephesi olduğu ve güvenli hiçbir alan kalmadığı iyi anlaşılmalı.  Ülke içinde ve dışında yapılan katliamlar hiçbir yurtsever Kürdün can güvenliğinin kalmadığını gösteriyor.

HER YURTSEVER KÜRT SALDIRILARIN HEDEFİDİR

15 Haziran 2022’de Şengal’e yapılan SİHA saldırısında 12 yaşındaki Salih Xıdır Naso ve dedesi Xıdır Şıvan Naso katledildi. Son saldırı haberi de Başûrê Kurdistan’dan geldi. 17 Haziran 2022’de Türkiye’nin sınırlarından uzak Kelar’da bir araca yapılan SİHA saldırısında 4 kişi şehit düştü, biri ağır yaralandı. Araçta şehit düşenlerden birinin de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Ferhat Şiblî olduğu açıklandı.

Geniş bir coğrafyada, Kürt avına çıkan Türk devletinin bu haydutça saldırılarına karşı uluslararası alandan ciddi bir tepki verilmiş değil. Yine Irak sınırları içinde, yani Şengal, Mexmur, Kelar ve Başûrê Kurdistan’ın diğer alanlarına yapılan SİHA saldırılarına Irak merkezi hükümeti de ciddi bir refleks göstermedi. Başûrê Kurdistan hükümetinden kınama mesajı beklemek zaten mümkün değil, zira bu saldırılar maalesef KDP ile organize ediliyor.

MİSİLLEME EN TEMEL HAKTIR

Hal böyle iken Kürtler ne yapmalı? Yerinde durup Türk devletinin gelip kendilerini vurmasını bekleyemez herhalde. Aslında bu sorunun cevabı çok basittir. Zaten, PKK yetkililerinden yapılan açıklamalarda bunun cevabı vardı! KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, ‘Türk devletinin saldırdığı her yerde karşılık verilmelidir’ şeklinde çok net bir şekilde ifade etmişti. Misilleme Kürtlerin en meşru müdafaa hakkıdır

Yapılan saldırılar, Türk devletinin güvenliğiyle alakalı saldırlar değil. Absürt bir terör tanımıyla her yerde çok aşağılık saldırılar yapıyor. Kürt katliamlarında uluslararası alan da sesiz kalıyor. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez Paris’te katledilirken uluslararası alanda yine tepki yoktu. Adeta Kürtlerin katledilmesine seyirci kalıyor ve bu konuda halen üç maymunu oynamaya devam ediyorlar. SİHA saldırılarında katledilen kadınlar, yaşlılar ve çocuklar Türkiye için ne gibi bir tehdit oluşturuyor sorusu, karşılıksız kalıyor. Bu açıktan bir devlet terörüdür. SİHA saldırıları birer terör saldırısıdır.  Devlet terörünü durdurmanın tek yolu ise misliye karşılık vermekten geçer.

 GİDİŞATA ARTIK DUR DEMELİ

Kürtler durdukları yerlerde saldırıların hedefi oluyor. Kürt düşmanlığında gelinen durum ortada. Ortalama her gün neredeyse cenaze kaldırıyor, göz yaşı döküyor ve olanları sineye çekiyor. Ama bu gidişata artık dur demenin vakti geldi. Gerilla cephesinin kahramanca direnişini, fedaice saldırı ruhunu şehirlere taşırmak, devletin bütün kurumlarına yaymak artık kaçınılmaz. Türk devletine misliyle cevap verilmediği, Gerilla cephesinin kitle ayağı yeterince harekete geçirilmediği için faşist iktidar daha da saldırganlaşıyor ve can almaya devam ediyor.

Yurt dışındaki yurtseverler kendi savunmalarına önem vererek rehavete kapılmamalı. Hiçbir devletin Kürtleri koruyacağı sanılmasın. Ülke içinde de temel savunma Devrimci Halk Savaşıdır. Bu aynı zamanda düşmanı caydıracak yegâne savaş tarzıdır. Kürtler öyle pervasız, namert bir düşmanla karşı karşıya ki, sadece SİHA saldırılarıyla yetineceklerini varsaymasın. İmha amaçlı işgal saldırılarının her an yapılacağını bilerek devrimci halk savaşı temelinde kendi savunmalarını mutlaka almalılar.

SIRTINI ULUSAL ÇIKARLARA DÖNENLER…

Mesut Barzani geçenlerde yaptığı bir konuşmada, ‘Savaş kötüdür, teslimiyet ise daha kötüdür, biz asla teslim olmayacağız’ diyerek Barzan direnişini anlatıyordu. 16 defa Barzan’ın yıkıldığından dem vurdu. Mesut Barzani, söyledikleriyle yaptıkları birbirine tezatlık oluşturuyor. Türk devletine artık göbekten bağlanmış ve teslim olmuştur. Türk uçaklarının saldırısına yol vermekle Başûrê Kürdistan’ın yıkımına kendisi onay veriyor. SİHA saldırılarında KDP’nin oynadığı rol inkâr edilemez. Bu saldırıların istihbaratını topluyor, hedef gösteriyor ve katliamlara ortak oluyor.

KENDİLERİ TESLİM OLDUKLARI GİBİ ŞENGAL’İ DE TESLİM ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Şengal saldırılarında Êzidî toplumunun onlarca değerli evladı şehit edilmesine rağmen hala PKK diye basına servis eden KDP basını, olayları çarpıtıyor ve yandaş Türk medyasından daha fazla olumsuz rol üsleniyor. Sait Hesen (Feqîr Dijwar), Merwan Bedel, Zeki Şengalî, Zerdeşt Şengalî gibi nice Êzidî öncü katledilirken KDP’den tek bir kınama mesajı duyulmuş değil. Bu durumun kendisi bile Türk devletine teslimiyetin açık bir göstergesi. Bırakalım kınamayı şehitlerin ailelerine başsağlığı bile dilenmedi. Kendileri teslim oldukları gibi Şengal’i de teslim etmeye çalışıyorlar. Bütün saldırıların arkasında KDP parmağını, ihanetçi, teslimiyetçi, işbirlikçi ruhunu aramak gerekir.

Her gün ölümü bekleyerek, katliama sesiz kalarak hareketsiz durulamaz. Bütün bu saldırılar nereden ve kimlerden gelirse gelsin verilecek cevap belli; intikamlarını almak için örgütlenmek ve organize olmak, meşru müdafaa hakkını kullanarak düşmanın bulunduğu her yerde, anladığı dilden cevap vermek.

Son şehidimiz Ferhat Şiblî şahsında tüm şehitleri saygıyla anıyoruz.

ANHA