İmralı’da tarihin en büyük yargılanması bugün başlamıştı – Rauf KARAKOÇAN

İmralı’da tarihin en büyük yargılanması bugün başlamıştı – Rauf KARAKOÇAN
31 May 2022   00:22

Takvimler 31 Mayıs 1999 tarihini gösterdiğinde, Marmara denizindeki İmralı adasında tarihin en büyük yargılanması başladı. Uluslararası komplo ile yakalanıp Türkiye’ye teslim edilen Önder Abdullah Öcalan, ilk kez yargıçlar karşısına çıkarılıyordu. Bütün dünyanın kilitlendiği bir davaydı. Tarihi bir an yaşanmaktaydı. Başkan Apo şahsında yargılanmakta olan bir halk gerçekliğiydi. Ağır bir linç ortamında başlayan mahkeme canlı yayınla dünyaya servis edilmekteydi. Kişiye özel bir mahkeme kurulmuş, mahkemeyi takip eden kitleler özel seçilmiş ve adaya taşınmıştı. Kürtlerde, adeta nefes almakta zorlanan ağır bir hava vardı. Önderliksiz kalmanın öfkesiyle birlikte duygusal bir atmosfer hakimdi. Kürt halkının gururuyla oynarcasına Önderliğin gözleri bağlı, Türk bayrakların dibinde çekilmiş görüntüleri basına servis edilmekteydi.

SONUÇLARI BELLİ OLAN GÖSTERMELİK BİR YARGILANMA

Sonuçları önceden bilinen göstermelik bir mahkeme kurulmuştu. Her şey mizansen gibiydi. Türk devleti büyük bir zafer kazanmış havasına kapılmıştı. İmralı’ya giden yargı heyetine Türk medyasında büyük bir ilgi vardı. Söyledikleri her söz manşet olmaktaydı. Mahkeme heyetinin dut ağaçları üzerinde dut yerken eğlenceli görüntüleri bu davadan adeta haz aldıklarını göstermekteydi. Kürt özgürlük hareketinin liderini tutuklayarak, bir ada cezaevinde, idam cezası vererek, kendilerince meselenin hal edildiğini sanan gafiller, haftalarca hatta aylarca bu konular üzerinde tartışıp durdular. Linç ortamında söylenenlerin anlamı fazla bilinmedi kaile de alınmadı. Her şey sonuçlanmış sanıldı. Öndeliğe verilen ölüm idam cezasıyla birlikte, bir kez daha ‘Muhayyel Kürdistan burada meftun oldu’ mesajı veriliyordu.

Tarihi bir yargılama olarak kayıtlara geçse de önceden sonuçları beli olan göstermelik bir yargılanmaydı. Savunma hakkının bile yeterince olmadığı bu uyduruk mahkemede söz söylemenin koşulları da bulunmuyordu. İmralı yargılanması üzerinden tam 23 yıl geçti. Geçen bu sürecin değerlendirmesini yeniden yapmak oldukça önem taşımaktadır.

FENA HALDE YANILDILAR

Faşist Türk devleti İmralı yargılamasıyla, verdiği idam cezası ve idam cezasının kaldırılmasıyla ömür boyu cezaya dönüştürülen yargı komedisi ile ne elde etti? PKK’nin dağılacağını, bu işin de biteceğini sandılar. Kürt sorunu sadece PKK ile izah edilecek bir sorun olmadığı bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Kürt sorunu var oldukça PKK ya da benzer örgütlenmeler de hep var olacaktır.

Başkan Apo’nun yakalanması ile PKK’nin tasfiye olacağı, dağılacağı beklentisine girenler fena halde yanıldılar. Başkan Apo yakalandıktan sonra parti içinde en büyük tasfiyeci eğilim ortaya çıkmasına rağmen, PKK’nin tarihi misyonunu oynamasına engel olamamıştır. PKK’nin gelişim diyalektiğini bilmeyenler, önderliksel bir hareket olmasını yeterince hesaba katmayanlar PKK’yi anlayamazlar, tanıyamazlar. İmralı yargılanmasının halk ve hareket açısından hiçbir hükmünün kalmadığını bu geçen 23 yıllık süreç içinde anlamaları gerekir. Başkan Apo’yu İmralı kayalıklarında çarmıha gererek, ağır tecrit koşullarında tutarak, içerde tasfiyecileri-ihanetçileri harekete geçirerek PKK’yi bitiremediler. PKK’ye dışardan saldırarak, yoğun askeri operasyonlar yaparak, kimyasal silahları da kullanarak, karadan havadan gerillayı bombalarak PKK’yi bitirmeye çalışanlar bu 23 yıllık tarihi yeterince okumadıklarını göstermektedir.  

BU SAVAŞ AYNI ZAMANDA BİR KADER SAVAŞIDIR

Günümüzde PKK’ye karşı yürüyen savaş vahşet düzeyinde süren bir savaştır. Düşmanın NATO desteğiyle yürütülen bu savaşta her türlü teknik kullanılmaktadır. Tekniği üstünlüğe rağmen istenilen sonuç alınamıyor. Gerilla olağan üstü koşullarda, olağanüstü bir irade sergileyerek düşman saldırılarını frenlemiştir. Hiçbir savaş şu an Kürdistan’ da yürütülen bu savaş kadar aşırı güç dengesizliği içinde yürümüyor. Türk devletinin sayısal güç üstünlüğünden tekniği üstünlüğe kadar, bu da yetmez NATO desteğiyle uluslararası boyut kazanan, özel savaşın her çeşidi de devreye konularak yürütülen bir savaştır. Bu savaş aynı zamanda bir kader savaşıdır. Faşist Türk devletiyle Kürt özgürlük hareketinin arasındaki bu savaş belki de son savaş olacaktır. Varlık ve yokluk savaşı olarak anlamlandırılmış ve anlam kazanmıştır. 

1 HAZİRAN HAMLESİ YENİDEN DİRENME KARARIDIR

PKK’nin 1 Haziran 2004 hamlesi önemli bir kararlaşma ve yeniden direnme hamlesidir. Önderliğin rotasına yeniden girmektir. Tasfiyecilik tasfiye edilmiştir. AKP Faşist iktidarına en anlamlı cevaptır. 31 Mayıs 1999 da verilen mahkûmiyet kararına karşı 1 Haziran 2004 hamlesi de yeniden direnme kararıdır.

PKK; ilk gün ki gibi başlattığı tarihi direniş yolculuğuna devam etmektedir. İmralı tek kişilik, yüksek güvenlikli cezaevinde, mutlak tecrit koşullarında amansız bir direnme sergileyen Başkan Apo’nun düşünceleri Kürdistan sınırlarını çoktan aşmış halklara mal olmuştur. PKK yayılarak daha da büyümüştür.

Gerillanın son Zap ve Avaşin direnişleri ise devrimci halk savaşı tarihinin en görkemli direnişidir. Yenilmezliğini defalarca kanıtlayan gerilla bu direnişiyle yenilmezliğini daha da perçinlemiştir. İmralı yargılaması hükümsüz kılınmıştır. ‘Mezarda da olsam rolümü oynarım’ diyen Başkan Apo’nun önderliksel çizgisi, PKK’nin öncülüğü kazanmıştır. Kahramanca direnen, fedai ruhuyla savaşan gerilla kazanmıştır.

ANHA