​​​​​​​Nûjiyan belgeseli ihanetin belgesidir- Rauf KARAKOÇAN

​​​​​​​Nûjiyan belgeseli ihanetin belgesidir- Rauf KARAKOÇAN
28 May 2022   00:16

Şehitlerin ardından sarf edilecek sözcükler genelde yarım kalır. Anılar bir film şeridi gibi hafızada canlanır, duygular-düşünceler sarmaş dolaş birbirine karışır, yeterince anlatamazsın. Oysa ki, anlatacak o kadar çok şey varken anlatmak için söz bulamazsın. Bulduğun sözler de kifayetsiz kalır. Boğaz düğümlenir, ses kısılır, gözler buğulanır. İşte, Nûjiyan’ın hikayesi de bunlardan biridir. 

Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin çekim gücü on binlerce insanı dağla buluşturup gerillaya kattıkça, herkesin kendisine özgü bir hikâyesi oluşmaktadır. Artık her bakış, her gülüş bir imgeye dönüşmüştür. En değme ressamın resmedemeyeceği türden manzaralar oluşmuştur. Sürülmeyi bekleyen bakır topraklar gibi, gerilla yaşamı da her sanat dalı için muazzam malzemeye sahiptir. Özgür sanatın yaratıcı gücü henüz yeterince devreye girmese de sanatta devrim yaratacak nitelikte kaynak birikmiştir. Henüz sesler notaya dökülmemiş, filmi çekilmemiş, romanı yazılmamıştır.

Gerillada işlenmeyi bekleyen ne çok hikâye var kim bilebilir ki? Kim ne kadar duyumsaya bilir ki? Toprağa düşen her yiğit, ardında bir tarih bırakıp gitmiştir. Acılar, sevinçler, özlemler, hasretler, ayrılıklar, kavuşmalar, umutlar, sevdalar, sevgiler, aşklar, dramlar, trajediler, kahramanlıklar, ülke ve halk uğruna verilen bedeller, kısacası tüm yaşanmışlıklar kendi başına bir sanat inceliğiyle ele alınmasını bekliyor. Kürdistan coğrafyasının çekici doğal güzelliği kadar sarp, zorlu doruklarıyla harmanlanmış, havasıyla, suyuyla, dört mevsimiyle buluşmuş yaşamların hikayesi amansız derslerle doludur. Bu derslerin toplumla buluşturulması da yarım kalmıştır.

Nûjiyan belgeseli, yarım kalmış hikayelerden sadece bir tanesinin anlatımıdır. Okulunu bırakıp, savaşın durmasına canlı kalkan olmak için dağa gelmiş ve gerillada kalmış genç bir kadının gerçek yaşam öyküsüdür. Savaşçı ve aynı zamanda gazeteci kimliğiyle gerillada ki kısa yaşamına ne çok şeyi sığdırmayı başarmış, özlü, neşeli, içten, candan bir yoldaştır. Gülmek belki de en çok Nûjiyan’a yakışırdı. Ta ki, Şengal’de bir ihanet kurşunuyla her şey solana dek…

DAİŞ mezalimini yaşamış, soykırıma uğramış, dünya insanlığının yüreğini dağlamış Êzidî toplumunun çığlığını dünyaya duyurmak için bir gazeteci olarak Şengal’de bulunuyordu. Savaşa bir barış elçisi olarak gelen Nûjiyan, Şengal’deki kadınların dramlarını, Şengal’de yaşanan savaşın vahşetini belki de en iyi anlayan, en iyi aktaran biriydi. Şengal’in dışarıya ulaşan sesi ve nefesi gibiydi.

Şengal katliamının baş sorumlusu olan KDP’nin Êzidî toplumuna yaptığı ihanetin bedeli çok ağır olmuştur. Bu ihanet en çokta Êzidî kadınlarını vurdu. Êzidî kadınlarından pazar piyasası oluştu. Nûjiyan, Êzidî kadınlarının ruh halini, hikayelerini en iyi bilenlerdendi. Gazetecilik görevi gereği Êzidî toplumunun soykırımını araştıran, sorgulayan ve yansıtandı. Êzidî kadınlarını, çocuklarını köle pazarlarına düşüren KDP’nin ihaneti, günün birinde gelip Şengal’de gazeteci Nûjiyan’ı bulacağını kim nerden bilirdi ki? Nûjiyan belgeseli aynı zamanda KDP ihanetinin de belgesidir. Yani demem o ki, tarihi belge niteliğinde bir belgeseldir Nûjiyan.

Nûjiyan belgeselinin bir başka özeliği de Nûjiyan ile aynı dönemde aynı işi yapmış ve KDP ihanetinin saldırısında yaralı kurtulmuş, çalışma arkadaşı Jinda Asmen tarafından çekilmiş olmasıdır. Bir ihanet kurşunuyla kendisinden koparılan arkadaşa vefa borcunu en iyi şekilde ödemeye çalışan başka bir kadın gerillanın elinden çıkmış olması da ayrı bir hikâyenin konusudur. Jinda Asmen, çalışma arkadaşı için ilk kez yönetmen koltuğuna oturur. Senaryosunu yazar, kamerayı kendisi kullanır, montajını kendisi yapar. Neredeyse tek kişilik bir film organizasyonu gibi durmadan, dinlenmeden çalışır. İnatçı ve ısrarlı bir çabanın sonucu hazırlanan Nûjiyan belgeseli neredeyse sıfır maliyet, yokluklar için de tek kişinin elinde doğan bir belgesel olması nedeniyle, kendi dalında belki de bir ilktir.

Nûjiyan belgeseli büyük bir emeğin sonucunda, nihayet seyirciyle buluşuyor. Şehit edildiği Şengal’de 28 Mayıs 2022 tarihinde ilk gösterime girmesi de oldukça anlamlıdır. Nûjiyan, Şengal’de kaldığı süre içinde Êzidî halkına yaptığı hizmetlerle, onların hafızasına kazındı. Şehadetiyle halka adanmışlığını ispatladı. Silahıyla, kalemiyle kendisini var etti. İhanet kurşunuyla şehit edilen Nûjiyan’ın naaşı, Êzidî toplumu için kutsal sayılan Şengal dağının kalbine gömüldü. Mezar taşının başucunda Jinda’nın kesilmiş örgülü saç buklesiyle birlikte, Êzidî halkı içinde yaşamaya devam ediyor…

Nûjiyan için dilimiz şehit demeye varmıyor. Nûjiyan, belgeseliyle Şengal’de ki ayak izlerinden yeniden yürümeye devam ediyor, yaşam buluyor, Êzidîlerle bir araya geliyor, hafızayı canlandırıyor. Şehit Nûjiyan’ı bir kez daha saygıyla anıyor, Jinda Asmen’in ilk çalışması Nûjiyan belgeseline başarılar diliyor, yolu açık olsun diyoruz.

ANHA