​​​​​​​Aldar Xelil: Halkın iradesi ambargolarla kırılmaz

Reportaj Summay

​​​​​​​Aldar Xelil: Halkın iradesi ambargolarla kırılmaz
16 Apr, 2022   23:43

İnsanların iradesinin açlık, susuzluk, hayati ihtiyaçları ve ilaçların azaltılmasıyla kırılamayacağını söyleyen Aldar Xelil, bombardımanların bile kıramadığı iradenin ambargoyla kırılmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Şam hükümetinin Halep ve Şehba'ya uyguladığı ambargo 13 Mart'tan beri devam ediyor. Şimdiye kadar, Şam hükümet güçleri bölgeye temel insani malzemeleri, yakıt ve ilaçların girmesine izin vermedi.

Kuzey ve Doğu Suriye halklarının tutumu Şam hükümetinin bu hareketine karşı daha güçlü oldu. Şam hükümetinin bu yaklaşımlarını değerlendiren Aldar Xelîl, Şam hükümetinin bu ambargo ile varlığının mesajını vererek çözüm odaklı bir süreç geliştirilmesini istemediğini söyledi. Aldar Xelîl, “Bu ambargolarla her türlü saldırıya direnen insanların iradelerini kıramazlar” ifadelerini kullandı.

Aldar Xelîl, Kuzey ve Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri'nin Şam hükümetine karşı müdahalesine de değinerek, Özerk Yönetim'in Şam hükümetini yerinden etme veya savaş ilan etme niyetinin olmadığını söyledi.

“Herkes bilsin ki halkımız kuşatmanın içindeyse onu izleyemeyiz" diyen Aldar Xelîl bu konuda tavırlarının net olduğunu ve asla duruşlarından taviz vermeyeceklerini söyledi.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Yönetim Kurulu Üyesi Aldar Xelîl, Halep ve Şehba’ya bağlı Şêxmeqsûd ve Eşrefiye mahallelerine uygulanan ambargo hakkında ANHA'ya konuştu.

‘ŞÊXMEQSÛD, EŞREFIYÊ DİRENİŞİ HALEP’İ KORUDU’

*Öncelikle Halep’in Şêxmeqsûd û Eşrefiyê mahallelerine uygulanan ambargoyu sormak istiyorum. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu ambargo neden böyle bir zamanda gerçekleşti?

Suriye'deki krizin başlangıcından bu yana, Suriye'nin birçok şehri çeteler ve radikaller tarafından saldırıya uğradı. Halep en ağır saldırıların yaşandığı şehirlerden biriydi. Şam hükümet güçleri saldırıya uğrayan şehirleri koruyamadı. Birçok şehri çetelere ve DAİŞ’e teslim etmek zorunda kaldı.

Halep'te, 2011'den sonra saldırılar yeniden artmaya başladı. Ancak Halep’te direnenler arasında Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê de vardı. Bu direniş bir bütün olarak Halep için bir örnekti. Halep esasen bu direnişle korunuyordu. Nitekim çete grupları bazı yerlere girmiş, ancak Şêxmeqsûd kendini savunduğu için bu durum çevre mahallelerin de korunmasına yol açmıştır.

Bu aynı zamanda Halep içerisindeki ve çevresindeki çetelerin birbirine erişimin olmamasına ve yollarının kesilmesine yol açtı. Halep temizlenip çete gruplarına karşı korunuyorsa, bunun en önemli nedeni Şêxmeqsûd mahallesinin düşmemesiydi.

Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê halkı, az imkanla, özerk güçleriyle direniş örneği gösterdi. Çeteler direniş karşısında Halep'i terk etmek zorunda kaldı. Halep bugün ayaklar üzerindeyse, bu Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’deki halkın direnişi sayesindedir.

Fakat Şam hükümeti bu gerçeği görmeli ve buna göre yaklaşım sergilemeli ama tersi bir şekilde hareket ettiğini görüyoruz. Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê halkına, 'Neden direndi, neden mahalleleri korudun, neden çetelerin Halep ve Halep’in çevresine girmesine izin vermediniz?' diyerek cezalandırılıyorlar.

‘KUŞATMANIN ARKASINDA TÜRK DEVLETİ OLABİLİR’

Şam'a anlaşma çağrısı yaptığımız bir dönemde bu ambargo gerçekleşiyor. İttifak görüşmelerinin bazılarının çıkarlarına göre olmadığı gerçeği çok açıktır. Olumlu bir yanıt beklediğimiz bir dönemde, Suriye'deki, özellikle Kuzey ve Doğu Suriye'deki genel sorunun çözümü için olumlu bir adım atılacaktı. Ancak Şam hükümeti içindeki bazı gruplar hemen Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerini kuşattığını görüyoruz.

*Bahsettiğiniz bu gruplar kime bağlı?

Bunlar Şam hükümetine bağlı ancak aynı zamanda hiçbir kararları veya görüşleri yok gibi görünüyor. Türk devletinin ve Türk devletine bağlı bazı kurumların istihbaratı Şam hükümet güçlerine ulaşmış veya onları tehdit etmiş veya onlarla farklı ilişkiler kurup bütün diyalog sürecinin ilerlemesini engellemiş olabilir. Daha önce Şam adım atmak istediğinde Türk devleti memnuniyetsizliğini dile getirip "Kuzey ve Doğu Suriye’de diyaloğa girmenizi kabul etmiyorum. Eğer diyaloğa girerseniz, bu Kuzey ve Doğu Suriye'deki sistemi kabul etmek demektir” diyordu. Onlar da bu durumu kabul etmek ve görmek istemiyorlar.

Bu yüzden dünyanın bir yerinde, özellikle Kürdistan'da; bazı kesimler Kürt hareketinin temsilcileriyle görüştüğünde, Türkler hemen buna karşı duruyor. Bu hareketin arkasında da Türk devletinin kendisi olabilir. Kendisi açık açık müdahale etmiştir. Ya bazılarının gözünü korkuttular ya da bazı kesimlere şantaj yaptılar ya da bir şekilde birileri tarafından zaten yozlaştırıldılar. Şêxmeqsûd, Eşrefiyê ve Şehba Şam hükümetine zarar vermedi. Şam hükümetine karşı ne Türklerle ne de çete gruplarıyla birleşmek, Suriye'yi istikrarsızlaştırmak için hiçbir girişimde bulunmadı.

Siyasi olarak bu bölge Kuzey ve Doğu Suriye’den farklı değil. Ama neden onları hedef alıyorlar? Birinin söylediği gibi, 'Bekle, gerginliği daha da kötüleştirmek için bir şeyler yapacağım.' Açlıktan ölmek, susamak, insani ve ilaç ihtiyaçlarını azaltmakla bu insanların iradesi kırılamaz. Üzerlerine bombalar yağarken, yapılan saldırılar iradelerini kıramadı ambargo mu kıracak?

Bu imkânsız bir durum. Bunu kendileri de biliyor. Bu ambargoyla ‘İşte buradayım, çözüm için bir süreç geliştirilmesini istemiyorum’ mesajını açık açık verdiklerinin farkındayız.

‘HALK ÜZERINDENKI AMBARGO BASKISINA SEYİRCİ KALAMAYIZ’

*Qamişlo ve Hesekê’de, Kuzey ve Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri, Şam hükümetinin bulunduğu kurumları denetledi. İç Güvenlik Güçleri neden buna ihtiyaç duydu ve amacı nedir?

Başlangıçta, Şam hükümetinden kurtarılan Qamişlo ve Hesekê şehirlerindeki, Şam hükümetine bağlı bazı güçler çıkarılmadı. İç Güvenlik Güçleri eğer onları kısa sürede oradan çıkarabiliyorsa neden yapmadı?

Bu siyasi bir mesajdır. "Suriye'yi bölmüyorum, Suriye'nin birliğini istiyorum" mesajını veriyor. Bu yüzden bu güvenlik güçleri şu ana kadar Qamişlo ve Hesekê şehirlerinden kimseyi çıkarmak bir girişimde bulunmadı.

Şam hükümeti Halep ve Şehba'da en azından şunu görmeliler, "Oradaki insanlarımızı aç bırakmak istiyorsunuz, burada sizin de kurumlarınız var ve aynısını yapabiliriz. Şimdiye kadar yapmadıysak, bu tür yaklaşımları doğru bulmadığımız için yapmadık.”

Ama 'hayır, ısrar edeceğiz' derlerse, o zaman 'Sizin varlığınız bizim bölgelerimizdedir' mesajını da ulaştırabiliriz. Eğer etrafınız çevriliyse, o zaman siz de yaşam ihtiyacınızı karşılayamazsınız. Bu nedenle Şam yönetimi bu meseleyi görmeli ve üstüne gitmelidir. Bunu kim yapıyor? Merkezi bir karar ise, o zaman resmi bir karar verilmelidir. Hayır, bazıları bunu yapıyorsa, bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Herkes bilsin ki, eğer halkımız kuşatmanın ortasındaysa, olanları izleyemeyiz. Bu ne insani yönüyle ne de siyasi yönüyle kabul edilmektedir. Özerk Yönetim'in Şam hükümetini yerinden etmek ya da tam bir savaş ilan etmek gibi bir niyeti yok olmadı da. Sadece ambargo sorununu çözme girişimi olarak gündeme getirme girişimidir.

*Ambargo konusunda Şam hükümetiyle herhangi bir görüşmeniz oldu mu? Şam hükümeti temsilcileri ne diyor?

Qamişlo ve Hesekê’deki bu olaylardan sonra Şam hükümeti orada ne olduğunu sormaya başladı. Bu konuda oluşturulan sorumlu komite temas halindedir görüşmelerimiz devam etmektedir.

Onlar da bir çözüm bulmaya çalışıyorlar. Ama henüz bir sonuç çıkmadığı için toplantılarla ilgili bir şey söyleyemeyiz. Çünkü henüz ortak bir ittifak oluşturulamadı. Ancak bu durumun, sorun büyümeden yakında çözüleceğini umuyoruz.

Röportajın ikinci bölümü yarın yayınlanacak.

ANHA