MSD Mısır Temsilcisi: Stratejik diyaloğa ihtiyaç var
Reportaj Summay

MSD Mısır Temsilcisi Leyla Musa, bölgesel krizleri çözmek için Kürt ve Arap halkı arasında stratejik bir diyaloğa ihtiyaç olduğuna vurgu yaparak, “Her iki halk da diyalektik bir ilişki çerçevesinde kimliğini koruma etkisiyle acilen bir araya gelmeli” dedi.
Ortadoğu’nun kapitalist devletlerin müdahalelerine ve otoriter politikalarına maruz kaldığı bir dönemde, Kürt-Arap ittifakı oldukça önemli.
Bölgeyi savunmak amacıyla Arap ve Kürtler arasında yıllardır diyalog, panel ve konferanslar düzenleniyor. İki halkın temsilcileri, sık sık işgal saldırılarıyla karşı karşıya olan bölgenin korunmasının, birlikte mücadele ile mümkün olacağına vurgu yapıyor. Halklar mozaiğinin korunması açısından da Kürt-Arap dostluğunun önemli olduğu bilinen bir gerçek.
Suriye Demokratik Meclisi’nin (MSD) Mısır temsilcisi Leyla Mûsa, Kürt-Arap ittifakının bölge için önemine, bölgeye yönelik işgal saldırılarına ve uluslararası güçlerin bölge üzerindeki planlarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
ANHA’ya ile bir röportaj gerçekleştirdi.
*Dış müdahale ve saldırıların olduğu bir Ortadoğu’da Kürt-Arap diyaloğunun önemi nedir?
Ortadoğu bölgesi bilindiği üzere oldukça karışık ve engellerle dolu. Yeni stratejiler var ve haritalar yeniden çiziliyor. Bu stratejiler genel devletlerin çelişki ve çatışmaları ile halkın iradesinin yok sayılması üzerine kuruluyor. Fakat çoğunlukla çizilen bu harita ve stratejiler de biliyoruz ki halkın hiçbir şekilde çıkarları gözetilmiyor. Bu durum halkların özgürleşmesi önünde büyük engellerdir.
Ayrıca bölgedeki devletlerin çoğu mevcut savaşla birlikte büyük krizler yaşıyor ve çıkmazda. Bölgedeki halkların da bu kriz ve kaos ortamından çıkmaları, bölgelerini yönetecek anayasa ve politikalara sahip olabilmeleri için bölge halkı ve yapıları arasındaki diyaloğa güvenmeleri ve stratejik bir tercih haline gelmeleri gerekmekte. Ama tabii ki bu diyaloglar kalıcı ve bir strateji olarak devam edilmeli. Bu şekilde bölge halkları arasındaki ittifak ve dayanışma, işgal projelerini ve bölgedeki çatışmaların büyümesini azaltmanın yollarından biri olacak.
Bu seçenek ne zor ne de imkansız. Tecrübe ve deneyimler bize bu seçeneğin mümkün olabileceğini gösterdi. Bu deneyimlerden bir tanesi de Kuzey ve Doğu Suriye Özer Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (QSD) deneyimidir. Özerk Yönetim, QSD ve Suriye halkının diğer bileşenleri barışın inşası için DAIŞ’e karşı, Erdoğan’ın neo Osmanlıcılık Projesine ve İran’ın Şii Hilal Projesine karşı birlikte mücadele etti. Bölgede halkların bu ittifakı sayesinde inançlar ve tüm etnik kökenler birlikte yaşıyor.
Bu nedenle Arap ve Kürt halkları birlik olmalı ve stratejik bir ittifak kurmak için bu fırsatı değerlendirmeli.
Sadece Suriye içindeki Kürt ve Arap halkları arasındaki ilişkiden değil, bütün Arap ve Kürt halklarının ilişkilerin bahsediyorum aslında. Tehlike sadece Suriye'de değil, bir bütün olarak Ortadoğu’da. Suriye'deki deneyimin başarısıyla, diğer bölgeler için de bu fırsat geçerli.
*Mevcut Kürt-Arap ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz ve iki halk arasındaki ortak nokta nedir?
İki halk arasındaki ilişkiler tarihseldir ve halen devam ediyor. İki halk arasında kardeşlik, saygı, iyi komşuluk vardır. Kaderleri ve tarihleri nedeniyle işgalci güçlere ve düşmana karşı tek cephede savaşmışlardır aynı zamanda düşmanları birdir. İki halkın ulusal güvenliği birbirine bağlıdır çünkü her ikisi de bu kadim toprakların kadim halklarıdır.
*Kürt-Arap diyaloğunu tıkayan sebepler nelerdir?
Bana göre Kürt-Arap yakınlaşmasını engelleyen, bu ilişkileri ortadan kaldırmaya yönelik büyük bir çaba var. İki halkın bir araya gelmesini istemeyen çevreler halklar arasındaki kardeşlik ve birliği baltalıyor.
Birkaç örnek verecek olursak:
Bölgede yapay sınırların varlığı, zihniyet ve ruh üzerindeki etkilerin yanı sıra halklar arasında parçalanma ve tecride de sebep oluyor.
Birçok nedenle, her iki halk da tarihsel olarak birbirini gerçekten tanımıyor. Ya yanlış tarihten ya da çarpıtılan gerçeklerden öğreniyor. Tarihi materyaller bölgelerin gerçekliğinden uzaktır.
Bunun da ötesinde birbirini kabul etmeyen dini veya milliyetçi mezheplere sahip rejimler var, bu rejimler varlıklarının güvenliğini halkların çatışmalarından elde ediyor.
Öte yandan birçoğu kendi iç sorunlarıyla meşgul. Temel ihtiyaçlarını karşılıyor, tarihini bilmiyor, başına gelenlerden ders almıyor. Ülkelerinin, güven ve gelecekleri için plan, proje yapmıyor.
Unutulmamalıdır ki, bu iki halka yönelik çok sayıda karalama politikaları olduğu gibi, bölge halkları arasındaki çatışmalar üzerinde de geniş kapsamlı çıkarları ve ekonomik projeleri olan devletler, örgütler ve tarafların politikaları da bulunmaktadır.
*Peki Kürt ve Arap birliği sahada nasıl gerçekleşecek?
Bence çözüm maddeleri ortada, biliyoruz ki konuyu sorunları anlamak çözmenin de başlangıcıdır.
İlk olarak yapmamız gereken bölgenin çarpıtılmış tarihini yeniden yazmak.
Her iki halkın da gerçek tarihine dayanan, doğru ve ciddi bir diyalog yoluyla, tarihe ve mevcut duruma aşinalık düzeyini yükseltmek için kapsamlı çalışmalar yapılmalı. Bu da çeşitli diyalog ve kültürel faaliyetler, medya programları ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla mümkün. Mevcut sorunları birlikte çözmek için ortak gelişme yoluyla iki halkı birbirine yaklaştırmak için bunlar yapılmalı.
Ülkelerinin yönetimine yönelik stratejilerini, planlarını ve projelerini ortaya koymak için her iki halkın gerçek ve aktif katılımına ek olarak, aynı kaderi ve tarihi olan diğer halkların da dahil olması gerekir.
Her iki halkın karşı karşıya olduğu tehditleri ve engelleri tartışmak, mevcut durumu aşmak ve onu yenmek için uzun vadeli projeler, stratejiler ve taktikleri ortaya koymak gerekir.
*Kürt ve Arap halkı arasında birlikteliğin sağlanmaması nasıl bir krize yol açar?
Kürt sorunu, sadece siyasi sınıf ve akademisyenler içinde değil, öncelikle halklara anlatılmalı ve duyurulmalıdır. Çünkü Arapların çoğu, Kürt halkının tarihini, mücadele gerçeklerini henüz bilmiyor. Kısıtlı bazı bilgiler olsa dahi bunlar çoğunlukla yanlış ve çelişkili bilgilerdir. Kürtler hakkındaki yanlış bilgilerin kaynağı çoğunlukla basın üzerinden yürütülen kara propagandadır.
Her iki halk da diyalektik bir ilişki çerçevesinde varlığını yani kimliğini koruma etkisiyle bir araya gelmeli.
Geçtiğimiz bu tarihi zamanlarda iki halk arasındaki ilişki acilen kurulmalı ve bir sonuca ulaşmalıdır. Çünkü bu ilişki başarısız olursa her iki halkın geleceğini ve kaderini etkileyecektir. Kardeşliği ve bir arada yaşamayı çağrıştıran yapıcı bir üsluba ve söyleme ihtiyacımız var.
ANHA