2021 Suriye Panoraması: Siyasi ve ekonomik kriz derinleşti, savaş aralıksız sürdü

Şam hükümeti ve Türk devletine bağlı çetelerin Suriye’nin kuzeybatısındaki karşılıklı bombardımanı, Şam hükümetinin Rusya’nın baskısıyla güneye hâkim olması, İsrail’in İran yanlısı gruplara saldırısı ve ekonomik krizle birlikte siyasi kriz 2022’ye devredildi.

2021 Suriye Panoraması: Siyasi ve ekonomik kriz derinleşti, savaş aralıksız sürdü
22 Aralık 2021   05:45
HABER MERKEZİ-YEHYA EL-HEBÎB

Suriyeliler çatışma, ambargo, ekonomik kriz ve koronavirüs salgını gölgesinde bir yılı daha geride bıraktı. Günlük olarak yaşanan bombardımanlarla ülkede savaş eksik olmazken, Suriye halkı sadece bombalarla değil, ekonomik çöküş, temel gıdaların temin edilememesi ve hizmet yetersizliğinin yanı sıra koronavirüs salgınıyla gelen ölümden kurtulamadı.

SURİYE’NİN GÜNEYİNDE SAVAŞ KIZIŞIYOR

Suriye’de ‘silahsız bölge’ olarak adlandırılan alanlarda; İdlib, Halep, Hama ve Lazkiye’de çatışma durumu devam etti. Öte yandan Şam hükümet güçleri ile Türk devlet çetelerinin karşılıklı bombardımanı yıl boyunca devam etti.

ŞAM HÜKÜMETİ GÜÇLERİ RUSYA’NIN DESTEĞİYLE DERA’YI KONTROL ETTİ

Suriye’nin güneyindeki Dera’da güvenlik krizi yıl boyunca temel gündemlerden oldu. İran destekli Şam hükümetine bağlı 4’üncü Tugay güçleri ve Rusya’nın desteğiyle kurulan 5’inci Tugay arasında karşılıklı bombardımanlar yaşandı.

-30 Ağustos’ta Şam hükümet güçleri yerel silahlı grupların teslim olması için bölgeyi kuşattı. Yakıt ve gıda geçişlerine izin vermedi.

-1 Eylül’de Dera’da birkaç hafta süren askeri gerilimin “sonlandırılması” için Rusya garantörlüğünde ateşkes yapıldı.

-9 Eylül’de Rusya garantörlüğündeki ateşkes çerçevesinde Şam hükümeti güçleri Dera’ya geçti.

İSRAİL’İN ARALIKSIZ SÜREN SALDIRILARI

İsrail, yıl boyunca Suriye topraklarına yönelik saldırılarına devam etti.

Bu kapsamda;

-22 Ocak’ta Hama saldırıya uğradı.

-4 Şubat’ta Kuneytra’ya saldırılar gerçekleştirildi.  

-15 Şubat’ta Şam yakınlarına yapılan saldırıda birçok nokta hedef alındı ve saldırı sonucu Şam hükümet güçlerine bağlı 6 asker öldü.

-1 Mart’ta bu kez saldırının hedefinde Şam vardı. Ancak saldırı sonrası yapılan açıklamada Suriye hava savunma sisteminin saldırıların çoğunluğunu etkisiz hale getirdiği duyuruldu.

-8 Nisan’da Şam bir kez daha hedef alındı. Yapılan açıklamada hava savunma sisteminin Şam’ın güney yakasındaki mahalleleri hedef alan çok sayıda füzeyi etkisiz hale getirdiği bildirildi.

-22 Nisan’da İsrail ordusu Suriye’ye birçok saldırı düzenledi. Bu saldırıların, Suriye’den atılan bir füzenin İsrail’in güneyindeki Dimona Nükleer Tesisi yakınlarındaki Neqeb kırsalında etkisiz hale getirilmesinin ardından düzenlendiği belirtildi.

-5 Mayıs’ta Şam hükümetine bağlı basın yayın organları, hava savunma sistemlerinin İsrail’in Lazkiye Limanı’na dönük düzenlediği saldırılara yanıt verdiğini duyurdu.

-9 Haziran’da Humus’a dönük düzenlenen saldırılarda 8 Şam hükümeti askeri öldürüldü.

-22 Temmuz’da Şam hükümeti, İsrail’in Qisêr’deki askeri noktalara dönük saldırına yanıt verildiğini duyururken, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise İsrail’in Lübnan Hizbullahı’nın Teba Askeri Havaalanı ile Qisêr’deki noktalarını hedef aldığını, saldırı sonucunda bir mühimmat deposunun imha edildiğini duyurdu.

-20 Ağustos’ta Şam hükümeti İsrail savaş uçaklarının Şam ve Humus’taki noktalarını hedef aldığını duyurdu. Hemen akabinde açıklama yapan SOHR ise İsrail’in Lübnan Hizbullahı’nın silah deposunu hedef aldığına dikkat çekti.

-3 Eylül’de Şam hükümet güçlerinin askeri noktaları hedef alındı. Öte yandan SOHR da İsrail’in İran yanlısı grupları hedef aldığını geçti.

-14 Ekim’de Tedmur ve Humus’a hava saldırıları düzenlendi.

-3 Kasım’da İran yanlısı grupların Şam kırsalındaki mühimmat deposu hedef alındı.

-8 Kasım’da Suriye’nin kıyı ve orta bölgeleri hedef alındı.

-24 Kasım’da Humus’un batı kırsalında bulunan 3 köy hedef alındı.

ABD VE İRAN ARASINDAKİ GERİLİM SURİYE’Yİ ETKİLEDİ

İsrail saldırılarının yanı sıra ABD ve Irak’taki İran yanlısı güçler arasındaki gerilim de Suriye’yi etkileyen diğer gelişmelerdi.

Bu çerçevede;

-26 Şubat’ta ABD, İran yanlısı milislerin Suriye’nin doğusundaki askeri noktalarını bombaladı, bombardıman sonucunda 22 Irak savaşçısı öldü. Bu, Joe Biden yönetiminin ilk saldırısı olarak kayıtlara geçti.

-29 Haziran’da İran yanlısı gruplar ABD’nin Suriye’nin doğusundaki askeri üslerini hedef aldı. Bu da, ABD’nin Tahran’a bağlı grupların Suriye ve Irak’taki noktalarına dönük saldırılarına yanıtı olarak gelişiyordu.

SURİYE KIRSALİ DAİŞ’İN EN ÖNEMLİ ÜSSÜ

Rusya ve Şam hükümetinin DAİŞ’e dönük operasyonlarının devam ettiğini söylemesine rağmen, Suriye kırsalı 2021 yılında DAİŞ’in en önemli üssü olarak tarihe kaydedildi.

-19 Nisan’da Rusya, Suriye’deki hava saldırısında yaklaşık 200 savaşçının öldürüldüğünü ve bu saldırının Tedmur’un kuzeydoğusuna yerleşen terörist gruplara yönelik yapıldığını duyurdu.

-13 Kasım’da Şam hükümet güçlerinin 13 üyesi DAİŞ çetelerinin, Suriye’nin doğusunda düzenlediği mayın saldırısı sonucu öldü.

BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANAN SURİYE ANAYASASI GÖRÜŞMELERİ VE ARAP ÜLKELERİNİN ŞAM ADIMI

2021 aynı zamanda Suriye krizinin çözümü başlığı altında uluslararası toplantıların yapıldığı ve hiçbir siyasi sonucun çıkmadığı bir yıl geride bırakıldı. Fakat Arap ülkelerinin Şam hükümeti ile ilişkilerini normalize etme girişimleri yılın en önemli gelişmeleri olarak tarihe not edildi.

BEŞAR ESAD’DAN MOSKOVA ZİYARETİ

Tarihler 27 Haziran’ı gösterdiğinde Şam hükümeti, Beşar Esad’ın yüzde 95,1 oranında yedi yıl boyunca başkanlık koltuğunda kalacağını duyururken, muhalifler, bunun bir oyun olduğunu belirterek duruma itiraz etti.

-10 Ağustos’ta Beşar Esad, çıkardığı yasayla Hüseyin Arnus öncülüğündeki yeni hükümeti onayladı. 29 bakandan oluşan hükümetten sadece 5’inin yeni isimlerden oluşması dikkat çekti.

-14 Eylül’de Vladimir Putin Kremlin’de Beşar Esad’ı ağırladı. Bu 2015 yılından sonra ikilinin bir araya geldiği ilk toplantı olarak kayıtlara geçti.

-9 Ekim’de Beşar Esad, amcası Rıfat Esad’ın (84) Fransa’daki 36 yıllık sürgünün ardından ülkeye dönüşüne izin verdi.

ASTANA’DAKİ ANAYASA GÖRÜŞMELERİ

Astana’da görüşülen Suriye anayasasının 5’inci tur görüşmeleri 30 Ocak’ta sonlandırıldı. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen görüşmeleri ‘umutsuz’ olarak tanımlayarak, önceki turlarda izlenen metodlardan farksız olduğunu söyledi.

-17 Şubat’ta Astana görüşmelerinin garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya ve İran, Soçi’de 15’inci tur çalışmalarını sonlandırdı. Görüşme sonrası herhangi bir açıklama yapılamazken, Kuzey ve Doğu Suriye’deki Demokratik Özerklik projesi hedef alınıp, projenin Suriye’yi ‘parçaladığı’ ileri sürüldü. 

-8 Temmuz’da Nur Sultan’da gerçekleşen Astana müzakerelerinin 16’ncı tur görüşmelerinin ardından ortak bir açıklama yapıldı. Açıklamada önceki toplantıların perspektiflerinin yerine getirilmesine vurgu yapıldı.

-22 Ekim’de BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, 6’nıcı tur görüşmelerinin herhangi bir anlaşma yapılmadan bittiğini duyurdu. Pedersen komite toplantısını “büyük umutsuzluk” olarak tanımladı ve görüşmede ortak bir sonuca varılmadığını ifade etti.

-21 ve 22 Aralık’ta Astana’da 17’nci tur müzakereleri düzenlenecek.

ARAP ÜLKELERİNİN ŞAM HÜKÜMETİ İLE İLİŞKİLERİ NORMALİZE ETME ADIMLARI

Bu yıl dünya siyasetinde genel olarak yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı. Siyaset arenasında dikkat çeken en önemli gelişme ise, Şam hükümeti ile Arap ülkeleri arasında yeniden başlayan görüşmeler oldu.

-11 Mart’ta Katar, Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları Doha’da bir araya geldi. Toplantıda Suriye’deki gelişmeler ve 10 yıllık siyasi kriz tartışıldı.

-3 Eylül’de Lübnanlı yetkililer, Lübnan hükümeti bakanların içinde yer aldığı bir heyetin, ABD’nin de desteklediği bir planının önünü açmak için Şam’ı ziyaret ettiğini duyurdu. Ziyaretin amacı ise, Lübnan’daki elektrik krizini en aza indirmek ve elektriği Ürdün’den Suriye’ye ulaştırmak olarak tanımlandı.

Bu ziyaret son 10 yılın en önemli adımlarından biri olarak not edildi. Şam hükümeti görüşmeden bir gün sonra Lübnan’ın talebi üzerine Mısır gazının toprakları üzerinden geçişine onay verdi.

-8 Eylül’de Umman’da yapılan toplantıda Ürdün, Mısır, Şam hükümeti ve Lübnan dışişleri bakanları Mısır gazının kara yoluyla Lübnan’a geçmesini onayladı.

-19 Eylül’de Ürdün Genelkurmay Başkanı Yusuf Huneyti, başkent Amman’da Şam hükümetinin Savunma Bakanı Ali Abdullah Eyyüb’ü karşıladı.

-29 Eylül’de Ürdün- Suriye arasındaki Cabir Sınır Kapısı yıllar sonra tamamen açıldı.

-3 Ekim’de Beşar Esad, Ürdün kralı Abdullah El Sani ile telefon görüşmesi yaptı.

-20 Ekim’de BAE basını, Muhammed bin Zayid bin Sultan el-Nehyan’ın Suriye ve Ortadoğu’daki gelişmeleri tartışmak üzere Beşar Esad’la telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini duyurdu.

-9 Ekim’de Beşar Esad, BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah Bin Zayed Al Nahyan'ı ağırladı. BAE dışişleri bakanının ziyaretinden bir gün sonra, ABD Arap ülkelerinin Şam hükümeti ile ilişkililerini normalize etme girişimlerini desteklemediğinin altını çizdi ve Esad’ı “diktatör” olarak tanımladı.

TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARI VE DERİNLEŞEN KRİZ

Suriye krizinin başladığı 2011 yılından bu yana Suriye halkı sürekli olarak büyük zorluklarla mücadele etti. Öte yandan ekonomik kriz ve Türk devletinin Fırat Nehri suyunu kesmesi gibi insani krizler halkın yaşadığı zorlukları katbekat arttırdı.

SKANDAL GERÇKELER VE ULUSLARARASI TOPLUMUN YENİLGİSİ

-10 Mart’ta Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) tarafından yapılan bir araştırmada, yaşları 18-25 arasında değişen Suriyeli gençlere ilişkin gerçekler ortaya çıktı. Araştırmaya göre savaşın Suriyeli gençler üzerindeki etkisi oldukça büyük.

Araştırmada, Suriyeli gençlerin yüzde 50’sinin ya bir arkadaşını ya da ailesinden birini savaşta kaybettiği, gençlerin büyük çoğunluğunun geçim imkanlarına sahip olmadığı ve her 10 gençten 8’inin temel gıda maddelerini karşılayamadığı kaydedildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, Suriye krizinin başlamasıyla ve Suriye devriminin on yılı boyunca, 3 bin 88 kişi yaşamını yitirdi. SOHR’un raporunda Şam hükümetine bağlı hapishanelerinde öldürülen 88 bin kişi ve akıbeti bilinmeyen on binlerce kişi ise yer verilmedi.

-16 Mart’ta UNICEF, Suriyeli çocukların yüzde 90’nının insani yardıma ihtiyacı olduğunu belirtti.

-23 Mart’ta Uluslararası Af Örgütü, Lübnan güvenlik güçlerinin Suriyeli mültecileri “terör” suçlamasıyla tutukladığını ve onlara karşı suç işlediğini belirtti. Aynı şekilde tutuklanan kişilerin adil bir şekilde yargılanmadığına dikkat çekti.

-31 Mart’ta uluslararası taraflar Suriye halkına ve Suriyeli mültecilere 6,4 milyar dolar yardım sözünü verdi.

-24 Eylül’de Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Suriye’deki savaşta öldürülen kimliği ve yerleri tespit edilenlerin sayısının 3 bin 50’yi geçtiğini belirtti.

TIL KOÇER SINIR KAPISI’NIN KAPATILMASI

-30 Mart’ta ABD, BM Güvenlik Konseyi toplantısında Til Koçer Sınır Kapısı dahil olmak üzere insani yardımların sınır kapılarından Suriye’ye ulaştırılması çağrısı yaptı.

-26 Haziran’da Uluslararası Af Örgütü, yardımların Suriye’deki sınır kapıları yoluyla ulaştırılmasının durdurulmuş olmasını insani felaketleri beraberinde getireceğini belirterek, Bab El Hewa Sınır Kapısı’nı açtı. BM Suriye Özel Temsilci Geir Pedersen ise, ulaştırılacak yardımların güvenliğinin sağlanması çağrısı yaptı.

TÜRK DEVLETİNİN SU SAVAŞI POLİTİKASI

İşgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine giden suyu kesmesi Suriyelilerin yaşadığı krizi daha da derinleştirdi.

-28 Eylül’de Sınır Tanımayan Doktorlar, Suriye’nin kuzeyindeki su seviyesinin oldukça düşük olduğunu ve koronavirüs salgındaki artışın da gözetilerek, bunun insan sağlığı üzerindeki etkisinin büyük olacağı uyarısında bulundu.

Hesekê Kantonu’ndaki bir milyon kişi, işgalci Türk devletinin Elok Su İstasyonu’ndaki suyu kesmesinden dolayı su sıkıntısı çekiyor. Aynı şekilde işgalci Türk devletinin Fırat Nehri suyunun seviyesini düşürmesi de Kuzey ve Doğu Suriye halkını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.

KORONAVİRÜS SALGINI ENDİŞESİ

Bütün dünyayı etkisine alan koronavirüs Suriye’yi de etkiledi. Suriye’deki sağlık kaynakları 26 Eylül’de yaptıkları açıklamada Şam ve Lazkiye’de koronavirüse yakalananların sayısında artış yaşandığı uyarısında bulundu.

-13 Ocak’ta Şam hükümetinin sağlık bakanlığı, Suriye’de vaka sayısının 49 bin 350’ye ulaştığını, bunlardan 3 bin 573’ünün iyileştiğini, 2 bin 818 kişinin ise yaşamını yitirdiğini duyurdu. Fakat gerçek rakamlar daha fazla.

ŞAM HÜKÜMETİNİN EKONOMİ POLİTİKASININ ÇIKMAZI

Suriye lirası Mart ayında dolar karşısında değer kaybederek, ayın ilk yarısında 4 binin üzerine çıktı.

-16 Mart’ta dolar Suriye lirası karşısında değer kazanarak 4 bin 260 liraya ulaştı, fakat daha sonra 3500 bandına kadar geriledi.  

-27 Haziran’da Şam hükümeti şeker ve pirincin fiyatlarına yüzde 66 oranında zam yaptı.

-6 Temmuz’da 95 süper benzine yüzde 20 zam yaptı ve benzinin litresi 2 bin 500’den 3 bine yükseldi.

-10 Temmuz’da Şam hükümeti ekmek fiyatlarına yüzde 100 zam yaptı. Böylelikle bir poşet ekmeğin (her poşette 8 vardır) fiyatı 200 liraya, mazotun litresi ise 180 liradan 500 liraya ulaştı. Son bir yıl içerisinde yapılan zamlarla birlikte ekonomik krizi daha da derinleşti.

-11 Aralık’ta Şam hükümeti Ticaret Bakanlığı süper benzinin fiyatını bin 100 Suriye lirasına çıkardı.

(ff)

ANHA