​​​​​​​Tecrit karşısında dünyanın tüm yasaları askıda!

Reportaj Summay

​​​​​​​Tecrit karşısında dünyanın tüm yasaları askıda!
21 Aralık, 2021   05:15

Önder Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit karşısında uluslararası kuruluşların sessiz kalışını eleştiren Ehmed Şêxo, “Kürt halkı ve demokratik kamuoyu Önder Öcalan’a yönelik tecridi temel gündemi yaparak, Türk devletini Kürt halkına yönelik düşmanca yaklaşımı terk etmeye zorlayacaktır” dedi.

Önder Abdullah Öcalan, 1999 yılında uluslararası komplo sonucu Türkiye’ye götürüldü. O tarihten bu yana İmralı cezaevinde tutulan Önder Öcalan ağırlaştırılmış tecrit politikalarıyla karşı karşıya. Tüm dünyanın gözleri önünde hukuki hiçbir hakkı teslim edilmeyen Önder Öcalan’ın, fiziki özgürlüğü için uluslararası çapta kampanyalar yapılıyor. Yapılan eylem ve kampanyalara rağmen CPT gibi uluslararası kuruluşlar ise tecride karşı duyarsızlığını sürdürüyor.

Suriyeli yazar ve araştırmacı Ehmed Şêxo, konuyla ilgili ANHA'nın sorularını yanıtladı. Tecridin sona erdirilmesi için yapılan girişimleri de memnuniyetle karşılayan Ehmed Şêxo, "Bu girişimler, bölge ve dünya halklarının Kürt halkının özgür ve demokratik kimliğini savunmadaki ahlaki, insani, siyasi ve yasal sorumlulukları içinde gerçekleşiyor" ifadelerini kullandı.

* Türk devletinin Önder Abdullah Öcalan üzerinde sürdürdüğü ağırlaştırılmış tecrit politikalarının amacı nedir?

Önder Abdullah Öcalan fikir ve felsefesiyle, coğrafi, dini ve cinsiyetçi tüm sınırları aşarak demokratik dönüşümle kadın mücadelesinin devam etmesini ve zafere ulaşmasını sağladı.

Önder Öcalan, kendi benzersiz yöntemiyle direniyor. Burada küresel hegemonya güçleri, Önder Öcalan’ın sosyal ve demokratik gücünü, stratejileri etkilemenin önemini, bağımsızlığını ve liderlik kabiliyetini anladılar. Bu nedenle Önder Abdullah Öcalan’ın şahsında Kürt halkının, demokratik güçlerin ve özgürlükçü halkların ölümü anlamına gelen tecride ısrarla devam ediyorlar.

Özellikle son on yılda, dünya güçleri ve görevlendirdikleri Türk devleti, Önder Abdullah Öcalan’ın Kürdistan'ın dört parçasında ve dünyanın hemen her yerindeki Kürt halkı üzerindeki fikir ve etkisinin farkına vardı. Dolayısıyla dünyanın hegemonik güçleri, Türk devletinin aracılığıyla ona ciddi bir tecrit uyguluyor. Söz konusu ortak tecrit politikaları karşısında dünyanın tüm yasaları askıya alındı. Çünkü birçoğu Önderliğin görüş ve fikirlerinin bölgedeki özgürlük ve demokrasi mücadeleleri üzerindeki etkisinden korkuyor.

Önder Öcalan ve PKK şahsında uluslararası komploya katılan bazı devletlerin, Kürt halkına yönelik tutumları değişmiş olsa da dünya hegemonik sistem istihbaratı ile Türkiye arasında yapılan anlaşmalar devam ediyor.

*Kürt halkı Önder Öcalan’a uygulanan ağır tecridi Kürt halkına yönelik soykırımın stratejik planı olarak adlandırıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyanın hegemon güçleri ve faşist Türk devletinin Önder Abdullah Öcalan’a yaklaşımının Kürt halkının özgürlük mücadelesine yaklaşım olarak değerlendirilmesi doğru bir tespittir. Halkların önderinin 23 yıl zindanda kalması Kürt halkının soykırımı anlamına geliyor. Aynı zamanda gerçek bir demokrasinin tesis edilmesinin önünde ciddi bir engeldir.

Maalesef Önder Öcalan’a karşı devam eden bir tecrit var. Bu tecridin amacı köleleştirme, diz çöktürme, zulmetme ve asimilasyondur. Tecridi dayatan güçlerin Kürtlere sunduğu başka bir şey yok.

* CPT’nin hazırladığı birçok İmralı raporunda hak ihlallerine dikkat çekilmesine rağmen, insan hakları örgütleri ve CPT bu hukuksuzluklara neden ses çıkarmıyor olabilir?

Uluslararası kamuoyunun Önder Apo’nun tutukluluğuna yönelik yaklaşımı demokrasiye yönelik yaklaşımdır. Bu da siyasi ve otoriter bir yaklaşımdır. Hegemonyaları için dörde böldüğü Kürdistan’ı talan etmeye çalışıyorlar.

Bazı insan hakları kurumlarının görevini sadece yasal olarak ele alamayız. CPT İmralı’da yaşanan hukuksuzlukları biliyor. Fakat görünen o ki dünyadaki hegemon güçlerin sistemi CPT’nin rolünü oynamasına izin vermiyor. Türk devletinin İmralı’da yaptığı ihlalleri ve işlediği suçları dile getirse de bunları sona erdirmek için bir adım atamıyor.

Üstelik bu kuruluşlar, kendilerini dünyaya sunan yasalara göre değil, dünya sisteminin siyasi ve stratejik merkezlerinden ve modernliğinden uzaklaştırılan uluslararası çerçeveye göre hareket ediyorlar. CPT, Kürt halkının davasına ve bölgenin demokratik davasına karşı dünya sistemiyle aynı çizgide.

*Önder Abdullah Öcalan savunmalarında demokratik ulus kavramını dünyaya kazandırdı. Ortadoğu’daki aydınlar ve siyasetçiler Önder Öcalan’ın fikirlerinin Ortadoğu’daki sorunların çözümü olduğu yorumunda bulunuyor. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünya ve bölgemiz ciddi bir kriz içinde. Mevcut sistem ve zihniyetinde bir değişiklik yapılmadan bu kriz halinde yaşamın devam etmesi mümkün değil. Ortadoğu’da toplumlar fikri, siyasi ve kültürel bir boşluk içinde. Büyük Ortadoğu Projesi’nin başarısızlıkları ortada. Ulusçuluk ve İslamcılık projeleriyle halklar üzerinde hegemonya kurulmaya çalışılıyor. Bu nedenle son yıllarda devletlerin çöken sistemlerine karşın Önder Öcalan’ın alternatif olarak ortaya koyduğu demokratik projeler önem kazandı.

Önder Öcalan’ın savunmalarında bahsettiği alternatif çözüm yolları, halkların ve devletlerin dikkatini çekmeye başladı. Özellikle bu fikirlerin hayat bulmaya başlamasıyla birlikte bu dikkat daha da ön plana çıktı. Önder Apo’nun demokratik ulus projesinin bu bölgede DAİŞ’i yok ettiğini söylemek yerinde olacak. Bu temelde dünyanın, devletlerin ve halkların Önder Apo’ya borçlu olduğunu söyleyebiliriz.

*Sizce Önder Öcalan’a uygulanan tecridin Kürdistan ve Türkiye’ye yansıması nasıldır?

Önder Abdullah Öcalan’ın tutuklanması ve tecrit altında tutulması, Kürdistan’ın dört parçasında Kürt sorununun çözülmesini ve Türkiye’nin demokratikleşmesini engellemekte.

Türkiye ve onun arkasındaki güçler tecrit ve öldürme siyasetinden vazgeçerse yeni bir süreç başlar. Türkiye, Erdoğan döneminde de tecridi derinleştirerek devam ettirdi. Kürt halkına yönelik siyasi soykırım operasyonları her yerde devam ediyor. Türk devleti tecrit ve soykırım siyasetinden vazgeçmediği sürece Kürt halkı ve Önder Abdullah Öcalan meşru öz savunmasını yapmaya devam edecektir.

Önder Apo’nun özgürlüğü sağlanmadan bölgede barış ve güvenliğin tesis edilmesi mümkün değil. Kürt sorununun demokratik çözümü ve Kürt halkının, haklarının güvence altına alınmasıyla bölge özgürlük ve demokrasiye doğru yol alabilir.

*Son dönemde Önder Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için çok sayıda inisiyatif açıklandı. Bunları tecridin kaldırılması için yeterli görüyor musunuz?

Kürt halkı ve dostlarının dünyada kurdukları inisiyatifler insani, ahlaki ve yasaldır. Kürt halkının demokratik mücadelesinin bir parçasıdır. Dünyanın pek çok halkı ve birçok entelektüel, sanatsal, kültürel ve siyasi kesimi, kendilerini, özgürlüklerini ve aydınlık geleceğini, Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünde görmektedir.

Halk Savunma Güçleri (HPG), YJA-Star ve çoğulcu direnişin büyük çabalarıyla, Önderliğin özgürlüğüne yönelik bu girişimler ve kampanyalar, sonuç verebilir. Kürt halkı ve demokratik kamuoyu Önder Öcalan’a yönelik tecridi temel gündemi yaparak, Türk devletini Kürt halkına yönelik düşmanca yaklaşımı terk etmeye zorlayacaktır.

(rr)

ANHA