​​​​​​​Dr. Muhammed Zeki Al Elufi: Kürt önderi üzerindeki tecrit kabul edilemez

Reportaj Summay

​​​​​​​Dr. Muhammed Zeki Al Elufi: Kürt önderi üzerindeki tecrit kabul edilemez
10 Nov 2021   02:51

ABD’nin, Türkiye’nin işlediği savaş suçlarından ceza almasını engellediğini söyleyen Dr. Muhammed Zeki Al Elufi, Kürtlere yönelik saldırı tehditlerinin ve Önder Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için uluslararası alanda çalışma yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye halklarına yönelik saldırı ve tehditlerini her geçen gün arttırırken, Başûrê Kürdistan’da ise gerillaya karşı kimyasal silah kullanarak savaş suçu işliyor. Bir bütünen Kürt halkını yok etmek isteyen Türk devleti Önder Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi de üst seviyede sürdürüyor.

Savunma ve Askeri Uzman ve Nasır Yüksek Askeri Akademisi Danışmanı Dr. Muhammed Zeki Al Elufi, Türk devletinin Kürtlere karşı kimyasal silah kullanması, Önder Abdullah Öcalan üzerinde devam eden ağırlaştırılmış tecrit ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarının direnişine ilişkin ANHA’nın sorularını yanıtladı.

*Uluslararası anlaşma ve kanunlara göre kimyasal silah kullanılmasının sonuçları neler oluyor?

Kimyasal madde içeren silahlar zehirli kimyasallardır. Mühimmat, roket, silah gibi teçhizatlarda kullanılan ve zehirli özellikleri olan bu maddeler, insanlarda ve hayvanlarda hasara, ölüme ve geçici felçlere neden olur. Bu nedenle kimyasal silahlar olarak adlandırılan ve büyük hasara neden olan silahlar olarak sınıflandırılırlar.

1925 yılından bu yana bilinen kimyasal silahlar, 193 ülke tarafından yasaklandı. Bu ülkeler Kimyasal silahların üretimini, stoklanmasını ve kullanımını yasaklayan bir anlaşma imzaladı. Anlaşma 29 Nisan 1997’de uygulamaya konuldu. 8’inci maddeye göre anlaşma Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW) tarafından yönetiliyor. 10 ve 12’nci maddelere göre kimyasal silah tehdidi altında bulunan veya doğrudan kimyasal silah saldırısına uğrayan devletler korunmalı ve desteklenmelidir. Devletin korunması için gerekli tedbirler ve güvenceler alınmalı, bu silahları kullanan ve antlaşmayı yerine getirmeyen devletler de cezalandırılmalıdır.

*Türk devleti onlarca kez Kuzey ve Doğu Suriye ile Başûrê Kurdistan bölgelerine karşı kimyasal silah kullandı. Ayrıca Bakûrê Kurdistan’ın Nisebin ilçesinde de beyaz fosfor kullandı. Ancak uluslararası toplum bunlara karşı bir tutum sergilemedi. Bu sessizliğin nedeni nedir?

Bu ABD’nin Ortadoğu’yu tanımlamasıyla ilgilidir. Kimyasal silahların yasaklanması anlaşmasının maddelerinin uygulanmaması yönünde verilen cezalar Türkiye’ye verilmedi. Bu yüzden Türkiye Irak, Suriye ve İran’da Kürtlere karşı kimyasal kullanıyor. Türkiye'nin Kuzey Irak, Suriye ve İran'daki Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmasına ABD tepki göstermez. Çünkü Türkiye NATO’nun üyesidir ve Türkiye’nin cezalara tabi tutulmaması Türkiye ve ABD’nin bölgedeki çıkarlarına bağlıdır. Bu nedenle ABD tutumuyla Türkiye’ye yaptırım uygulama kararlarına müdahale ediyor.

*Türk devleti 9 Ekim 2019’da Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırdı. Saldırıların 3’üncü gününde beyaz fosfor kullandı. Mihemed Hemid adlı çocuğun vücudunda ortaya çıkan yaralar beyaz fosfor kullanıldığının kanıtıydı. Birçok uluslararası ve yerel hukuk örgütü inceleme yapması için OPCW’ye çağrı yaptı. Ancak örgüt, “Beyaz fosfor kimyasal madde değildir” cevabını verdi. 1980 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne göre beyaz fosforun sivillere karşı veya sivillerin yaşadığı bölgede düşmana karşı kullanılması savaş suçudur. OPCW’nin cevabını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devletinin genç, yaşlı ve çocuklara karşı beyaz fosfor kullanması savaş suçudur ve kanun dışıdır. Beyaz fosfor, oksijen içeren bir silahtır. Toprağa girince zarar veriyor. Nehir ve su kaynaklarına girince de balıklara ve canlılara zarar veriyor. Beyaz fosforun vücudu yakan bir etkisi var ve kemiğe kadar ulaşabiliyor.

Fosforun kullanılmasının kanun dışı olup olmadığı yönünde tartışmalar var. Ancak önemli olan şu ki sivillere karşı kullanılması kanun dışıdır ve uluslararası alanda yasaklanmıştır. Dünyadaki birçok insani örgüt kullanılmasını yasaklamıştır.

Askeri tanımlamaya göre yakıcı bir silahtır ve sivillere karşı kullanılamaz.

*Özellikle Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne, Türk devletinin saldırılarına karşı durma çağrılarının yapıldığı bu dönemde Suriye ve Irak halklarına karşı kimyasal silah kullanılması konusu uluslararası alanda nasıl tartışılacak?

Kürdistan halkının mücadelesinin anlaşılması ve parlamento çalışmalarında yer verilmesi için kimyasal silah kullanımını, Avrupa devletlerinin girişimleri aracılığıyla uluslararası alanda gündeme getirebiliriz.

Kürtlere karşı terör suçlaması ret edilmelidir. Kürt önderi üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit asla kabul edilemez. Çünkü (Önder Apo) devrimci halk hareketinin temsilciliğini yapıyor.

Özellikle Avrupa devletleri Kürtlere yönelik insanlık dışı ihlallere karşı sessiz kalmamalıdır.

Türkiye’nin şantaj için kullandığı göçmen kozu durdurulmalıdır. Özerk Yönetim’in sahada tanınması için Birleşmiş Milletler (BM) ile çalışmalar yapılmalıdır.

Kuzey ve Doğu Suriye’deki durumun tanınması için BM, ABD ve Rusya ile ilişkiler geliştirilmelidir.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin tanınması ve Türkiye tehlikesinin kaldırılması için Avrupa’da barış kongresi yapılmalıdır.

Arap devletleri ve Arap Cumhuriyeti’nden istediğimiz Avrupa’da Kürt mücadelesi için bir barış kongresi gerçekleştirilirse yukarda hatırlattığımız hususları dikkate almaları ve bize destek vermeleridir.

ANHA