​​​​​​​Emîne Osê: Halkımıza ve askeri güçlerimize güveniyoruz

Türk devletinin saldırı tehditlerini değerlendiren Emîne Osê, “Halkımıza ve askeri güçlerimize güveniyoruz” açıklamasında bulundu.

​​​​​​​Emîne Osê: Halkımıza ve askeri güçlerimize güveniyoruz
26 Oct 2021   23:43
HABER MERKEZİ– ZANA DENIZ

İşgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditlerini değerlendiren Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Emîne Osê, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının işgalcilere gereken cevabı vereceğini söyledi. Askeri güçlerin her türlü saldırıya karşı halkları savunmaya hazır olduğunu vurgulayan Emîne Osê, küresel güçlerin tehditler karşısındaki rolünü oynamasını istedi.

Emîne Osê’nin sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

*Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırma tehdidinde bulundu. Tehditlerin ardından Kobanê’de SİHA’larla sivillere yönelik saldırılar yapıldı. Açıklamaları ve saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan’ın 11 Ekim’deki açıklamaları sıradan değildi. Tehditlerin ardından içinde Kobanê Toplumsal Adalet Meclisi Eş Başkanı’nın bulunduğu araç SİHA ile hedef alındı. Özerk Yönetim olarak bu tür ahlaksız saldırıları şiddet kınıyoruz.

Türk devleti bu açıklamalarla hiçbir uluslararası hukuku kabul etmediğini gösteriyor. Rusya ve ABD’nin ateşkes için söylediği sözleri de kulak ardı ediyor. Son saldırılar ilk defa yapılmadı. Her geçen gün artan bir saldırı sürecini yaşıyoruz. Suriye krizinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesini istiyorlar.

Diğer yandan Türk devletinin içeride yaşadığı bir sıkışmışlık söz konusudur. Erdoğan seçimler öncesinde Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal etmek istiyor. Seçime kadar içerideki sorunların konuşulmasını engellemek için dikkatleri dış politikaya çekiyor.

*Bu dönemde Kuzey ve Doğu Suriye halklarından ve küresel güçlerden beklenen nedir?

Bu süreçte Kuzey ve Doğu Suriye halklarının gerçeği görmesi ve uyanık olması gerekiyor. Kuzey ve Doğu Suriye’ye bu dönemde yapılan saldırılar diğer saldırılardan farklıdır. Bu dönemde yapılan saldırılar doğrudan bölgenin huzur ve güvenini hedef alıyor. Bu tür saldırılarla halkın psikolojisi bozulmak isteniyor.

Kuzey ve Doğu Suriye halklarından beklenen birliklerini güçlendirmeleri ve bölgelerine yönelik her türlü saldırıya durmalarıdır.

Uluslararası kamuoyu da Türk devletini imzaladığı anlaşmalara uymaya zorlamalıdır. Aksi takdirde gerekirse Türk devletine yaptırımlar uygulamalı ve uymaya zorlamalıdır.

*Türk devleti uluslararası güçlerin çekişmesini fırsata dönüştürerek Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırıyor. Sizce şu an Erdoğan neyi fırsat bilip yeni tehditlerde bulunuyor?

AKP yönetimindeki Türk devleti ve Recep Tayyip Erdoğan sürekli olarak krizleri ve karışıklıkları fırsata dönüştürmeye çalışıyor. Arap ülkelerinde başlayan protestolardan faydalandı. Şimdi de Suriye’de büyük bir pay koparmaya çalışıyor. Suriye’ye yönelik müdahaleleri inanılmaz boyutlara ulaştı. Bazı devletler üzerinden Suriye’deki Anayasa çalışmalarını kendi güdümüne aldı. Suriye için kurulan tüm platformlara el atarak orayı bozdu.

Türk devleti attığı her adımla Suriye’de çözüm görüşmelerini bozdu. Suriye halklarının krizi çözmesine fırsat vermedi. Askeri ve siyasi olarak Suriye krizinde olumsuz bir rol oynadı.

Suriye krizi başladığında DAİŞ gibi terörist gruplar üzerinden Suriye’deki çıkarlarını gerçekleştirmeye çalıştı. Ajandasının bu çeteler üzerinden gerçekleşemeyeceğini görünce doğrudan kendisi saldırmaya başladı. Bu saldırılar Türk devletinin maskesini de düşürdü.

Halen gözü doymuş değil. Suriye topraklarının bir bölümünü işgal ettiği gibi daha fazla işgal harekatlarına girişti. Fırsat bulması halinde işgal alanlarını genişletmekten geri durmayacaktır.

*Özerk Yönetim ile Rusya ve ABD arasında yapılan görüşmeleri ve Şam hükümetinin Türk devletini suçlayan açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye krizinin çözümü için Özerk Yönetim her zaman hazırdır. Özerk Yönetim’in amacı Suriye halklarının acılarını demokratik projelerle sona erdirmektir. Bunun yolu da Suriye’de iç diyalogdan geçiyor. Ama maalesef Şam hükümeti her zaman katı kurallarla krize yaklaştı. Özerk Yönetim’in çözüme yönelik açıklamalarına olumlu bir yaklaşım sergilemedi. Özerk Yönetim dünyada bulunan tüm temsilcileri aracılığıyla Suriye krizine olan yaklaşımını duyurdu. Rusya ve ABD’de yapılan görüşmelerin temelinde de bu vardı.

Özerk Yönetim kurulduğu günden beri hiçbir dış güce sırtını vermiyor. Türk devletinin 2019 yılının sonunda Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlattığı saldırılarda da QSD tek başına direndi. Özerk Yönetim’in güvendiği tek güç halkın ve QSD’nin gücüdür. QSD bölgemize yönelik her türlü saldırıya gereken karşılığı vermeye devam edecektir.

*Kuzey ve Doğu Suriye eş yaşam ve demokratik değerler açısından dünyada örnek bir proje oldu. Türk devletinin bu bölgeye yönelik tehditleri Ortadoğu’yu nasıl etkiler?

Mevcut durumda Suriye’de bulunan gerek muhalif gerek hükümet yanlısı güçler olsun kendimizi karşılaştırdığımızda Suriye’deki en demokratik projenin Özerk Yönetim projesi olduğunu görürüz.

Eksikliklerine ve kısıtlı imkanlarına rağmen her türlü saldırıya karşılık vermeye devam ediyor. Saldırılar olmasaydı Özerk Yönetim, Suriye’nin kuzey ve doğusunda güvenlik ve istikrarı çoktan tesis etmişti. Özerk Yönetim projesinin bütün Suriye için örnek alınmasından korkan güçler Özerk Yönetim’e yönelik saldırıları körüklüyor.

Halkımız bu saldırılara karşı güçlü bir tutum sergilemelidir. Türk devletinin işgal saldırılarına karşın askeri güçlerle birlik olmalı ve her türlü desteği sağlamalıdır.

(rr)

ANHA