TC’nin ‘ateşkes anlaşması’ gölgesinde yeni saldırı hazırlığı

Rusya arabuluculuğunda iki yıl önce imzalanan “ateşkes anlaşmasına” rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’de suç işlemeye devam eden işgalci Türk devleti, yeni saldırı hazırlığında.

TC’nin ‘ateşkes anlaşması’ gölgesinde yeni saldırı hazırlığı
21 Oct 2021   23:53
HABER MERKEZİ-ZANA SEYDÎ

Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine yönelik düşmanlığına devam eden işgalci Türk devleti, yıllardır kendini garantör güç olarak gösteren Rusya’nın gözünün önünde sivilleri zorla yerlerinden göç ettiriyor, tarihi yerleri yakıp yıkıyor ve buna benzer birçok savaş suçu işliyor. Türk devleti iki yıl önce imzalanan ateşkes anlaşmasını ilk günden bu yana ihlal ediyor.

Serêkaniyê ve Girê Spî’nin işgalci Türk devleti tarafından işgal edilmesinden sonra 22 Ekim 2019’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında bir anlaşma imzalandı. Anlaşma kapsamında Türk devletinin sınır bölgelerinde yeni işgal saldırıları gerçekleştirme bahanelerinin önünün kapatılması için QSD sınır hattından 32 km derinliğinde geri çekildi. 

Türk devletinin Cizre Bölgesi, Fırat Bölgesi, Minbic ve Şehba kantonuna kadar olan bölgelere dönük işgal saldırılarına rağmen ateşkes anlaşması güvencesi veren Rusya anlaşmadan bu yana işgalci Türk devleti ve çetelerinin sivillere karşı devam eden vahşi suçlarına sessiz kalmaya devam ediyor.

‘İŞGALCİ TÜRK DEVLETİ VE ÇETE GRUPLARI SALDIRILARINI ARTTIRDI’

QSD’ye bağlı askeri kaynaklara göre işgalci Türk devleti 2 yıl içinde üslerinden M4 Karayolu üzerindeki bölgelere ağır silahlarla 450 saldırı gerçekleştirdi. Türk devletine bağlı gruplar 90 kez bölgeyi işgal girişiminde bulundu. Ancak işgalci Türk devleti bağlı çete gruplarının bütün girişimleri ve saldırıları başarısız oldu ve Türk devleti çeteleri ağır kayıplar verdi.

Ajansımızın verilerine göre işgalci Türk devleti ateşkes anlaşmasından bu yana olan 2 yıllık süre içinde Til Temir’in 48 köyünü, Eyn İsa, Şehba ve Minbic bölgelerini birçok kez top ve füzelerle bombaladı. Türk devleti son süreçte misket bombaları da kullandı.

İşgalci Türk devleti 9 ay içinde Serêkaniyê ve Girê Spî bölgelerinde 12 üs kurdu. Bunlarla birlikte M4 Karayolu ve Til Temir ile Eyn İsa beldeleri çevresinde kurduğu üslerin sayısı 20’ye ulaştı.

Rus güçleri işgalci Türk devletinin saldırılarıyla eş zamanlı olarak bölgeden çekiliyor ve zaman zaman hedef alınan bölgelerdeki üslerini boşaltıyorlar.

AKP’li Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD ve Rusya ile yaptığı görüşmelerin ardından 11 Ekim’de yaptığı açıklamada Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine saldırı tehdidinde bulundu.

‘ANLAŞMA NASIL YAPILDI’

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, ateşkes ve Erdoğan’ın bölgeye dönük tehditlerine ilişkin ajansımıza konuştu.

Rusya ve Türkiye arasında 17 Ekim’de yapılan anlaşmadan önce Ankara ile Washington arasında bir anlaşma yapıldığını belirten Bedran Çiya Kurd, “ABD onayıyla Cizre ve Fırat bölgeleri arasındaki coğrafyanın işgal edilmesi ardından Trump Türk devletinden kendisine belirtilen sınırlara kadar durmasını istedi. Türk devletine Suriye topraklarında Serêkaniyê ve Girê Spî arasındaki 30 km derinlikteki alanda durmasını istedi. Ancak Türk devleti bir kez daha Cizre ve Fırat bölgeleri arasındaki bölgeyi işgal etmeye çalışıyor” dedi.  

ABD’nin Minbic, Reqa ve Kobanê’den çekilmesinin Rusya’nın koordinesiyle gerçekleştiğini belirten Bedran Çiya Kurd, “Dolayısıyla Erdoğan ile Putin arasındaki anlaşma Kuzey ve Doğu Suriye’de ortak koordinasyona dayanıyordu. Özerk Yönetim ile Türkiye arasında asla bir anlaşma yok” ifadelerini kullandı.

Rusya işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine dönük uygulamalarına karşı utanç verici tepkiler gösterse de Türk devletinin bölgede karışıklık çıkarma ve istikrarı bozma çerçevesinde saldırıları devam ediyor.

‘TÜRK DEVLETİNİN DEVAM EDEN SALDIRILARI DAİŞ’İN YENİDEN CANLANMASINA FIRSAT VERİYOR’

Garantör güçlerin işgalci Türk devletinin suçları karşısındaki sessizliğine dikkat çeken Bedran Çiya Kurd, “İşgalci Türk devletinin suçlarına karşı sessizlikleri o devletler için sorundur. Onlar Türk devleti ile ateşkes anlaşması yaptı. Bu da anlaşma maddelerinin ihlal edildiği anlamına geliyor. Garantör güçleri aktif olmalı ve Türk devletinin uygulamalarına karşı ciddi tutum göstermeliler. Sessizlikleri Türk devletinin sivillere karşı suç işlemesine yol açıyor” ifadelerini kullandı.

İşgalci Türk devletinin saldırılarının DAİŞ’e karşı mücadeleye etkilerine dikkat çeken Bedran Çiya Kurd, “Türk devletinin saldırıları DAİŞ’in yeniden canlanmasına fırsat veriyor. Bu durum bölge güvenliğini tehdit ediyor ve Suriye krizinin siyasi çözüm çalışmalarına olumsuz etki ediyor. Türk devleti engel oluyor ve uluslararası toplumun DAİŞ’i bölgede yok etme mücadelesini zayıflatıyor. Her gün gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle Suriye’deki yurttaşların çoğunluğu Avrupa devletlerine göç etmek zorunda kalıyor. Bu da uluslararası ve bölgesel kriz yaratıyor” şeklinde konuştu.

RUSYA VE ABD ANLAŞMIŞ OLSA BİLE BAZI SORUNLARIN ORTAK ANLAYIŞA İHTİYACI VAR’

Ajansımız, son 2 yılda Türk devletinin Şam hükümetinin askeri karargahlarına yönelik çok sayıda hükümet askerinin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan onlarca topçu ateşi ve saldırısını belgeledi. Şam hükümeti ise saldırılara bir karşılık vermedi.

Suriye krizinin çözümüne ilişkin Şam hükümetinin adım atamayacağını belirten Bedran Çiya Kurd, Suriye'deki uluslararası güçlerin sorumluluklarına göre tutum almaları gerektiğini söyleyerek bu konuda daha olumlu bir rol oynamalarını istedi.

Şam hükümetinin Türk devletine yönelik sert açıklamalarına ilişkin Bedran Çiya Kurd, “Rusya ve ABD, Suriye kriziyle ilgili bir takım tartışmalı konularda anlaşmaya varmış olsa bile, bazı sorunların ortak bir anlayışa ve çözüme ihtiyacı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.

Bazı Arap devletleri ve Şam hükümeti arasında başlayan diyaloga değinen Bedran Çiya Kurd şu yorumda bulundu: “Bazı Arap devletlerinin Şam hükümetiyle ilişkisi bulunuyor. Bu gelişmeler Şam hükümetinin Suriye’nin tüm topraklarında yeniden egemenliğini sağlamak isteme çabalarına olumlu yansıyor. Şam’dan verilen mesajlar, tüm devletlere güçlerini Suriye’den çekme çağrıları yapıldığını gösteriyor. Şüphesiz bu mesajlar Özerk Yönetim’e de veriliyor.”

Şam hükümetine var olan tutum ve bilincini değiştirmesi çağrısında bulunan Bedran Çiya Kurd, Şam hükümetinin içinde bulunulan duruma göre krizi ele almasını, topraklarında var olan işgali bitirmesi için Suriyelilerin kendi aralarındaki diyalogları güçlendirmesini istedi.

‘RUSYA’NIN TUTUMU NET DEĞİL’

Girê Spî ve Serêkaniyê’nin işgal edilişinin ikinci yıldönümünde QSD Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed ajansımıza konuşmuş ve “Rusya ve Türk devleti arasında gizli bir anlaşma yapılmış olabilir. Rusya bölgemize yönelik her gün gerçekleştirilen saldırıları ve sivil katliamları durdurabilir. Rusya garantör ülke olarak bölgede bulunuyor ama tutumu net değil. Bu sessizlik bir amacı olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullanmıştı.

Newroz Ehmed konuşmasına şu şekilde devam etmişti: “Güçlerimiz kendilerini korumak ve işgalci Türk devletinin saldırılarına cevap vermek zorunda. Bunun yanı sıra Rusya’nın net olmayan tutumunun yanında, ABD ve Uluslararası Koalisyon devletlerinin sessizliği bölgede güvenliğin olmamasına neden oluyor.”

ZORLA GÖÇERTME

1 Ekim 2019 tarihinde Erdoğan ve Putin arasında ateşkesin sağlanmasına ilişkin Soçi’de bir toplantı gerçekleştirildi. Erdoğan toplantıda Türkiye’de 350 bini Kürt olmak üzere 3 milyon 650 bin Suriyeli mülteci olduğunu söyleyerek topraklarına dönmeleri için kolaylık sağlayacağını belirtti.

Verilere göre işgalci Türk devletinin Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî bölgelerini işgal etmesinden dolayı yaklaşık 600 bin kişi zorla yerinden edildi.

İŞGALCİ TÜRK DEVLETİNİN SİHA’LI SALDIRILARI

İşgalci Türk devletinin insanlık dışı saldırılarI bunlarla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda sivil evleri ve İç Güvenlik Güçleri Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) tarafından hedef alındı.

İşgalci Türk devletinin Silahlı İnsansız Hava Araçlarıyla (SİHA) yaptığı saldırılardan bazıları şöyle:

23 Haziran 2020'de Kobanê yakınlarındaki Helincê köyüne düzenlenen SİHA’lı saldırıda üç Kürt kadın şehit oldu.

Temmuz 2020'de Cizre bölgesine bağlı Dirbêsiyê kentinde 3'ü Rus askeri olmak üzere 6 kişi yaralandı. Birkaç hafta sonra Türk devletine ait Silahlı İnsansız Hava Aracı Dêrik yakınlarındaki Mezrî köyünü bombalayarak 2 sivili şehit etti.

Ağustos ayında Türk devleti Şehba’da sivillere karşı SİHA’larla bombalı saldırı gerçekleştirdiğinde, aynı anda Qamişlo ile M4 arasındaki Elî Fero yoluna ve Til Temir'e saldırdı.

Son olarak 20 Ekim'de Kobanê'nin merkezine düzenlediği Silahlı İnsansız Hava Aracı saldırısı sonucu 2 sivil şehit oldu ve 3 sivil yaralandı.

TÜRK DEVLETİ SUYU BÖLGEYE KARŞI BİR SİLAH OLARAK KULLANIYOR

Türk devletin sadece askeri olarak bölgeye saldırmıyor bunun yanında elindeki su silahını da kullanıp bölgeyi zor duruma sokmak ve teslim almak istiyor.

İşgalci Türk devletine bağlı çetelerin işgal ettiği Elok İstasyonu’ndaki su kesintisi, yaz aylarında Hesekê'de bir milyona yakın insanı susuz bırakarak bir insani felakete neden oldu.

Ayrıca işgalci Türk devleti, Fırat Nehri suyunun Suriye'ye akışını azaltıyor. Son 9 ayda Fırat Nehri'nin su seviyesi önemli ölçüde düşerek Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerindeki insanların içme suyu ihtiyacını olumsuz etkiledi. Ayrıca Fırat Nehri kıyılarındaki elektrik saatlerindeki ve 500 km uzunluğa kadar olan tarlalardaki verimi de azalttı.

27-28 Eylül tarihlerinde düzenlenen Kuzey ve Doğu Suriye Uluslararası Su Çalıştayı’nda Türk devletinin politikaları ve suyun Kuzey ve Doğu Suriye, Irak ve Suriye’ye karşı bir silah olarak kullanılması kınandı. Uluslararası hukuku ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye devletine dava açılacağı belirtildi.

ANHA