Adem Uzun: Türk devleti Ortadoğu’daki istikrarsızlığı körüklüyor

Türk devletinin dünyanın gözü önünde Kürt halkına karşı kimyasal silah kullandığını belirten Adem Uzun, “Türk devletinin gerilla karşısında ilerlemesi durumunda bütün Kürdistan ve Ortadoğu’yu yeni bir savaş süreci bekleyecektir” uyarısını yaptı.

Adem Uzun: Türk devleti Ortadoğu’daki istikrarsızlığı körüklüyor
20 Oct 2021   04:27
HABER MERKEZİ- ZANA DENİZ

Başûrê Kurdistan’ın Metîna, Zap ve Avaşîn bölgelerine yönelik gerçekleştirdiği işgal saldırılarında gerilla karşısında ilerleme sağlayamayan işgalci Türk ordusu, sıkıştıkça kimyasal silaha başvuruyor.

İşgalci Türk devletinin Kürt halkına karşı devreye koyduğu imha konseptinin gerilla direnişine çarptığını ifade eden KNK Üyesi Adem Uzun, ANHA’ya yaptığı değerlendirmesinde Türk ordusunun dünyanın gözleri önünde kirli savaş yöntemini devreye soktuğunu ve gerilla güçlerine karşı bu temelde de kimyasal silah kullandığını belirtti.

Türk devletinin Kürt halkına karşı soykırımcı bir tutum izlediğinin altını çizdiğini söyleyen Adem Uzun, “Türk devleti kirli ve illegal savaş yöntemi olarak Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanıyor. Yakın dönemde Kürt halkını Başûrê Kurdistan’da bulunan köylerden göçertmeyi ve bölgeyi insansızlaştırmayı amaçlıyor. Türk ordusunun Kürde karşı geliştirdiği imha siyasetinin karşısında duran tek güç PKK’dir. Türk ordusu, gerillanın savaş tünellerindeki büyük direnişini kırmak ve halkın gözünü korkutmak için kimyasal gazlar kullanıyor” dedi.

‘GERİLLA KARŞISINDA BAŞIRILI OLURSA SAVAŞ MUSUL-KERKÜK’E UZANIR’

Türk ordusunun işgal saldırısında başarılı olması durumunda savaşı Başûrê Kurdistan’a yayarak Musul, Kerkük ve Şengal’e kadar ilerlemek istediğine dikkat çeken Adem Uzun; “Türk devleti Başûrê Kurdistan’a yönelik saldırısında bütün uluslararası teknolojiyi kullanıyor. Bütün bu tekniğin karşısında gerilla yeni dönem taktikleriyle işgalcilere karşı büyük bir direniş yürütüyor. Savaş tünellerinde sürdürülen direniş ile tarumar olan Türk ordusu, Kürt halkının evlatlarına karşı kimyasal silah kullanmaya başladı. Bu şekilde Kürt halkına karşı soykırım uygulamalarında ısrar ediyor” değerlendirmesini yaptı.

“Türk devletinin savaş tünellerine kimyasal gazlarla saldırarak Kürt halkını teslim almayı amaçlıyor” diyen Adem Uzun değerlendirmesini şöyle sürdürdü; “Kürt halkını özgürlüğünü ve mücadelesini savunan gerilla büyük bir direniş sergiliyor.  Türk ordusunun gerillalara karşı kimyasal silah kullanmasına ilişkin uluslararası birçok kuruma çağrı yapılmasına ve delil sunulmasına rağmen insan hakları kurumları kendi bağlı oldukları devletlerin gölgesinde kaldılar. Bu durum devletler ile uluslararası insan hakları kurumlarının arasındaki çıkar ilişkisi ortaya koyuyor.”

KCK ve PKK yöneticilerinin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) ve UNİCEF gibi birçok kuruma saldırılarda kullanılan kimyasal gazlarının yerinde incelenmesi için çağrılar yaptığına dikkat çeken Adem Uzun, “Özellikle KCK bu konuda mektup yollayarak çağrıda bulundu. Şu ana kadar bu kurumlar herhangi bir olumlu veya olumsuz açıklama yapılmış değil. Bu kapsamda İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, ABD ve Rusya’ya mektuplar gönderilerek incelemelerde bulunmaları çağrısı yapıldı. İngiltere ve Almanya mektupların kendilerine ulaştığını, teslim aldıklarını, süreci yakından takip ettiklerini ve Türk devletini teröre karşı verdikleri mücadeleden kaynaklı destekledikleri açıklamasında bulundu. Türk devleti meşru olan bir başka ülkenin topraklarına saldırdığından kaynaklı aslında suç işliyor. Onu destekleyen ülkelerde bu suça ortak oluyorlar. Hukuksal ve evrensel normlardan uzak bir şekilde, kendi uluslararası sözleşmelerini yok sayıyorlar. Bu devletler bir bütün olarak toplumu ve halkları kendi çıkar siyasetlerine kurban ediyorlar. Bu ülkelerde yaşayan halkların, Türk devletinin işgalci saldırılarına her fırsatta karşı durduklarını görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Çevre köylerde yaşayan sivillerin de kimyasal saldırılardan etkilendiğini kaydeden Adem Uzun, “Geçtiğimiz günlerde köylülerin de kullanılan kimyasal gazlardan etkilendiği basına yansımıştı. Bu konunun da araştırılması için bölgeye sivil heyetlerin gitmesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Avrupalıların da aralarında bulunduğu heyetler Başûrê Kurdistan’a geçmek istemiş, fakat heyetler KDP tarafından engellenmişti. Diğer yandan Irak hükümeti şu ana kadar süren işgal saldırılarına karşı sessizliğini koruyarak Türk devletiyle çeşitli askeri anlaşmalar yapmayı sürdürüyor. Irak ve Başûrê Kurdistan hükümeti Türk devletinin işlediği savaş suçuna ortak oluyorlar” dedi.

Saddam Hüseyin’in de 1986-1990 yılları arasında Kürt halkına karşı kimyasal silah kullandığını hatırlatan Adem Uzun, “Binlerce insanımız kimyasal saldırılarda katledildi. Bugün de aynı yöntemi Erdoğan ve Türk devleti uyguluyor. Uluslararası güçler hem o süreçte hem de bugün sessiz. O süreçte neden çıkarlarından kaynaklı müdahale etmiyorlardı. O dönemde umutlarını Saddam’a bağlamışlardı fakat çıkarları bittiğinde hemen Saddam’a karşı operasyon yaptılar. Yine aynı yerden baktığımızda Kürt halkına karşı Türk devleti bu defa da bu silahları kullanıyor. Bu devletlerin sessizliği onların meşruluğunun sorgulanması anlamını da taşıyor. Kürt halkı her yerde sessizliğe karşı alanlara çıkarak Türk devletinin kimyasal silah kullanmasının cezalandırılmasını talep etmeli” ifadelerini kullandı.

İşgalci Türk devletinin saldırılarının sadece gerilla güçlerine değil bütün Kürt halkına yönelik olduğunu belirten Adem Uzun değerlendirmesini şöyle bitirdi: “Kürt halkı bu saldırılarla tasfiye edilmek isteniyor. Bu bakış açısıyla yaklaşıp Türk devletinin saldırılarının önüne geçmeliyiz. Türk devleti Ortadoğu’da yeni istikrarsızlığın da önünü açmaya çalışıyor. Gerilla karşısında ilerlemesi durumunda bütün Kürdistan ve Ortadoğu’yu yeni bir savaş süreci bekleyecektir. Halkımız her yerde verilen gerilla direnişini sahiplenerek, savaş tünellerinde ortaya konulan bu direnişi her yere yaymalıdır. Aynı zamanda bu işgalci saldırılarda yer alanları teşhir etmeliyiz. Kürt halkı açısından bıçak kemiğe o kadar yakınlaşmışken hiç kimse bu saldırılara gözlerini kapatamaz.”

Ne olmuştu:

İşgalci Türk devleti, 13 Ekim günü Serêkaniyê’de yasaklı beyaz fosforla sivil halkı hedef aldı. Kimyasal silah ile gerçekleştirilen saldırıda aralarında çocuklarında olduğu onlarca kişi yaralanmıştı.  Kimyasal Silahların Yasaklanma Örgütü (OPCW) bilgileri yerinde araştıracağını söylerken, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli 17 Ekim günü Örgüte 30 Bin Euro para verdi.

https://hawarnews.com/tr/haber/turk-devleti-kimyasal-silahlarin-yasaklanmasi-orgutune-rusvet-mi-odedi-h19489.html?fbclid=IwAR3irlOb1ptfQHnD1YL1H9_toK8Jfm_wqx-siSVpsdkuL9NUGvfyNkdK3Io