Rusya’nın saldırıları ve Türkiye’nin çelişkili açıklamaları.. Erdoğan-Putin neyi tartışacak?

Putin ve Erdoğan görüşmesinin yaklaşmasıyla beraber gözler bir kez daha Soçi'ye çevrilirken, Türkiye-Moskova arasındaki gerilime karşılık Rusya’nın İdlib sahasındaki ilerleyişi devam ediyor. Acaba Soçi görüşmesinden sürpriz sonuçlar çıkacak mı?

Rusya’nın saldırıları ve Türkiye’nin çelişkili açıklamaları.. Erdoğan-Putin neyi tartışacak?
28 Sep 2021   06:43
HABER MERKEZİ – YEHIYA EL-HEBÎB

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov Pazar günü yaptığı açıklamada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki günlerde Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceğini söyledi. 29 Eylül’de gerçekleşeceği açıklanan görüşmenin ana gündem maddelerinin Suriye ve İdlib olması bekleniyor.

Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Selah Qîrata konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantının klasik bir görüşme olacağını söyleyen Selah Qirata, Suriye’deki gelişmelerin konuşulacağını ifade etti.

Peskov açıklamasında iki ülke başkanının İdlib konusunda anlaşmaya vardığını ancak terör saldırılarının anlaşmanın hedefine ulaşmasını engellediğini belirtti. Bunun kabul edilemez ve tehlikeli bir durum olduğunu vurgulayan Peskov, Suriye’de çözümü zorlaştıran hamlelerin karşısında olacaklarını ifade etti.

Bir aydan uzun süredir Rusya savaş uçakları İdlib semalarında uçuyor. Zawiye Dağı’nın büyük bir bölümünü bombalayan Rusya savaş uçakları, çok sayıda Türk noktasını da hedef aldı.

Toplantının ana gündem maddesinin İdlib olacağını söyleyen Selah Qirata, Türk devletinin Milli Ordu adı altındaki çetelerle Suriye’deki birçok yeri işgal ettiğini belirtti. Türk devletinin 4 farklı operasyonla Suriye’nin topraklarının bir bölümünü işgal ettiğini hatırlatan Selah Qirata, Suriye’ye yönelik ambargonun uygulanmasının önüne geçilmesi için görüşmede yeni bir anlaşmanın sağlanabileceğine işaret etti.

Erdoğan ve Putin arasında Mart 2020’de yapılan görüşmenin ardından yapılacak olan ilk görüşmeye kadar İdlib’de birçok gelişme yaşandı. Önceki görüşmede iki taraf İdlib’de ateşkes konusunda anlaşmıştı ancak şimdiye kadar anlaşma pek de uygulanmadı. Anlaşmaya göre Türk devleti 6 km derinliğinde bir güvenli bölge açmak için geri çekilecekti.

Şam hükümetinin kontrolünde bulunan M4 Karayolunda son dönemde Rusya-Türkiye devriyeleri düzenlenmişti ancak bu devriyeler kısa zamanda durduruldu.

Selah Qirata değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan-Putin arasındaki ilk görüşmede ateşkes kararı alınmıştı. Ancak bu karar pratikte pek karşılık bulmadı. Bu süreçte yaşanan çatışmalar Suriye’yi yordu. Şam hükümeti bölgede hâkimiyet kuramadı.”

Selah Qirata; “Koordine yoluyla ikinci süreçte görüşme sağlandı fakat burada da bir sonuç çıkmadı sadece askeri saldırıların biraz durmasına izin verdi. Buradan havan ve füze darbelerinden bahsediyorum. Burada ya ateşkesin sağlanması gerektiği ya da Rusya veya Şam hükümetinin saldırılarını durdurulmasının istendiği söyleniyor” dedi.

Bu toplantının amacının askeri saldırıları koordine edilmesi olduğunu belirten Selah Qirata, “Suriye topraklarının bir devletin kontrolü altına gireceğini söylüyorum. Yıkılmış ve yenilmiş devlet. Türk devleti yüz yıl geriye gitti. Çünkü toplumun alt yapısı yok edildi ve fitne çıkarıldı. Bunların yanında unutmayalım ki ordu bazı Suriye hesapları yüzünden düşman oldu” dedi.

KAYBETMEK VE AÇIK ÇATIŞMA.. TÜRKİYE İDLİB TARTIŞMALARININ GENİŞLETİLMESİ ÇABASINDA

Türk devleti çelişkili tepkilerini açık etti ve bu tartışmaların sadece İdlib’le sınırlı kalmaması için propaganda yaptı. Öte yandan Erdoğan ise Putin’le Soçi’de yapacağı toplantının önemine işaret etti.

Erdoğan New York’taki gazetecilere, önerilen planların hiçbir yetkilinin katılımı olmaksızın ikili bir görüşme çerçevesinde olacağını ve toplantıda İdlib konusunun yanı sıra ikili ilişkilerin de ele alınacağını söyledi.

PUTİN-ERDOĞAN TOPLANTISININ TAHMİNİ SONUÇLARI

Putin ile Erdoğan arasında gerçekleşecek olan toplantısına ilişkin öngörüde bulunan Selah Qirata, “Bu toplantıda sürpriz veya gizli sonuçlar çıkmayacak. Suriye başkanı birkaç gün önce Putin’in yanındaydı ve Suriye’nin bir devlet olarak iradesine el konulduğu görüşündeyim.  Suriye jeopolitik açıdan 5 işgalci tarafından işgal edilmiş durumda ve iradesi yok. Bu bir gerçekliktir ve eğer bir konuyu geçirmek veya karar verdiğinde bu oradaki gruplardan bağımsız gerçekleşmiyor. Ve bu grup da bir diğeri ile pazarlık yapmak zorunda” ifadelerini kullandı.

“Suriye’nin karar verme yetkisi yok. Şam yönetimi Rusya ve İran’ın onayı olmadan, muhalefet ise Türk devletinin onayı hiçbir şey yapamaz” diyen Selah Qirata sözlerini şöyle sürdürdü; “İster Rusya olsun ister İran ve Türk devleti, kendilerine sahip çıkan bazı Suriyelilerin görüşü olmadan bir şey yapamaz ve pazarlıklar dışında etki edecek. Örneğin Diri El Fırat grubun kontrolü altındaki Bab-Cerablus hattında açık bir şekilde pazarlık yapıldı. Bu da Halep’in doğusunun Şam hükümetine verilmesi ve Efrîn’e dönük saldırılar karşılık Doğu Guta’da pazarlık yapılmasıyla mümkün oldu. “

‘RUSYA, TÜRKİYE-ABD ÇATIŞMASINDAN FAYDALANIYOR’

Putin ve Erdoğan toplantısının ardından yapılan Rusya-Türk devleti-İran toplantısına değinen Selah Qirat şunları kaydetti; “İran ilk toplantıda yoktu. Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerinden ve Suriye dosyasına her zaman müdahale edebileceğinden dolayı katmadılar. Suriye dosyası sadece bir dosya olmadığı zaman İran katılabilir. Putin ve Erdoğan’ın toplatışının konusu sadece Suriye dosyasına bağlı olmasına rağmen, Türkiye ile ABD arasında bazı sorunlar var ve Rusya da bundan faydalanıyor. Bu bağlamda ikili görüşmeler yapılıyor.”

Bu ziyaret Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden’a karşı açıklamasından sonra gerçekleşti. Erdoğan Biden’ın iktidara gelmesinden bu yana ülkesinin ABD ile ilişkilerinin olumsuz olduğunu söyledi.

Buna rağmen Erdoğan Rusya’ya karşı da konuştu. Erdoğan, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, Rusya tarafından 2014'te ilhak edilen Kırım'a ilişkin "İlhakını tanımadığımız Kırım dahil, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasına önem veriyoruz” demişti. Kremlin Erdoğan’ın açıklamalarını eleştirdi.

Dr. Selah Qirata, konuya ilişkin şunları belirtti; “Türk devletinin ABD’nin kontrolü ve iradesi altından çıktığını tahmin veya iddia edenler var. Ben her zaman Türk devletinin ABD’ye göre hareket ettiğini ve NATO’nun ana üyesi olduğunu söylüyorum. ABD’nin iradesi altından çıkmayacağına eminim. Türkiye Rusya’dan aldığı S-400 füzeleri kullanmıyor. Çünkü ABD S-400’ler konusunda tehditlerde bulundu. Türk devleti de füzeleri kurmayacağına söz verdi ve şuana kadar da kurulmadı” dedi.

Türk devletinin ekonomik durumuna değinen Dr. Selah Qirata, “Bilindiği gibi ekonomik güç güçlü siyasi kararların arkasındadır. Herkes Türk lirasının durumunu biliyor. Ekonominin aracı halindedir. Çöktü demiyorum ama sabit değildir. Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanlığı görevinden tek taraflı olarak istifa etmesi üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Erdoğan’ın istifasından iki saat sonra Türk lirası yüzde 2 değer kaybetmişti” ifadelerini kullandı.

‘ASTANA’NIN ROTASI ASKERİ OPERASYON ODASIYDI’

Dr. Selah Qirata, Rusya-Türkiye ve İran zirvesinde tartışılacak konulara ilişkin şunları söyledi; “Astana’nın rotası esasen bir zamanki Lavrov-Kerry anlaşmasının sonucudur. Herkes biliyor kimse sesini çıkarmadı ve o anlaşmadan bir süre sonra Astana’nın rotası ortaya çıktı. Astana temelde ABD’nin çıkarları içindir. ABD bunun için Suriye’de Türkiye’ye, Rusya’ya ve İran’a bazı görevler verdi.”

Astana’nın şuana kadar hiçbir siyasi çıkarı gerçekleştirmediği belirtiliyor. Siyasi sürecin öksüzü de anayasa komitesidir. Şuana kadar öksüz bir çocuk gibi olan komitenin bir güç haline gelmemesi isteniyor ve mevcut duruma göre kullanılıyor.

Dr. Selah Qirata, şöyle devam etti; “Kalan bazı konular için de geri dönüp baktığınızda onların yalnızca askeri operasyon odasının rotası olduğunu ve Suriye’yi 4 silahsız bölgeye böldüğünü görürüz. Bir bölge hedef alındığında, birbirinden bölünen diğer parçalarda tek bir mermi atılmıyor. Cepheler arasındaki işbirliği Astana aracılığıyla gizlendi. Uluslararası bir karar veremeyen veya ulusal bir tutum göstermeyen katil oluyor. Türk devletinin Suriye’de silahlıları kullanıp Libya ve Azerbaycan’a gönderdiğini herkes biliyor. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı’nda kullandığı gibi İdlib’de koruduğu çeteleri de kullanacaktır. Özellikle Özerk Yönetim bölgelerinde kullanabilir.”

‘TÜRK DEVLETİ QSD’YE BASKI KURACAK’

Selah Qirata Şam hükümetinin “Silahsız bölgelerde” egemenlik kurması ardından işgal edilen bölgelerde askeri operasyonların yapılacağı ve daha sonra Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçilmeye çalışılacağını belirtti.

Türk devletinin QSD’ye askeri baskı yapacağını ve Rusya’nın da buna sessiz kalacağını kaydeden Dr. Selah Qirata, “Bu konuda Erdoğan ve Rusya arasında görüşmeler olabilir. Görüşmelerin başlıca amacı Özerk Yönetim bölgelerini kuran Kürtlerin yeniden Şam hükümetine veya Esad ailesine dönmesidir” şeklinde konuştu.

ANHA