Diyar Bohtî: TC düşmandır, tecrit ile Önder Apo’dan intikam almaya çalışıyor

Önder Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi Kürt halkını ayağa kaldıran bir önderden intikam alma uygulaması olarak nitelendiren yazar Diyar Bohtî, “Tecrit, Önder Apo’nun Türkiye’ye getirildiği günden beri ağırlaştırılmaya devam ediyor” dedi.

12 Aug 2021 06:12

QAMİŞLO

Önder Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecride ilişkin konuşan yazar Diyar Bohtî, Kürt halkının tecride karşı mücadelesinin belirli bir aşama kaydettiğini, buna yaraşır siyaset ve ulusal birlik mücadelenin zaferle taçlanacağını söyledi.

22 yıldır İmralı’da tutsak durumda olan Önder Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, her geçen ağırlaşarak devam ederken, Kürt halkının tecride karşı mücadelesi de sürüyor. İmralı tecridine ilişkin konuşan yazar Diyar Bohtî, tecrit ile Kürt halkının cezalandırıldığı, Önder Apo’dan da intikam alınmaya çalışıldığını yorumunda bulundu.

‘İLK GÜNDEN BERİ AĞIRLAŞTIRILMIŞTI’

“Tecrit konusunu ahlaki, hukuki, vicdani, fikrî ve ideolojik olarak ele almak gerek. Tek başına bir izolasyon olarak ele alırsak birçok şey eksik kalır” diyen Bohtî, “Tecrit bugün ağırlaştırılmadı, Önder Apo’nun uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirildiği günden beri ağırdı ve her geçen gün ağırlaştırıldı” tespitini yaptı.

Bohtî, İmralı tecridine karşı mücadeleye yaklaşımda Türk devletinin yapısını doğru okumak gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Türk devletini kendi devletimizmiş gibi görüp eleştirmek ve tecridin hukuki olmadığını dile getirmek yanlış olur. Bu devlet bizim devletimiz değildir ve biz de bu devlete ait değiliz. Türkiye Cumhuriyeti faşisttir, işgalcidir. Bir ulusun önderini esir almıştır. Eğer böyle düşünürsek daha doğru değerlendirmelerde bulunabiliriz.”

‘TC İNTİKAM ALMAYA ÇALIŞIYOR’

Bohtî devamla, “Türk devleti tecrit ile Önder Apo’dan intikam almaya çalışıyor. Bunu açık bir şekilde, ‘Ortada Kürt sorunu yokken sen, Türklüğü kabul etmiş duruma gelen Kürtleri ölü uykusundan uyandırdın. Yeni bir zihniyet verdin ve harekete geçirdin. Biz de seni cezalandırıyoruz’ diyerek yapıyor. Tecridi Türk devletinin intikam alma aracı olarak görmek, Önder Apo’nun da Türk devletinin elinde esir olduğunu bilmek konuya daha doğru yaklaşmamızı sağlar” ifadelerini kullandı.

‘FAŞİST YASALARINA BİLE AYKIRI’

Tecridin tüm hukuk normlarına aykırı olduğunu sözlerine ekleyen Bohtî, “Hukuki boyutuyla baktığımızda uluslararası hukuka aykırı olduğunu biliyoruz fakat bu insanlık dışı tecrit, faşizm ve Kürt halkının imhası üzerine kurulu Türk devletinin yasalarına bile aykırıdır. Yani bu devletin insanlık dışı yasalarına bile aykırı bir tecrit uygulanıyor. Burada Türk devleti, Kürtlere, açıkça ‘Biz sizin düşmanınız, Önderinize karşı elimizden ne geliyorsa yapacağız’ diyor. Dört parçadaki Kürt ulusu, mevcut durumu böyle okumalı ve buna göre, elimizden ne geliyorsa yapmalıyız demeli. Bu kapsamda uluslararası alanda başvurular yapmalı ve hatta komploda yer alan hükümetlere de giderek onların ikiyüzlülüklerini ortaya çıkarmalıdır” dedi.

CPT’NİN TUTUMU

Batının tecrit konusundaki tutumuna da değinen Bohtî, Avrupa Birliği’ne bağlı CPT’yi şu sözlerle eleştirdi: “CPT yetkilileri Avrupa adına İmralı’ya gittiklerinde Önderliğe, ‘Senin yerin burası ve burada kalacaksın’ demişti. Yani açıkça, ‘Biz seni tutukladık, esir aldık ve yerin de burasıdır’ diyorlar. Kürtler bunları tüm dünyaya ifşa etmeli ve İmralı sisteminde yer alan uluslararası güçlerin ikiyüzlü politikalarını ortaya çıkarmalıdır.”

‘ORTADOĞU PLANLARININ ÖNÜNDEKİ ENGEL ÖNDER APO’YDU’

İmralı tecridinin Kürt halkı başta olmak üzere bütün Ortadoğu halkları üzerinde etkisi olduğuna dikkat çeken Bohtî, şunları söyledi: “Tecridin ve uluslararası komplonun Ortadoğu üzerinde büyük etkisi var. Hegemon güçler, Ortadoğu üzerindeki planlarının önünde Önder Apo’nun engel olduğunu açık bir şekilde ifade ettiler. Komplonun ardından da planlarını uygulamaya koydular. Önderlik ve fikirleri ile Kürt halkı ve Ortadoğu halkları arasındaki etkileşimi kesilmesi de Ortadoğu üzerindeki bir diğer etki oldu.

Hegemon güçler, Önder Apo’nun amacını, fikirlerini, ideolojisini, sorunlara nasıl çözüm gücü olduğunu çok iyi biliyor. Önder Apo’nun, halkın sorunlarını doğru tespit etmesi ve doğru çözüm yollarını göstermesi, Ortadoğu halklarının, O’nun fikirleri etrafında toplanmasını sağlamıştır. Diğer yandan şunu da belirtebilirim; Önder Apo’nun, Arap ülkelerindekiler başta olmak üzere Ortadoğulu aydınlar üzerinde büyük bir düşünsel etkisi vardır. Aydınlar da O’na büyük bir saygı duyuyor.”

‘AMAÇLARINA ULAŞAMADILAR’

Bohtî, tüm ağırlaştırılmalara rağmen tecridin, Önder Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin yayılımını engelleme amacına ulaşamadığını belirterek, “Önder Apo’nun fikirlerinin Ortadoğu’ya yayılması durumunda amaçlarını gerçekleştiremeyeceğini gören komplocu güçler, tecrit ve uluslararası komplo ile bu etkileşimin kesilmesini amaçladı. Ancak şunu öngöremediler; şair Şêxo Bêkes’in şiirinde de dediği gibi güneşin ışıklarını kimse engelleyemez. Fikirler aydınlıktır, ışıktır. Işığın önünü alamazsınız. Her ne kadar Önder Apo zindanda olsa da O’nun düşünceleri tüm dünyaya yayılmıştır” diye konuştu.

‘KURULUŞUNDAN BU YANA TC’NİN ZİHNİYETİ DEĞİŞMEDİ’

İmralı tecridiyle birlikte Kürt halkına yönelik devam eden saldırıların büyük bir plan dahilinde yapıldığına dikkat çeken Diyar Bohtî, şu tespitte bulundu: “Bugün devam eden saldırılar ile tecrit arasında doğrudan bağlantı vardır. Hem Önder Apo’nun fikirlerinin yayılmasını engellemek hem de bugüne kadar verilen ve devam eden mücadelenin ortaya çıkardığı değerleri imha istiyorlar. Rojava, Başurê Kurdistan, Şengal ve Maxmûr saldırıları bu doğrultuda yapılıyor.

Türkiye’de artık muhalefet ve iktidar bir koalisyon oluşturup Kürtlere saldırmaktadır. Resmî olarak varlığı ilan edilmese de bunun içinde Ergenekon’u, MHP’si, CHP’nin büyük bir bölümü vardır, Erdoğan ile anlaşmıştır. Amaçları da Kürtleri bir daha ayağa kalkamayacak şekilde ezmektir. Saldırılarının yanı sıra başlıca amaçlarından biri de Kürtler arasında savaş çıkarmak ve Kürt’ü zayıflatarak esir almaktır. Kısacası nihai hedef, Kürtlerin Ortadoğu’da statü sahibi olmasını engellemek ve imha etmektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki bu zihniyet hiç değişmemiştir. Böyle görmeliyiz.”

‘MÜCADELEYE LAYIK BİR SİYASET İZLENMELİ’

“Tarihe baktığımızda Kürtler yaklaşık 250 yıldır serhildanda ve direniştedir. Dört parçada milyonlarca Kürt can vermiş ve ağır bedeller ödenmiştir. Kürtlerin direnememe gibi bir sorunu yok ancak görünen o ki direniş tek başına yeterli değildir” şeklinde konuşan Diyar Bohtî, tecride karşı mücadelenin nasıl olması gerektiğine ilişkin ise şunları belirtti: “Bu fedakarca direniş ve mücadeleye göre bir siyaset izlenmezse, mücadele alanları genişletilmezse direniş, amaca giden yolda ancak bir yere kadar mesafe aldırabilir. Burada direnişi amacına ulaştırmada eksik olan başlıca öğe: Birlik. Kürt güçleri arasında birlik sağlanamadığı müddetçe mücadele de bir olmaz ve sonuca ulaşamaz.”

OLASI TEHLİKELER

Kürt güçleri arasındaki çelişki ve görüş ayrılıklarının normal olduğunu fakat düşmanlık boyutuna varmasının Kürtleri tükenişe götüreceği uyarısında bulunan Bohtî, “Şu anda halkın kaderini belirleyen Kürt güçlerinin önünde iki yol var; ya birlik olmak ya da Kürt halkını felakete sürüklemek. Kürtler başlarına gelen felaketler yüzünden yıllarca toparlanamadı ve yeni bir felakete sürüklenmesi durumunda mücadele için yeniden ayağa kalkması kolay olmayacaktır. Düşman da bir daha ayağa kalkmasını engellemek için tedbirlerini arttıracaktır. Dünya üzerindeki birçok toplum, bu yüzden asimile olmuş ve yok oluşa gitmiştir” sözleriyle Kürtleri bekleyen olası tehlikelere dikkat çekti.

‘KÜRDİSTAN HEPİMİZE YETECEK KADAR BÜYÜK’

Yazar Diyar Bohtî, son olarak ulusal birliğe gelmeyen güçlere de şu çağrıda bulundu: “Kürt güçleri şapkalarını önüne koyup düşünmeli ve biri zafere diğeri felakete götüren iki seçeneği iyi görmeli. Koltuklarını kaybetmekten korkan güçler şunu iyi bilsin ki bu halk, kendine hizmet edeni baş tacı yapmıştır. Kürdistan hepimize yetecek kadar büyüktür.”

ANHA