Faşist AKP-MHP, ırkçılığı Kürtlere karşı bir silah olarak kullanıyor

Faşist AKP-MHP, ırkçılığı Kürtlere karşı bir silah olarak kullanıyor
3 Aug 2021   02:00
ÖZGÜR AVZEM

Kürtler, 21.Yüzyılda faşist AKP-MHP iktidarına karşı çok yönlü direnerek mücadele etmektedirler. Boyun eğmeyen, diz çökmeyen, dilinden, kimliğinden, kültüründen, inandığı değerlerinden vazgeçmeyen, canına kast edildiğini bilse dahi kimliğini kriminalize etmeyen Kürtler, 21. Yüzyıl’da soykırımcı ırkçı Türk Devletinin çarmıhında gerilmek isteniyor. Kürtler, tarihsel olarak her zaman kerametini korumuş ve her defasında lanetlenmiş bir toplum olarak lanse edilmiştir.  Mezopotamya topraklarının en kadim halkı olan Kürtler, kirletilmek istenen ülkeyi temizleme ve yeniden inşa etme yönünde koruma görevini üstlenirken, bunun farkında olan faşist Türk Devleti, ırkçı saldırılarını Kürtlerin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi savurarak, katliam politikalarını hızla hayata geçirmek istiyor. 

Tarih boyunca birçok faşist sömürgeci devlet, ırkçı politikaların, eşyanın tabiatına uygun bir düşünce biçimi olduğuna toplumu inandırmak istemiştir. Irkçılık maddi temeli olan bir ideolojidir. Bu nedenle ırkçılığa karşı geliştirilecek mücadelenin odağında, her zaman kapitalizme karşı bir direniş olmalıdır. Çünkü Kapitalizm ve ırkçılık birlikte doğduğu kadar birbirinden kopuk değildir. Bu ikisi arasında sürekli simbiyotik bir ilişki tarzı vardır. Sürekli birbirilerini besliyorlar. Irkçılık tüm toplumu alaşağı eder ve böler. Böylece alaşağı edilen ve bölünen bir toplumun öz irade gücü azalır ve sömürgeleştirilmeye uygun hale gelir. Irkçılığın kökenini Atlantik ötesi köle ticaretine kadar götürebiliriz. Fakat çok fazla geriye gitmeye gerek yok. Çünkü günümüzde bu ırkçı ve ötekileştirme saldırılarının, katletmeye dönük geliştirilen saldırıların hedefinde en fazla Kürtler vardır.

KÜRTLERE ‘ÇOK KONUŞ AMA TÜRKÇE KONUŞ’ DENİLMEKTEDİR

Türkiye’de temellerini milliyetçilik ve tekçilik ideolojisiyle sağlamlaştıran Faşist Türk Devleti, ırkçılığı Kürtlere karşı cephanesinde koruduğu ve gıptayla sevdiği silahlarından birisi olarak kullanmaya devam ediyor. Kürt halkının varlığının her zaman için hor görüldüğünü ve yok edilmesi gereken bir olgu olarak ele alındığını, geliştirilen faşist-ırkçı saldırılardan anlamaktayız. Çok net bir şekilde görülüyor ki, ırkçılığın temel ideolojisi, AKP-MHP faşist yapılanmasının politikalarıyla beslenip, yaygınlaştırılarak direnen Kürt halkını yok etme temelinde düşmanca saldırılarına devam etmektedir.  Kürtlere adeta, “Sen Kürt’sün, aslında bizim koltuk değneğimizsin. Senin yaşamın benim elimde. Nefes almana, konuşmana ve ne düşüneceğine, ancak benim onay merciim karar verebilir. Ha bir de nasıl ve hangi dille konuşacağına yine ben karar veririm. Çünkü ben ‘çok konuş ama Türkçe konuş’ diyenlerin vasiyeti üzerine yaşıyorum.” denmektedir

Son zamanlarda Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtler ırkçı saldırılarla katledilmekteler. Faşist soykırımcı-ırkçı AKP-MHP bloğunun, Kürtleri ortadan kaldırmak için, sistematik olarak yürüttüğü imha ve soykırım politikaları, kendi çöküşünün bir sonucu olarak gelişmektedir. Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek için denemediği katliam yöntemi kalmadığı gibi, savaş hukukunun dışına çıkarak, her gün gerillaya kimyasal silah ve zehirli gazlarla saldırıyor.  Gerillanın, Bazên Zagrosê hamlesi doğrultusunda Türk Ordusu’na ağır darbeler vurmasının ardından, faşist Şef Erdoğan ve Bahçeli, çok zor durumda olduklarını anlayıp, ırkçı paramiliter kesimleri örgütleyerek, Türkiye ve Kürdistan’da direnen Kürde yönelik saldırılara ivme kazandırmaya çalışıyor.

KÜRTLÜĞÜNDEN VAZGEÇMEDİKLERİ İÇİN VAHŞİCE KATLEDİLDİLER

Türkiye’de ırkçı saldırıların sistematik olarak devam ettiği bugünlerde, Konya ilinin Meram ilçesinde yaşayan Dedeoğulları ailesine yönelik bir katliam gerçekleştirildi. Saldırıların sonucunda Dedeoğulları ailesinden 7 kişi katledildi. Kuşkusuz tüm bu katletme politikalarının karar organı, örgütleyicisi ve hayata geçireni faşist özel savaş hükümeti olan AKP-MHP’dir. Kürdistan ve Türkiye’de farklılıkların kimliğini temsil eden HDP’ye oy veren tüm halkların yaşamı, Erdoğan-Bahçeli özel savaş rejimi tarafından tehdit altındadır. Daha önce HDP İzmir İl Örgütü’nde Deniz Poyraz ve Konya’da Hakim Dal isimli Kürtlerin katledilmesinden sonra, Bahçeli’nin katliamı meşrulaştıran değerlendirmeleri ve Erdoğan’ın ‘bunlar daha neler neler görecekler’ şeklindeki açıklamaları, Kürde yönelik ırkçı saldırıları teşvik etmiştir. Erdoğan-Bahçeli faşist iktidarı tarafından Kürtler her zaman bir iç düşman olarak görülmektedirler. Konya’da 7 kişilik bir Dedeoğulları ailesinin vahşi bir şekilde katledilmesiyle bu iktidar iç yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Dedeoğulları ailesi neden katledildiler? Kürtlüklerinden vazgeçmedikleri için sadist bir duyguyla vahşice katledildiler. Önce katledip, sonra evlerini yakmaları, bize Madımak’ı, Sur’u, Cizre’yi ve Nusaybin’i hatırlattı.

GÜN, AYAĞA KALKMA VE ‘BİZ ÖLENE KADAR KÜRDÜZ’ DEMENİN GÜNÜDÜR

Gelinen aşamada çok somut bir şekilde görülüyor ki, Önder Apo’nun ‘İmralı tabutluğu’ndaki emsalsiz direnişi ve Kürt halkının teslimiyeti kabul etmeyen direngen duruşu ve özgürlükçü ilerici aydın ve demokrasiden yana olan güçlerin direnişi sonucunda, Faşist AKP-MHP özel savaş hükümeti bir çöküş sürecini yaşamaktadır. Artık çok ciddi çalkantıların sonucunda meşruiyetini kaybetmiş ve iyice teşhir olmuş bir Erdoğan-Bahçeli Faşist kliği vardır. Bu gerçekliği doğru kavramak kadar, faşist AKP-MHP özel savaş hükümetine karşı, direnişi toplumsallaştırıp “Hepimiz Kürt’üz” diyerek sokaklara çıkmak gerekiyor. Eğer biz faşizme karşı topyekûn ayağa kalkıp sokaklara akın edersek, bu insanlık dışı ırkçı, soykırımcı ve katliamcı AKP-MHP’yi tarihin çöp sepetine atmamız içten bile olmayacaktır. Kürt halkı ve savunucuları, yapılan bu katliamların hesabını her zaman soracaktır.

Gün Kürt dilini savunma ve koruma günüdür. Gün, ayağa kalkma ve biz ölene kadar Kürt’üz demenin günüdür…

ANHA