​​​​​​​Newroz Ehmed: Özyönetim muhatap alınmazsa DAİŞ bitirilemez

Reportaj Summay

​​​​​​​Newroz Ehmed: Özyönetim muhatap alınmazsa DAİŞ bitirilemez
24 Mar 2021   00:51

QSD Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed, siyasi çözüm olmadan DAİŞ ve bölgedeki radikal gruplarının ortadan kaldırılmayacağını, DAİŞ ve müttefiklerinin oluşturduğu tehdidi ancak Özerk Yönetim'in resmi muhatap alınmasıyla yok edilebileceğini söyledi.

23 Mart, Kuzey ve Doğu Suriye'de DAİŞ çetelerinin askeri imhasının yıldönümü. 23 Mart 2019'da QSD, çetelerin son kalesi olan Dêrazor şehrinin doğusundaki Baxoz bölgesini kurtardı. O zamandan beri QSD, DAİŞ ile mücadelede yeni bir adım attı.

QSD'nin güvenlik operasyonları, QSD'nin Baxoz bölgesinin kurtarılması sırasında yaptığı basın toplantısında bahsettiği temelde gerçekleştirildi. Bu, Kuzey ve Doğu Suriye'deki çeşitli faaliyetlerde hücrelerin yok edilmesi ve yakalanan DAİŞ çetelerinin ve ailelerinin dosyalarının üzerinde çalışılmalarından oluşuyor.

Baxoz kasabasının kurtuluşunun ikinci yıldönümü ve Kuzey ve Doğu Suriye'deki DAİŞ çetelerine karşı iki yıldır süren mücadeleyi QSD Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed değerlendirdi.

*Kuzey ve Doğu Suriye'nin DAİŞ’ten temizlenmesinin üzerinden iki yıl geçti. Mevcut durumda DAİŞ’in oluşturduğu tehdidi nasıl değerlendiriyorsunuz?

23 Mart 2019'da gerçekleşen DAİŞ'in tasfiyesi, şüphesiz Kuzey ve Doğu Suriye bölgeleri ve tüm ülke için önemli bir adımdı. Yıllarca süren uzun savaşın getirdiği bu büyük zafer, Kuzey ve Doğu Suriye halkının öldürülmesi, işkence görmesi ve topraklarının tahrip edilmesinden mustarip olduğu zorlukların ortasında büyük kazanç sağladı.

Bu başarıyı elde etmek kolay olmadı. Önemli bir hamleydi. DAİŞ terörünü yaşayanlar için bir diriliş bayramı oldu.

O zamandan beri bölgeye ve dünyaya getirdiği tehlikeyi ortadan kaldırmak için DAİŞ'e karşı savaşımız devam ediyor. Baxoz'un kurtarılmasının ardından yaptığımız açıklamalarda DAİŞ tehdidinin kolay kolay sona ermeyeceğini söylemiştik.

Binlerce kişiyi radikal fikirleri nedeniyle tutukladık ama bu yeterli değildir. Bölgede DAİŞ'in o bölgeyi işgal etmesi nedeniyle, ruhlarına DAİŞ fikirleri işlenmiş çok sayıda insan var. Ayrıca bu fikre sahip olan ve destekleyenler dışında DAİŞ terörünün cinayet, korku ve zorlamalarının etkisi sürenler de var.

Güvenlik operasyonları devam etti ve halen devam ediyor. Askeri operasyonlarımız bazen çetelerin ve sığınakların saklandığı alanlara kadar uzanıyor. Ayrıca güvenliklerinin zayıf olduğu bazı alanlarda da baskınlarımız sürüyor.

DAİŞ hücrelerine, yerel halka ve güçlerimize yönelik operasyonlar gerçekleştirenlere yönelik operasyonlarımız bugün de devam ediyor. İstihbarat kaynaklarını titizlikle değerlendirerek bu hücreleri yok etmek için durmaksızın çalışıyoruz.

DAİŞ işgali sırasında radikal aşırılıkların toplum arasında yayıldığı ve DAİŞ'in sosyal koşulları, halkın yaşam koşullarını, ülkenin durumunu ve daha birçok gerekçeyle etki etmesi gibi bir gerçek var. Bu fikrin yayılmasına izin veren koşullar ve diğer taraflarla birlikte ve müşterek mücadele edersek DAİŞ'i ortadan kaldırmamız daha kolay olabilir.

Tüm zorluklara ve engellere rağmen bu düşünceye karşı mücadelemize devam edeceğiz. Bu nedenle DAİŞ’in ortadan kaldırılmasını büyük bir görev olarak görüyoruz. Son zamanlarda DAİŞ'i yeniden harekete geçirme girişimleri oldu.

Arazi işgali yoluyla eskisi kadar aktif olmayabilir, ancak medya kuruluşları ve operasyonları aracılığıyla daha geniş faaliyetler yürütmek istiyor.

Alanlarımızda çok aktif olmayabilir ve yeniden örgütlenemeyebilir, ancak bölgemizin etrafındaki alanlar gibi kontrolümüz dışındaki alanlarda yeniden örgütlenmek istiyor. Alanlarımızı tehdit ediyor ve her zaman toplumu korkutuyor.

DAİŞ'in yeniden faaliyete geçmesine ve var olmaya devam etmesine izin veren birçok durum var. Maddi durum, hücreleri terk etmek isteyenleri engelleyen durumlardan biri. Bazı partilerin de onu yeniden harekete geçirmek istediğini düşünüyoruz. Son iki yılda birçok operasyon gerçekleştirdik. Sonuç olarak birçok gizli hücre ele geçirildi.

DAİŞ'i dışarıdan destekleyenler ve onu yeniden canlandırmak için etkinleştirmek isteyenler de bunu açıkça görüyor. Bu, çetelerin alandan çıkış ve geçişlerinin kolaylaştırılması ve izlenmesinde belirgindir.

DAİŞ, Irak'ta, Suriye'nin diğer bölgelerindeki rejim bölgelerinde kendini kurmaya çalışıyor. Türk devletinin işgal ettiği bölgelerde, özellikle teröristlerin koridoru haline gelen bölgelerde, Suriye'nin bazı bölgelerinde ve diğer devletlerde teröristlerin yeniden örgütlenmeleri için bir takım merkezler bulunuyor.

Bu fikri ortadan kaldırmak için DAİŞ ile mücadele eden tüm taraflar arasında koordinasyona, ortak bir mücadeleye ve Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine desteğe çok ihtiyaç var. Aksi takdirde DAİŞ'in ortadan kaldırılması, bu radikal örgütü yok etme çalışmaları amacına ulaşamayacaktır.

‘HAPİSANELERDEKİ DAİŞ’LİLER PATLAMAYA HAZIR BİRER BOMBA GİBİ’

DAİŞ kendini yeniden organize ediyor. Bunun tehlikesi, bu örgütü destekleyenlerde yatmaktadır. DAİŞ çetelerinin bölgede bıraktığı radikal zihniyette olduğu gibi kafalarında radikal fikirlere sahip DAİŞ aileleri de var. Ülkelerine dönmeyi de reddediyorlar. Bu, önce bölge için, sonrasında ise tüm çevre devletler için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.

DAİŞ çetelerinin bulunduğu kamplarda güvenliği sağlamak için çalışıyoruz. Radikal fikirlerden kurtarmak için bir programımız var. Aksi takdirde DAİŞ kendini yeniden örgütleyecek ve tehlike artacaktır.

Gözaltına alınan teröristlere özel istihbaratta koordinasyon eksikliği de geleceğin tehlikeleri arasındadır. Bu nedenle, teröristlerin dosyalarının tamamlanması için QSD ile bağlantılı DAİŞ tutuklularına ilişkin istihbarat bilgilerinin verilmesi gerekmektedir.

Birbirimize yardım etmezsek ve daha koordineli çalışmazsak bu mahkumların belirsiz bir geleceği olacaktır. O teröristleri yargılayamayacağız. Bu nedenle destek, koordinasyon ve çalışma artırılmalı ve tutuklular konusu ciddiye alınmalıdır.

Biliyorsunuz ve defalarca söylemiştik ki, Hol kampındaki hapishanelerde bulunan teröristler patlamaya hazır bir bomba gibidir. Çünkü, destek verilmezse onları kilit altında tutamayız. Son zamanlarda bu teröristleri kaçırmak ve sınır dışı etmek için birçok girişimde bulunuldu ve ayrıca kaçma girişimleri de oldu.

Terörist olduklarını çok iyi biliyorsunuz. Radikal bir zihniyete sahip olduklarından, son ana dek mücadele edeceklerdir. Bu insanlar kaçarlarsa büyük tehlike oluştururlar. Kaçışları sadece bölge için değil herkes için tehdit oluşturacaktır. Bu bireyleri alıkoyma fırsatlarımız maddi açıdan, güvenlik açısından, yasal açıdan ve bu bireylerin koşullarını değiştirecek düzeyde yetersizdir.

*Mart 2019'da Baxoz bölgesinin kurtarılmasından bu yana kuvvetleriniz (QSD) ile DAİŞ’e karşı uluslararası koalisyon arasındaki işbirliği nedir?

Başlangıçta Uluslararası Koalisyon DAİŞ savaşını destekledi ve yenilmesi için de çok önemli bir adım oldu. DAİŞ’in Kuzey ve Doğu Suriye'deki son kalesinin kurtarılmasının ardından bölgede DAİŞ'e Karşı Uluslararası Koalisyon'un çalışmalarının devam etmesinin yanı sıra koalisyondan çekilme olasılığı bile konuşuldu.

Her iki gücün de çalışmaları devam ediyor ve bölgede saldırı girişiminde bulunanlara yönelik tüm tutuklama operasyonları devam ediyor. Her iki taraf da işbirliği içinde hareket ediyor. Diğer yandan cezaevlerinde ve kamplarda ortak bir çaba var ve bu aşırılık düşüncesini ortadan kaldırmak için birlikte çalışmalar sürdürülüyor.

Uluslararası Koalisyon dahil olmak üzere, bu saldırıların sınırlandırılmasına ilişkin bilgileri paylaşıyoruz. Bizim gibi koalisyonlar bu engelleri kaldırmaya çalışıyor ve bu vizyonda, bölgenin aşiret büyükleriyle birlikte çalışıyoruz. Bu nedenle bölgedeki durumu iyileştirmeye, DAİŞ'in geri dönüş nedenlerini sınırlamaya, geri dönüşüne ve gelişmesine yardımcı olan durumları sınırlandırmaya çalışıyoruz.

Ancak bunun yeterli olmadığını ve birlikte daha çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Bu durumu tüm gücümüzle toplantılarımızda tartışıyoruz. Bildiğiniz gibi Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Irak burada, DAİŞ'in geri dönüşünü sınırlamak için birlikte çalışmak için durumu birlikte tartışıyoruz.

Ancak bölgede artan güvenlik ve istikrar için verilen destek büyütülmelidir. Sorumlu kadınlardan Hind ve Seda'ya saldıran DAİŞ hücrelerinin sınırdışı edilmesi gerekir. Bu iki kadının hedef alınması, bu mücadele iradesinin, özellikle de özgür kadının iradesinin hedef alınmasıyla eşdeğerdir.

Şimdiye kadar bu taraflardan atılan adımlar yeterli değildir. DAİŞ'e ve ideolojisine yönelik saldırılarda destek olsun ya da olmasın birlikte çalışıyoruz. Güvenlik güçleri, ordu veya özel güçler aracılığıyla da yapılacak çok iş var. Öte yandan Irak dahil çevre ülkelerle ortak sınırlarımızı güçlendirmeye çalışıyoruz ve Irak ile ortak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak Irak ile sınırımızın uzun olduğunu bildiğimiz için bazı engeller görüyoruz.

Şam hükümetinin güvenliğin zayıf olduğu bölgelerle, işgalci Türk devletinin işgal ettiği alanlarla da sınırlarımız var ve orada da zayıflıklar var. Bu nedenle, bölgedeki güvenlik ihlallerini sınırlamak, bölgeyi ve sakinlerini korumak için çok çalışıyoruz ve mücadele ediyoruz.

Bu çaba ve çerçeveyle işbirliği yapmaya ve ciddi destek sağlamaya davet ediliyoruz ve Uluslararası Koalisyon da bu taraflara karşı sorumlu olmalı, böylece birlikte çalışabilir. İsthibarat, yanlış bilgiler vermekten kaçınmalı, verilen bilgilerden emin olmalıdır. Mücadele ortak olmalı çünkü tehlike herkes için var.

Uluslararası düzeye ulaşmak için her taraftan Uluslararası Koalisyon ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bildiğiniz gibi şu ana kadar uluslararası toplantılarda bölge hâlâ temsil edilmiyor. Bu noktada birçok engel var ve bazılarının kasıtlı olduğunu biliyoruz.

Bu nedenle, Uluslararası Koalisyon aracılığıyla bu konular üzerine eğilmeli ve özellikle de hücreleri bölgeye dağılmış durumda olduğu için, bu radikal örgütün yenilgisine karşı birlikte çalışmalıdırlar.

*DAİŞ çeteleri ve ailelerinin oluşturduğu tehlikenin önlenmesi için uluslararası kamuoyu ve uluslararası koalisyonun izleyebileceği yollar nelerdir?

Geçtiğimiz dönemde, DAİŞ uluslararası koalisyonun çekilmesi veya kalması meselesinden faydalanarak, yeniden örgütlendi ve geri döndü. Bu durum DAİŞ ile mücadeleyi olumsuz etkiledi. ABD’nin son seçimlerinin sonuçları, yeni hükümetin göreve başlaması ve belirsiz bir politikanın yürütülmesi bölge için çok fazla.

Devletlerin bölgeye karşı politikalarının belirsiz olması, ilk etapta DAİŞ’e karşı mücadeleyi olumsuz etkiledi. Koalisyon ve tüm taraflarla son görüşmelerimizde bölgeyi koruyanın Özerk Yönetim olduğunun kabul edilmesi, Özerk Yönetim’e desteğin sürmesi ve yönetime devamlı destek verilmesi gerektiğini belirttik. Ayrıca bölgeye yönelik tüm tehditlerin kaldırılması gerektiğini ifade ettik. Özerk Yönetim, bölgedeki bileşenleri, birçok tarafın çıkması için girişimde bulunduğu iç savaştan uzak tutarak bir araya getirmeyi başardı. Bununla birlikte bütün fikirleri ortak bir çalışma yürütmeleri için bir araya getirdi. Çünkü mevcut tehditler yalnızca bir halka veya mezhebe yönelik değil tüm halklara yöneliktir. Bildiğiniz gibi bölgelerimizde birçok bileşen var ve hepsi de Özerk Yönetim’ledir.

Son zamanlarda Özerk Yönetim ile ilişkiler kuruldu, ancak bu ilişkiler dışardan bölgesel düzeyde kuruldu. Her bölge farklı bir özelliğe sahiptir. Bunun gibi ilişkiler tek başına krizi çözmez. Çünkü tüm bölgeler birbirine bağlıdır. Anlaşmazlık tek bir bölgeye bağlı değildir. Bu nedenle Özerk Yönetimle daha güçlü ilişkiler kurulmalıdır. Tüm alanlarda çalışma arttırılmalı ve yalnızca maddi değil, fikir geliştirme anlamında da destek verilmelidir. Deneyimlere açığız.

DAİŞ’li tutuklular ve cezaevlerindeki tehlikelerin kaldırılması için Özerk Yönetim’e destek verilmeli. Bu cezaevleri bölge ve dünya üzerinde tehdit oluşturuyor. Bildiğiniz gibi işgalci Türk devletinin bölgeye yönelik saldırıları ve Şam hükümetinin tehditlerine ve bölgedeki olaylara rağmen onları cezaevlerinde tutmaya çalışıyoruz.

Şu ana kadar onları cezaevlerinde tuttuk. Ancak bu çok zordu. Bugünden itibaren bu çalışma artık daha da zor olacaktır. Mevcut baskı, tehdit ve saldırılara rağmen Özerk Yönetim ve askeri güçlerin bu çalışmayı yürütmesi mümkün değildir. Bu yüzden genel çözümler bulunmalı. Özerk Yönetim resmi muhatap olarak görülmelidir. Bu süreçte başka çözüm yeterli olmaz.

*Konuşmalarınızdan anladığımız kadarıyla bölgenin siyasi bir desteğe ve Özerk Yönetim’in resmi olarak tanınmaya ihtiyacı var. Kuzey ve Doğu Suriye’de yapılması gereken nedir?

Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz. Bölgelerimizde milyonlarca Suriyeli var. Yaşadıkları zorluklara, karşılaştıkları saldırı ve tehditlere ve DAİŞ’in oluşturduğu tehdit karşısında, resmi olarak tanınmak dışında bir şeyi kabul etmelerii mümkün değildir.

Bölgenin ve projesinin tanınmasını istememizin nedeni Özerk Yönetim’in bölge geleceği ile ilgili tüm çözüm diyaloglarda arka perdede tutulması yerine muhatap alınmasıdır. İlişkiler ve görüşmeler resmi olmalıdır.

Herkes bölgede iyi işlerin yapıldığını dile getiriyor. Ancak bizler siyasi çalışmalardan uzak tutuluyoruz. Bu projenin herkes tarafından kabul edildiğinin farkınayız. Ülkedeki siyasi kriz için en uygun yöntemin bu olduğunu biliyorlar. Ancak bazı tarafların vetosu nedeniyle her yerde hayata geçirilmiyor. Bazı tarafların bu projeye ilişkin korkuları var. Bazıları da çıkarlarını düşünüyor. Bu durum bölge halkına olan düşmanlığı gösteriyor. Bölge üzerinde oynanan oyunlar devam ediyor. Ama bizler Özerk Yönetim’in halkları temsil ettiğini görüyoruz. Özerk Yönetim ülkeyi bölmek ve krizden nemalanmak isteyenler gibi hareket etmiyor.

Avrupa, Rusya, ABD ve Arap ülkelerinin ortaklaşa bir çözüm bulması için çağrıda bulunuyoruz. Biz böyle bir çalışma için hazırız. Özerk Yönetim’in bu doğrultuda iradesi var.

Ancak engeller var. Zorluklar sürüyor. Buna rağmen Suriye’de birlik ve çözüm için girişimler devam ediyor. Biz her zaman çözüme olumlu yaklaşıyoruz. Biz çözüm getireceğimize inanıyoruz. Bunu daha hızlı yapmak için de çalışacağız. Bu yıl Efrîn, Serêkaniyê, Yemen ve Irak’taki DAİŞ çetelerine karşı mücadelede önemli adımlar atacağız. Halkların dayanışması elzemdir. Bu ortaklaşma herkese fayda sağlamaktadır.

ANHA