Kar çiçeklerinin secdegahı,  direniş abidesi Viyan Soran

Kollarını özgürlüğün yeline açtığı, güneşin tam da kalbine işlendiği, dördüncü kelebek misali “Heftanîn de geçit yok, direniş var” çığlıkları atan, kar çiçeklerinin bile secde ettiği bir anda direnişin adı Viyan Soran’dı.

Kar çiçeklerinin secdegahı,  direniş abidesi Viyan Soran
2 Feb 2021   08:48
HABER MERKEZİ – CİHAN BİLGİN

Tarih 1-2 Şubat 2006 gecesi, 15 Şubat komplosunun 7’nci yıldönümüne girilirken, 1981 yılında Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde doğan Viyan Soran (Leyla Wali Hüseyin) “İmralı Adası etrafındaki mumlar içinde bir mum olmak istiyorum” diyerek uluslararası komploya karşı Önder Abdullah Öcalan’sız yaşamı reddederek Heftanîn’de bedenini ateşe vererek eylem gerçekleştirdi.

 

‘BİR TEK KİŞİ KALSAK BİLE SENİN İDEOLOJİK ÇİZGİN BAŞARIYA ULAŞACAKTIR’
Eylemini gerçekleştirmeden evvel Önder Abdullah Öcalan’a, ailesine, Kürt halkına, Heftanîn’deki YJA-STAR gücü şahsında tüm YJA-STAR güçlerine, Heftanîn alanının tüm savaşçı ve komutanlarına, yoldaşlarına, dostlarına ve acı çeken kadınlara birer mektup yazdı. Eyleminin amacını “Karanlık gecelerin aydınlığı başkan APO’ya” şeklinde tanımladı.

Önder Abdullah Öcalan'a yazdığı mektupta özetle şu cümlelerle anlatıyor: “Başkanım! Gerçekleştirdiğim eylemin nedeni, senin ve Kürt halkının üzerindeki komployu kabul etmediğim ve egemen devletler tarafından size ve Kürt halkına karşı uygulanan haksızlığa başkaldırmak içindir. Bir tek kişi bile kalsak senin ideolojik çizginin ve felsefenin başarıya ulaşacağına dair iddialı ve inançlıyım.”

 

ÜZERİNE KÖK SALDIĞI DİRENİŞ ABİDESİ
Bedeninin ateşiyle sınıflı toplum uygarlığının buz tutmuş yürek ve beyinlerine bir mesaj vermek, batının İnsan Hakları Mahkemesinin yalancılığını ve sahtekârlığını ortaya çıkarmak için, tarihin adaleti önünde birçok insan gibi bir şahit olmak istediğini belirtiği eyleminden sonra birçok gerilla, kadın savaşçı ve yeni nesil Viyan ismini aldı. Yeni doğan bebeklerin kulaklarına hala Viyan ismi fısıldanır. Kütçe bir isim olan Viyan irade anlamına gelmektedir. Bu isim sadece anlamdan kaynaklı değil bir gelenek misali direniş abidesi Viyan Soran’ın bıraktığı izler üzerine kök salıyor.

LEYLA’DAN VİYAN’A

Hem ailesinin hem de kendisinin seçtiği Leyla ile Viyan isminin döngüsü kadın mücadelesine uzanır. Leyla Qasım’dan nasıl ki koca bir mirası devraldı, mirası daha da büyüterek ardından kalanlara da Viyan ismiyle devretti. Leylalar erkek zihniyetiyle yaşatılan ve yazılan tarihi, direnişin melodisi olduğu kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez felsefesiyle geleceği örenlere şu cümleleri bıraktı;

Leyla Qasım, idam sehpasına yürürken “Benim ölümüm halkımın uyanışı olacak” diyerek öfkeyi; Leyla Wali Hüseyin, “Ben de birçok arkadaş gibi kendimi halka ve acı çeken kadına borçlu görüyorum” cümleleriyle özlemi; Leyla Agıri “Kirletilen değerlerin yeniden inşasını mümkün kılacağız” şiarıyla umudu;  Leyla Kaplan (Rewşen) “Eylemimle taçlandıracağım güzel yaşamı şimdiden görebiliyorum” öngörüsüyle inancı, Leyla Güven “Zalimin üstüne böyle yürümek cesaret ister” diyerek korkusuzluğu yaşadı.

ROJAVA DEVRİMİNDE VİYANLAR

Anlamı bedeninde, ruhunda, fikrinde ve eyleminde bütünleşen Viyan Soran’ın ardılları ve dillerinde aynı slogan “Bijî Serok Apo”. Viyan ismi dört parça Kürdistan da özellikle de Rojava da işgalcilere karşı verilen mücadelede yankılanıyordu. Direnişi sesiyle yüreklere nakşeden Kobanê şehidi Viyan Peyman da, fotoğrafının altına ‘Efrîn yalnız değildir’ yazılmasını isteyen Efrinli Viyan Soran da, Serekaniyê’de işgalci Türk devleti ve çetelerine karşı şehit düşen Serekaniyêli Viyan Soran da, Cebhet El-Nusra çetelerine karşı savunma direnişinde Girê Spî kırsalında şehit düşen Kürtçe dil öğretmeni Viyan Amara da ölümsüzleşti.

 

Hepsinin de amacı ortaktı. Özgür Önderlikle özgür bir yaşam. Viyan yaptığı eylemle komployla oluşturulmak istenen karanlığı, soykırımı, Kürdün inkarını hissetmiş, yazılmak istenen tarih sayfalarını yırtmış, ‘Özgürlük hamlesi’ni daha o zaman başlatmıştı. Ardılları ise şimdi özgürlüğe ramak kala, var gücüyle, bütün inancı ve iradesiyle öncülerinden aldıkları bayrakla özgürlük halayına katılıyor.
 

Şehit Viyan Soran, bir miras olarak ardıllarına bıraktığı mektubunda şunları yazacaktı:

‘İMRALI ADASI ETRAFINDAKİ MUMLAR İÇİNDE BİR MUM OLMAK İSTİYORUM!’

Sizler için de birkaç değerlendirme yapmak istiyorum. Üzülmeyin, halay çekin, biliyorsunuz ki ben halay çekmeyi çok seviyorum. Halay çektiğim zaman kanatlanıp uçtuğumu hissediyorum.

Ben doğanın bir çocuğu ve evrenin küçük bir parçası olarak söylüyorum ki kutsal bir yaşamın kanun ve ölçülerini yerine getirmek ve yaşamıma anlam vermek istiyorum. Bende bir meyve ağacı gibi acı çeken halkıma ürün verme zamanımın geldiğine inanıyorum. Elleri havada kalmış çocuklara ve boğulmuş hayallere bir umut olmak istiyorum. Az da olsa acı çeken kadınların özgürlük molekülünü geliştirmek için bir atom olmak istiyorum. En önemlisi de İmralı Adası etrafındaki mumlar içinde bir mum olmak istiyorum. Size şunu belirtmek istiyorum ki artık egemen devlete, yalancı ve zalim erkeğe bir cevap vermenin zamanı gelmiştir. Bunun için 15 Şubat gecesini içimdeki kin ve nefreti bir volkan gibi patlatarak bunların cezalandırılacağı bir geceye dönüştürmek istiyorum.

15 Şubat gecesi Mazlum DOĞAN, Zekiye ALKAN, Berivan, Ronahi, Rahşan, Sema, Fikri BAYGELDİ ve zincirin son halkası olan Serdar ARI’nın bedenindeki ateşi yüreğimde hissetmekteyim. “Ya özgür bir yaşam ya da onurlu bir ölüm “Bijî Rêber Apo sloganları kulaklarımda çınlıyor, beynimde üst üste yankılanan ses dünyaya sesleniyor. Bu ses amaca kilitlenişimin sesi olup eylemdeki amacımın başarısını yüzde yüz garantiliyor. İçimde Sema ve Serdar’ın alevleri gürleşirken hiçbir zaman Başkan Apo’nun etrafındaki ateşin soğumasına izin vermeyeceğim. Çok zorlu geçen bir kıştan bedenimdeki ateşin acısıyla mesaj vermek ve çağrıda bulunmak istiyorum. Bu mesajım özgürlük mesajıdır. Hepinizi Başkan Apo’yu korumaya, başarıya ulaşmak için eylem ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyorum.

ANHA