​​​​​​​Deraa, yeniden Suriye krizinin merkezi olma yolunda

Suriye krizinin ilk çıktığı yerlerden olan Deraa, kriz gündemiyle yine öne çıktı. Şam hükümet güçlerine yönelik suikastların ve sevkiyatların olduğu Deraa’da şimdi de İran’ı İsrail sınırından uzaklaştırmak için bölgeye hakim olma savaşının çıkabileceği konuşuluyor. Peki Deraa’da neler yaşanıyor?

​​​​​​​Deraa, yeniden Suriye krizinin merkezi olma yolunda
16 Nov 2020   01:44
HABER MERKEZİ – YAHYA HABİB

Suriye’nin güneyindeki Deraa vilayeti, Şam yönetimi denetimine geçtikten sonraki 2 yıllık süreçte kaos yaşıyor. Şam hükümetinin askeri sevkiyatlarına rağmen bölgede hâlâ suikast olayları yaşanırken bölgenin başka bir gücün denetimi altına girme olasılığı da bulunuyor.

SURİYE KRİZİNİN BAŞLANGIÇ NOKTASI ŞAM’IN DENETİMİNE GİRDİ Mİ?

Şam hükümeti 2013 yılında kaybettiği Deraa’yı 2018’in Temmuz ayında, Rusya, ABD, İsrail ve Ürdün arasındaki anlaşma sonucu tekrar denetimine aldı.

Anlaşmaya göre Şam yönetimiyle uzlaşacak olan silahlı gruplar tutuklanmayacak, uzlaşma istemeyenler ise Suriye’nin kuzeyinde Türk devleti tarafından işgal edilen bölgelere sevk edilecekti. Ayrıca güneydeki İran yanlısı gruplar da bölgeden uzaklaştırılacaktı.

Ancak Şam hükümeti, söz konusu anlaşmanın tutuklama ve güvenlikle ilgili olmak üzere birçok maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmedi.

SUİKASTLARI KİM YAPIYOR?

Şam hükümetiyle anlaşma sağlayan silahlı gruplar, Rusya’nın kurduğu 5’inci Tümen’e katıldı. Bölgeden gelen haberlere bakılırsa hem anlaşmayı kabul etmemiş hem de Türkiye işgali altındaki bölgelere gitmeyi reddetmiş bazı gruplar halen silahlı ve sık sık Şam hükümet güçlerine yönelik suikast saldırıları düzenliyor.

Deraa’da son günlerde Şam güçlerinin komutanları ve 2018 anlaşmasını kabul eden grupların yöneticilerinin yanı sıra güvenlik kurumlarının çalışanları ve işbirliği yapan kişilere karşı suikastlar arttı.

Ürdün’de yaşayan Deraalı Siyasi analist Nasır Abdulrezzak Fervan, “Güney bölgelerinin teslim edilmesine ilişkin anlaşmayı ve Suriye’nin kuzeyine gitmeyi reddeden grupların hepsi değil, bazıları kimi suikastlar gerçekleştiriyor" diyerek bölgedeki güçlerin yapısını ise şöyle açıklıyor, "Deraa’da 2 ayrı halk direnişi de var. Bir kısım, gerçekten devrimcidir ve bunlar, sözkonusu anlaşmayı reddeden gençlerdir. Hücre örgütlülüğüyle gizli faaliyet yürütüyorlar. Başlıca hedefleri ise, İran güçlerini, ajanlarını ve rejimi bölgede çıkarmak. Saldırıları planlıdır ve hedefleri belirlidir. Büyük bir güce sahip olmadıkları için çoğunlukla gizli, ferdi saldırılar yapıyorlar. Şimdiye kadar yaptıklarına bakınca saldırılarının amaçlarına ulaştığı görülüyor.

Öte yandan rejim de kendi içinde ayrı bir ‘halk direnişi’ yarattı. Bunu da içinde anlaşmaya uyanların da bulunduğu ajanları vasıtasıyla yapıyor. Söz konusu plan ile rejim, 3 hedefini gerçekleştirmek istiyor. İlk olarak bölgenin önde gelenlerini ve kanaat önderlerini öldürüp gerçek halk direnişinin üzerine suç atmak ve bölgede fitne çıkarmak.

İkinci hedef ise kendisiyle anlaşma sağlayan ve sağlamayanların kurtarıcısı olarak kendini göstermek çabasında. Çünkü rejim hatta Rusya bile, bölgede kendisine karşı olanların askeri alandaki uzmanlığından çekiniyor. Bu nedenle de bu kişileri kendine katmak için her türlü yöntemi kullanıyor. Kendine kattıklarını da savaş cephesine göndererek imha ediyor. Diğer yandan sonraları rejim ile anlaşanların şimdiye kadar ölmemiş olmalarının sebebi ise rejimin kendilerinden memnun olması değil. Onlar da ilerleyen günlerde rejim tarafından imha edilecek.

Üçüncü hedef ise DAİŞ çetelerini serbest bırakarak gerçekleştirilecek. Herkes DAİŞ’in rejime karşı kin güttüğünü biliyor. Böylece rejim sözünü ettiğimiz saldırılarını DAİŞ’in üstüne atacak ve dünya kamuoyu için DAİŞ’in bölgede varlığını sürdürdüğü algısını yaratacak.”

Fervan’a göre Şam güçlerinin subaylarına yönelik bazı suikastlar, Şam’ın istihbarat ve güvenlik servisleri tarafından gerçekleştirildi.

Fervan ayrıca genel olarak bölgedeki suikastlar, İran yanlısı gruplar, Suriye istihbaratı ve salıverilen DAİŞ’lilerin hücre yapıları tarafından, İsrail’e karşı siyasi bir sonuç almak için yapılıyor.

HANGİ GÜÇ RUSYA’YA RAĞMEN DERAA’YI KONTROL ETMEK İSTİYOR?

Şam hükümeti, güçlerini Deraa’ya sevk etti ve bu sevkiyatın gerekçesini ‘kendi noktalarına saldırı yapanlara karşı’ olarak açıkladı. Ancak bazı çevreler bu sevkiyatın, Şam yönetiminin Rusya ile yaptığı anlaşma gereği kent merkezindeki mahallelere geçmemesi şartını çiğnemek olarak görüyor.

Öte yandan Şam hükümetine muhalif güçler, İran’ın desteğiyle yapılan anlaşmadan memnun değil. Özellikle geçmişinde çete grubu olan silahlı grupların Rusya ve ABD tarafından devşirilerek İran’ın bölgeden çıkarılması amacıyla gruplar oluşturması konusu muhalefeti tedirgin ediyor.

Fervan, Deraa’yı denetimine almak isteyen gücün 4’üncü Tümen olduğunu, Şam’ın askeri istihbaratına bağlı bu kuvvetin İran destekli Hizbullah milislerinden oluştuğunu söyledi. Fervan Rusya’ya bağlı 5’inci Tümen’in ise Rusya’nın İsrail’e verdiği İranlı güçleri ülkenin güneyinden çıkarma sözünü yerine getirmekle görevli olduğunu kaydetti.

Rusya ve İran’ın Suriye’ye müdahalesi sonrası ülkedeki bazı bölgeler iki güç arasında paylaşıldı. Bununla beraber Şam hükümeti güçleri de Rusya ve İran’ın denetiminde olacak şekilde bölüşüldü. Bu durum üzerinde anlaşma yapılan bölgeleri etkiledi. Nedeni ise haliyle bu iki devletin farklı çıkarlar peşinde koşuyor olması.

‘YAŞANANLAR KİRLİ PAZARLIKLARIN DOĞAL SONUCU’

Suriye Demokratik İlmî Topluluğu Koordinatörü, Siyasi Analist Semir Ezam da Deraa’da yaşanan krizin, askeri yayılma amacıyla ortaya çıktığını savundu.

Ezam devamla şunları kaydetti: “Suriye krizine siyasi çözüm bulunamaması, Rusya ile birlikte Astana taraflarının halk iradesini yok sayması ve Suriye üzerine yapılan kirli anlaşma ve pazarlıklar, doğal olarak Deraa’da gelişmeleri ortaya çıkardı. Bir yandan bölgede anlaşmaya uyan gruplar tasfiye ediliyor diğer yandan da Suriye ordusunun asker ve subaylarına suikast yapılıyor. Ayrıca vilayetteki kontrol noktalarına da saldırılar düzenleniyor.

ANLAŞMADAN FAYDA SAĞLAYANLAR KİMLER?

Ezam, Deraa üzerindeki anlaşmadan kimlerin fayda sağladığına ilişkin görüşlerini ise şu sözlerle dile getirdi: “Anlaşma rejimin hizmetindedir. Çünkü askeri olarak çökmesini önledi. Bir diğer faydayı ise Rusya sağladı. Çünkü Rusya bölgenin yeraltı zenginlikleri ve uluslararası karayollarına önem veriyor. Bir diğer fayda sağlayan ise Türk devletinindir. Anlaşma ile İdlib, Halep’in kuzeyi, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’ye girdi. İran da askeri, siyasi ve güvenlik alanlarında rejimin dehlizlerine sızdı. Ancak gerçek şu ki, bu anlaşmalar ve pazarlıklar neticesinde Suriyeliler katledildi, etnik ve mezhepsel saldırılara maruz kaldı, yoksulluk arttı ve Rusya ile Türkiye’nin bulunduğu bölgelerde güven ortamı kalmadı.”

EGEMENLİK İÇİN ULUSLARARASI VE BÖLGESEL ÇEKİŞME

Nasır Abdulrezzak Fervan ise konuya şu yorumu getiriyor: “Suriye’nin, Ortadoğu’nun stratejik noktası olduğu söylenir. Suriye’nin stratejik noktası ise ülkenin güneyidir. Bu nedenledir ki güney üzerinde yoğun siyasi ve askeri savaş yürütülüyor. Bununla birlikte bir tarafta rejim güçleri ve bazı kesimlere bağlı milisler, diğer tarafta ise silahlı gruplar tarafından bölgeye müdahaleler oluyor. Beraberinde ise bu güçler ile bölgesel ve uluslararası güçler arasında egemenlik çatışması yaşanıyor.”

YAŞANANLAR İRAN VE İSRAİL İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

İsrail ve İran arasındaki tarihsel çelişki, Suriye’nin güneyinde de devam ediyor. Ülkenin güneyine ilişkin anlaşma öncesi 2018’in Temmuz ayında Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Rusya ve ABD arasında bir anlaşma imzalanmış ve İsrail’in güvenliğinin güvenceye alınması konusunda mutabakata varılmıştı.

Haziran 2019’da ise Rusya, ABD ve İsrail arasında yapılan ve sonuçları gizli tutulan Kudüs Zirvesi’nde ise, edinilen bilgiye göre Moskova, İran’ı sınırlarından uzaklaştıracağına dair İsrail’e söz verdi.

Deraa ve Suriye’nin güneyinde yaşananları kaos olarak nitelendiren Fervan, “Her ne kadar güvenlik sorunu ve kaos olarak nitelendirsek de söz konusu aşamalar planlıydı ve bu plan istenilen şekilde işledi. Suriye’deki aktif güçler de bu yaşananların ürünlerinden pay alıyor. İsrail rejime de muhaliflere de güvenmiyor. Ülkenin güneyini kendisi için güvenli hale getirmeye çalışan İsrail’in, muhaliflerin bölgedeki egemenliğini bitirmekte büyük rolü var. ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı David Satterfield söz konusu toplantılarda Rusya, Ürdün ve Türk devletiyle ortak anlaşma imzalayarak Suriyeli olan ve olmayan tüm milislerin sınır hattından 20-25 km çekilmesinde mutabakata vardı. Ancak ne Suriye güçleri ne de İran bölgeden çekilmedi” diye konuştu.

SÜVEYDA’YA İLİŞKİN İDDİALAR

Süveydalı olan Semir Ezam da Deraa ve Süveyda takası konusundaki iddialara değinerek şunları söyledi: “Bu iddialar Rusya’nın propagandasıdır. Çünkü Süveyda ve Deraa arasında herhangi bir çelişki yok ki pazarlığı da olsun. Süveydalılar olarak ne Deraa ile ne de oranın halkıyla bir sorunumuz yoktur. Süveyda halkı Deraa’dan göç eden binlerce kardeşine kucak açmış ve birlikte yaşamıştır. Bizim sorunumuz daha önce El Nusra ve benzeri gruplarda yer alan, Şiilerin bulunduğu Busra El Şam’da katliamlar yapan terörist gruplarladır. Bir de Rusya’nın Deraa’da, Süveyda üzerine baskı için kurduğu 5’inci Tümen ile sorunluyuz. 5’inci Tümen’in amacı da bilindiği üzere rejimin egemenlik alanlarını genişleterek Rusya’yı petrol tarlalarının sahibi yapmak.”

(cj)

ANHA